27 Kasım 2009 Cuma

gül caginin sultanina



kisa bir süre önce yazilmis,hazirda bekleyen bir siirdi..paylaslaim,üstümüzden yükü kalksin..

hüznün lafı edilmez,girmişsen bir gönüle,
kokun nergise benzer,gülüşün binbir güle..
uykular sen gelmezsen,kan kusar rüyalara,
hayal demem yüzünün,girmediği hayale..

ömür sen varsın diye,yaşanır;yaşanacak!
dünyalar koysan dolmaz,seni sarmayan kucak..
canı feda eylemek,herkesin harcı canan,
cenneti feda etsem,uğruna yeter ancak..

yürüdüğün caddeler,bakakalır ardından.
rüzgar yolu şaşırır,geçiverse yanından..
seni görmeyen gözün,isyanı var talihe,
kimin aklına düşsen,kıymetlisin canından..

kalbimin her köşesi,senin istilan ile,
kuşatılmış,sarılmış;nere gitsem nafile..
sanma duyduğum aşkı,taşıdı bir başkası;
dağları delen Ferhat;Mecnun delisi bile!!

bu bir sevda masalı,değildir yavrucağım,
ne bir şarkı,ne şiir,senin anlayacağın..
dilim dönmüyor seni,sorana anlatmaya,
ya bir dil uyduracak,ya da lâl olacağım..

bin yıl vakit var deyip,anlatmaya başlasam..
vakit tükenir bir gün,ve ben anlatamazsam,
yarım kalırsa sözüm,melekler tamamlasın,
seni öpsün yerime,ben orda olamazsam!!

benim sana yandığım,ağladığımdan çoktur.
zehretsen her günümü,sana verilmiş haktır.
gözyaşlarım sen yokken,tenden yakındır bana,
sen yokken gülmelerim,yüzbin fersah uzaktır!

ömür bir mücevherse;onu aşkın parlatır,
saçlarından süzülen,yıldızlar aydınlatır!
benden dinlesen bir gün,yalan gelir sultanım,
git kutsal kitaba bak,bu aşkı o anlatır!!
Eyüp'lerin sabrına,İbrahim'in narına,
Nuh'un tufanına sor,bu aşkı o anlatır!!

mamo c./2010/antalya

20 Kasım 2009 Cuma

üstündeki kimin forması!!


sporla ilişkim açısından tam bir skandal haftasıydı..yukarıdaki karikatürü GS basketbol şubesine ve Cemal Nalga'ya armağan ediyorum..

alsınlar....töbe töbe ya...

çek elini!!!


maradona'nın ki tanrının eliydi,senin ki?

zidane kariyerini kafa atarak bitirmişti,ama herkez içten içe zidane'a hak vermişti.yeşil sahalarda görmek istemediğimiz hareketlerdendi yaptığı,kabul.ama materazzi olacak itoğluit,sahalarda görmek istemediklerimizin tümünün bir özetiydi zaten...

ya sen..el classico'da attığı golden sonra,deliler gibi koşmayan ve bunun sebebi olarak,kale arkasında oturan ve attığın gole kahrolan çocuğu gösteren sen!!!hepimizin kendi takımından sonra tuttuğu barcelona formasına en çok yakıştırdıklarımızdan,kanımın bir fransıza bile kaynayabileceğini bana ispatlayan sen..sen naptın?

kale arkasında,televizyon başında,sokakta,meydanda o maçı izleyen,ve yaptığın harekete kahrolan,hiç bir fransızı,hiç bir irlandalıyı,hiç bir dünyalıyı takmadan,"e hakem görseydi kardeşim" diyen sen!!!yazıklar olsun,eğer bu gördüklerimi,bu duyduklarımı,yapan,eden,söyleyensen!!!

kariyerini,efendiliğini,mlyonların hayranlığını kendi "EL"iyle bitirmek bu işte!!!

mehsun kırmızigül


ulan ne günlerdi be,Urfa'lı günler..yukardaki şahıs yeni çıkıyodu o zamanlar piyasaya..hiç sevmem,hazzetmem,hemen belirteyim..
tip ofsayt zaten..bıyıklar felaket,karizmatik olayım derken sıçan adamın her türlü tavır ve hareketi..sonra tuttu film falan yaptı,senaryoydu yönetmenlikti derken aldı yürüdü..


bunun bi de galatasaray için yaptığı şarkıyla klip vardı ki akıllara ziyan..üzerinde garip bir takım elbise,içinde takımla aynı renk-o zamanın modası-yelek,arkada da halay ekibi..arada bi de kubilay türkyılmaz'ın machester united'a attığı gol ve benzer görüntüler..en önde de bağıran bir "mehsun".."elem bıysa kıraal cim-bom!!"


şimdi yakışıklı,genç,başarılı,yönetmen,senarist,başarılı..hepsi oldun tabi,de;koşarak marsa gitsen,o bıyıklar ve bıyıkların iki tarafı arasında,burnun hemen altındaki tarifsiz boşluğu dolduramazsın yavrum..

paradoks


paradokslara hastayımdır..ama buna hakkaten bittim..
öndeki angutun elinde bi fotoğraf.fotoğrafa güzelce bakın.onun elindeki fotoğrafta da başka bi angut var...hayır,fotoğraf içinde fotoğraf hadisesi değil.ilk fotoğrafa dikkatlice baktıysanız fotoğrafta ki herifin elinde tuttuğu fotoğrafın arka planında bu öndeki angutu göreceksiniz;elinde tuttuğu fotoğrafı çekilirken!!!!

özellikle karışık yazdım ki,olayı hemen anlamayın..ben hemen anlayamadım çünkü,siz anlarsanız ağrıma gider..

hadi öptüm sizleri:)

aşka gel ey halkım!


Bu topraklarda her şeyin uzmanı bulunur..ama en çok uzmanlıkla ilgili belge veya diploma gibi evrağı ispatı olmayan şeylerin..uzun zamandır Türk televizyon izleyicisini meşgul eden bir yapım olan Aşk-ı Memnu da bir diğer uzmanlık alanımız olan,”aşk” konulu..

Öyle ya aşk hepimizin uzmanlık alanıdır..her birimizin bu konuda kitaplar yazacak kadar tecrübesi,yaşamışlığı vardır..aşkımız için dağ deler,çöl geçeriz..hepimiz Ferhat’la Şirin’i,Leyla’yla Mecnun’u,Kerem ile Aslı’yı biliriz..Mem u Zin vardır ama o pek bilinmez.çünkü onların aşkı farklı bir dildedir ve biz aşka da dil farkı koyarız.”aşkın dili yoktur” ama toplumumuz henüz o konuya gelmemiştir.

Bi de aşk temiz,kutsaldır der,böyle biliriz..ha sonra bütün bunları bilir, amcasının karısıyla yatan bir dizi karakteriyle,onunla yatan yengenin yaşadıklarını aşk diye izleriz.mahallenin kızı,mahallenin namusu diye terimler dilimize yer etmişken,işi daha ileriye götürenler,resmen ensest ilişkiyi sokarlar hayatımıza,aşk süsü vererek.gündelik hayatta kendi evladı yapsa,evlatlıktan reddecek aileler,evlatları ve çekirdekleriyle tv karşısındadır o dizi oynarken.çocuğuna nasıl nasihat verebilecekler,Allah korusun kendi başlarına benzer bir şey geldiğinde çok merak ediyorum.anladığım kadarıyla iş sadece bu ikisinin ilişkisi de değil..işin içinde başka aşklar da var..bu yengesiyle iş pişiren çocuğun bi de kuzeni olan bi kız var..o da bu çocuğa yanık..çocuk ikisini bi arada idare etmeye kalkarsa sen o zaman seyreyle heyecanı,gerilimi,entrikayı..bi bölüm onla bi bölüm bunla..hey yavrum hey..yurdumun yağız delikanlısı,yürü be,helal sana bu yollar!!

dizi yetmez,bir de sevişme sahnesiyle ilgili magazin haberleri takip edilir günlerce..bölümlerinin birinde bi de sevişme sahnesi vardır ki,her sevişme sahnesi bu ülkede çok konuşulur.Nuri Bilge CEYLAN’ın Cannes Film Festivali’nde ödül alan filmi “3 maymun”a gitmiştim bir zamanlar.-açık söylemek lazım sevmedim filmi- antrakta şöyle bi konuşmaya şahit oldum:
-hani hafız,sevişmedi bunlar.
-dur oğlum herif hapisten çıkcak,ondan sonra 3 gün sürer bunların işi!
YUH!!!..bi daha YUH!!! yeri geldi mi ülkemizden ödüllü fil çıkmaz deriz,ödüllü bir film çıkar,onu da bir çift çıplak kadın göğsüne feda ederiz.ayrıca 20 yıl Türk Tiyatrosuna hizmet eden Hatice ASLAN KALELİ’yi ülke gündemine taşıyanın o sahneler olması,bizim türk oyunculuğuna ve oyuncularına verdiğimiz değeri simgeler de,neyse,o başka yazının konusu olabilir..işte bizim çıplaklık ve sevişme sahneleriyle ilgili yaklaşımımız bir kere daha peydahlandı bu dizide.bu ikili,dizinin bir bölümünde yatağa girip seviştiler,günahları boyunlarına.sonra her tarafta bu görüntüler hakkında türlü yazılar yorumlar yazıldı.eski oyuncular,yeni yetmeler,her konuda fikri alınması lazım gelen değerli mankenler konu hakkında yorumlarını paylaştılar bizimle.olaydaki kadın karakter,kameraların karşısında “arada yastık vardı “deyiverdi..yönetmen yoktu diye yalanladı,halk bütün bu gelişmeleri ağzı açık izledi,parsayı bu haberlerden para kazananlar topladı..

Televizyoncular,magazinciler pişirip pişirip koydular önümüze.diziyi yayınlayan kanal,arada çıkan reklamların her saniyesi için aldığı paraya %300 zam yaptı,oyuncular bölüm başına aldıkları milyarlara yenilerini eklediler.. biz televizyonu kapatıp,Bihter ve Behlül’ün kavuşmaları için dua edip,mışıl mışıl uyuduk....

e tabi,bizim uyanık, örf-adet bilen,gelenek-görenek,edep-erkan bilen halkımız alet oldu bu oyunlara..sessiz sedasız,Türk gençliğinin zihinsel gelişimiyle(!),inanışlarımızla,değerlerimizle aynı yatağa girdiler,ve araya yastıkta koymadılar haberiniz olsun..

şirinler!




mantarda yaşayan,ne idüğü belirsiz bir topluluk olsalarda,hepimizin hayatında kendilerine önemli bir yer edinmişlerdir neticede,yazmasam olmaz..okulumuzun mezunlarının forumunda şirinlere yeni karakter bulma konulu bir oyun bile oynamıştık.hatta benim bulduğum karakterin ismi "ferhatla şirin"di :)


neyse..daha önce noel baba'yla başlamıştım hayal kahramanları furyasına,tusubasayla devam etmiştim..bi de bunu ekliyim dedim..


ergenlik dönemine yeni adım attığım zamanlar,kafamızın %70lik kısmı cinsel çağrışımlara kulak verdiği için,nasıl ürediklerini merak etmiştim..öyle ya lan,bir şirine'yle olacak iş değil..zaten kabilede tek bir bayan olması aklıma,bunların cinsel tercihi ile ilgili bi bit yeniği olduğunu getiriyor ama,günahlarını almayayım..


imece usulünü türk toplumuna bir kere daha belletmelerini takdir etmemek mümkün değil..her işi beraber yaparlar bunlar aga..çalışkandırlar genel olarak..sadece şakacı şirin diye bi sığır var,o bi halta yaramaz..ulan oğlum şakayı bırakta bir işin ucundan tut deyyus!..zaten arkadaşların salak,o belli..öyle olmasa her seferinde hediye diye verdiğin bombaya kanarlar mı!!belli fırlama çocuksun,zekisin..bi yardım etsen ölürmüsün!!gerçi bu yine iyi hiç olmazsa bir işe yarıyor,uykucu şirin diye bi şey var:anam avradım olsun,elime geçse,uyurken donunun içine köz atcam!!


hele somurtkan şirin diye bir şey var,ondan hiç bahsetmemek lazım da,söylemesem ölürüm:ulan arkadaş sen ağzını bi hayra açamaz mısın yav!!oyun oynamaktan nefret eder,müzikten nefret eder,büyüden nefret eder,eder de eder!!biraz pozitif ol arkadaş..ne bileyim bi şey sorduklarında,"bak o olabilir" falan de yav..hiç bir şeyi sevmeden olurmu?!..şirin baba'ya sesleniyorum:"agaa!!sizin köyün hayır bereketini hep bu kaçırıyo ha!!benden söylemesi!!"


herkes her şeyi usta şirinden bekliyo!!olmaz ki!!ev yap usta,köprü yap usta,okul yap usta!şunu yap usta,bunu yap usta!utanmasalar,şirineyle aramızı yap diyecek namuzsuzlar..


takıldığım noktalardan biri de,bunların köylerinde ne cami,ne kilise gibi dini içerikli bir temanın olmayışı.benamazlar,yiyip içip lak lak ediyo ha!!yav arkadaşlar iyisiniz hoşsunuz ama,böyle olmaz..şirin baba bu noktada çok eksik..bu çocuklar böyle kefere mi kalacak hacı!olmaz ki!!lütfen..bi kuran kursudur,bi cumadır,gusül abdestidir,öğretelim bunları...lütfen...


gözlüklü şirin denen sosyal felaket,her boku bilirim havasında gezer,ama ayakkabı numarasından başka bir numarası yoktur..paso şirin babanın gözüne gircem diye,yalan dolan peşindedir..şirinler kabilesi içerisinde en kıl olduğum üyedir kendisi.şirine'de gözü var bunun,bakın yazıyorum buraya..insan kendi mahallesinin kızına yan gözle bakar mı!bakıyo işte bu..rivayet odur ki;bu gözlük,sırf şirine'ye yan bakıyor diye,sopası olmayan yüce rabbimizin gazabına uğramıştır..diğer bütün şirinler son derece sağlıklı ve yaşamak için herhangi bir proteze ihtiyaç duymazken,bunun gözleri bozulmuştur.tabi çocukken bu çok okuyo falan demişlerdi,ondan bozuldu gözler sanıyoduk ama,yok öyle bi şe..dürzünün gözleri mahallenin namusuna yan baktığı için o halde..bu konuya da böylece açıklık getirip,verdiğim sosyal mesajın sağladığı içi huzurla diğer paragrafa geçiyorum,orda buluşalım..



hah!geldiniz mi?devam ediyorum..bunların aşçı şirin diye seslendikleri bir herif var..adı ne?aşçı..daha yüksek:AAŞ-ÇI!!e aşçı ne yapar?(dikkat ederseniz kazık sormuyorum soruları,sevildiğinizi bilin) evet efenim:yemek yapar..e bu aşçının yaptığı tek şey pasta!!!tamam hayata böyle lezzetler de lazım ona bi lafım yok ta:aga hasta olur,bilmem ne olur,bi mercimektir,tarhanadır..bunları bilmek lazım..hiç bi şey bilmiyosan,2 yumurta,1 domates,bi menemen yap hemşerim..köyünüz yol üstü;bir tanrı misafiri falan gelir,ayıptır..önüne bi tas yemek konur yavrum..hep pasta,hep pasta,hem gelişime faydası olmaz,hem de cır cır yapar maazallah..aman!


şirin baba zaten başka bir alem..türkçemizde bunamak -bazı yörelerde hırrıflamak da denir- denilen şeyin zaman zaman bünyesine tesir ettiği bu adam,sözüm ona,bu kabilenin önde gelenidir.iyi de kardeşim,şimdi eğri oturalım doğru konuşalım,yaşına başına saygım var,büyüğümsün de,hatalarını söylemeden geçemicem şirin baba..bi kere bizim ülkemizde baba diye hitap ettiğimiz Müslüm Baba gibi,Orhan Baba gibi büyüklerle aynı sıfatı vererek sana sesleniyoruz.ama sen yaşına,başına,sakalına bakmadan giymişsin kıçına bi tayt ortalıkta geziniyon..hadi öbürlerini anlarım,onlar genç..ama sen onların büyüğü olarak onlara örnek olmak zorundasın..sana yakışmaz..kitaplarını falan almışsın kendi mantar evinin içine tek başına okuyon..ver çocukların eline de bi iki kitap,onlar da okusun.zaten köyünüzü gezdim,gördüm,ne bi okul,ne bi medrese..ilim irfandan yoksun kalmış çocuklar..şu işleri bi hallet..yukarıda da sana bi kaç örnek verdim..bunları göz önünde bulundur,değerlendir..topla onları etrafına bi kaç nasihattir,hikayedir,beslensin çocuklar..birinin elinde bombalar,biri bulduğu yerde uyur..hele o şirine'nin hali ne allasen!daha o yaşta bir karış topuklu ayakkabıyla geziyor..kötü yola düşcek diye ailecek uykularımız kaçıyor..gönder o kızı bi yatılı okula,o kadar erkeğin arasında ne işi var gencecik kızın..tamam mı şirin baba..değerlendir bunları..


şirinlerden bahsedip,gargamel'den bahsetmemek olmaz..eşşek kadar olmuş,hala minnacık şeylerin peşinde..ulan onları yesen ne olur..ha açmısın?gel,de mamo abi,valla kaç gündür bi şey yemedim,sana yedirim yemeğini,çayını söylim,cebine sigaranı harçlığını koyim git..ama böyle delikanlı gibi!ne lan o,şirinlerin köyünü basmalar,büyü müyü yapmalar..ayıptır lan!!bana bak,sen gel ben seni bi işe falan koyalım,adam gibi çalış..her zaman helal lokmanın derdinde ol güzel kardeşim..kendini tıkamışın babadan kalma bi harebeye,kediyle arkadaşlık ediyon..fareler kemircek kıçını orda.ne bi temizlik yaparsın,ne tertip ne düzen..e olur mu yani gargamel..beni brak yav,sen yakıştırıyon mu kendine,onu söyle bana..bi de bizim sevdiğimiz bi abimizin kızı var,yaşı da sana uygun,eli ayağı temiz bir kızımız..yuvanı kur,düzenli bi hayatın olsun..sen sat o evi bi de üstüne kredi çekelim,biz de atarız üç beş,zemin kat,kutu gibi bi ev alırızsana..bi kaç yıla bi deçocuk yaparsın,ooh mis gibi..bu işlerin sonu yok kardeşim..bu yollardan bir yere varılacak olsa,ben dört kere varmış,geri dönmüştüm haberin olsun..bunlar fasa fiso..şirin ayağı .öt ayağı,akıllı ol..tamam mı güzel kardeşim..hadi bakiim..










evet değerli blog okurları,bir diğer hayal kahramanlarını da yakından tanıdık..o her bölümün başında "uslu çocuk olursanız,siz de şirinleri görürsünüz" falan gibi şeyleri bırakın artık..okulunuzu okuyun,işinizi kurun,hayatınızı kazanın,bunlar boş şeyler..tamam mı arkadaşlar..hadi bakim..bi sonraki postta görüşmek üzere..



güzel şarkı



Taş olup sustum
Ruhum adını çağırdı
Son saati vuruyordum, ömürde son zamanı
Kış olup dondum, kalbim yine alev aldı
Ben ölümü soruyordum, önümde aşk uzandı

İnsafa gel al yanına, yaşıyorsam aşk sebebim
Durmadın yürüdün kanıma dön gel affettim
Yüreğin ağır ağrısına dayanırsam aşk sebebim
Ödedim düşeni payına dön gel affettim

Savrulup kaldın nerde bulamam izini
Yokluğundan usandım ne olur duyur sesini
Bi dilek tuttum yıldızların ışığında
Sen diye diye avundum gel benim rüyalarıma

İnsafa gel al yanına, yaşıyorsam aşk sebebim
Durmadın yürüdün kanıma dön gel affettim
Yüreğin ağır ağrısına dayanırsam aşk sebebim
Ödedim düşeni payına dön gel affettim

mektup!!



eski bir arkadaştan gelen bir mektupla hareketlendi hayat..yıllar sonra,kağıttan ve mürekkepten bir mektup aldım,ne mutlu!

canım arkadaşım Sinan'ın  Hollanda'dan gönderdiği mektupla müthiş bir mutluluk yaşadım..

"canım arkadaşım mamo,hiç kimseye mektup yazmak gelmez içimden,emin ol.çünkü saman kağıdı hiç kimseyi mutlu etmez seni ettiği kadar!" diyerek başlamış söze..ne kadar mutlu etti beni bu cümleler allahım,ne kadar!!beni o kadar iyi tanımış Sinan kardeşim,o kadar iyi tanımış ki;bana yapılacak en büyük jestin,saman kağıdına yazılmış iki sayfa yazı,bir mektup olduğunu bilmiş..

mektubunun cevabını yazdım gönderdim kardeşime..okuyunca ilk söyleyeceği cümleler şöyle olacak;ben de bundan adım gibi eminim:"ulan mamo bi şey sorcam kankiiy:şimdi allah senin belanı mı versiin,benim belamı mı!!"

allaha emanet ol "uçan hollandalı"..ömrün kalbin gibi güzel olsun inşallah..öpüyorum gözlerinden!!

9 Kasım 2009 Pazartesi

bir şarkıda söylenildiği gibi!

koskoca bir bütünden geriye kalan bir hiçim ben..üzerine yürürken bütün korkularımın,cesaretimin canına okuyacağım hiç farketmeden..

başını belaya sokma istemsiz bir kas hareketidir bende;tik derler..tik'tirip giderim bazen bir hayattan başka bir hayata..

dünya bir cehenneme döner derler ya,dünya cehenneme dönmez asla..biz zebani oluruz zaman zaman,ve cehenneme çeviririz dünyayı o gazla..

bu sefer bi hoşçakal'lık bi güzellik yaptı bana hayat..sadece çakallık yok bu defa..sen bu hoşçakalı bi kaç dakilaığına bile aklında tutamadan,ben bir nefeste bir türkü okuyup içimden,ithaf edicem onu sana:
"işte gidiyorum,çeşm-i siyahım,
önümüze dağlar sıralansa da!
sermayem derdimdir,servetim ahım,
karardıkça bahtım karalansada.."

bu sefer daha cesur,daha vakur,daha kararlı..başıma ne gelebilceğini hesaplayarak ve kabul ederek,göze alarak hepsini!tıpkı rahmetli Kazım Abi'nin dediği gibi:
"ırmaklar gibi akıp uzun uzun,
terkediyorum bu kenti!!"

bir kaç gün kaldı ömrümün başlangıcının yıldönümüne,ya yeni bir ben doğacak o gün benden,ya da yazık olacak bana!!

7 Kasım 2009 Cumartesi

susam sokağı


çocukluğumuzdan renkler...sarısıyla,mavisiyle,yeşiliyle onlar..
benim ilkokuldaki başarılarımı bu programı izlememe bağlamıştı yakın çevrem..bir nevi okul öncesi eğitim vazifesi görmüştü bizim jenerasyona..

susam sokağının 40. yıldönümüydü dün..yaşını hiç göstermeyen bu kahramanların,nice 40 yıllar boyunca nesillere bir şeyler öğretebilmeleri temennisiyle..

3 Kasım 2009 Salı

PRAG'ın ulan!!!



abicim nedir bu allah aşkına,bilenin-bilmeyenin,görenin-görmeyenin,gidenin-gitmayenin dilinde bi Prag sevdası..orada rehberlik yapan bi abimiz uzun uzun anlatmış ve övmüştü,amenna..ama herkesin kulaktan dolma bir kaç şeyle hakkında her boku biliyomuş edebiyatı yapması sıktı artık..

hayatta en büyük idealim 20 ülkenin başkentini görmek.böyle bi projem var kendimce..allah nasip ederse olur,onu bilemem..ama ne zaman bu konuyu açsam veya bir başkası böyle bi konu açsa,biri hemen yapıştırır:
-ağğğğğaa,praga giiiit!!!
-gittin mi sen?
-yoo,üniversite sınıf arkadaşımın,bi dayısı vardı,onun eski nişanlısın apartmanlarında bi arkadaşı varmış,o gitmiş...manyak bi yeeer!!!

ebenin!!...

bölye anlattıkça insanlar sırf sinirimden,gıcıklığına gitmeyecem koduumun memleketine yav!!

usta..



Ağlarsın

Kırdığın kadehte kalan ömrümden,
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.
Hicrinle sararıp solan ömrümden,
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.

Sefiller gücünü bende sınadı,
Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;
Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.

Ar ettim sakladım uğraşlarımı,
Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.
Gizlemek isterken gözyaşlarımı,
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.

Felsefe böyledir dîvânelerde,
Teselli aranır bahanelerde,
Bir kadeh mey için meyhânelerde,
Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.

Ateşe su dedim göz göre göre,
Aklım zavallıydı duyguma göre,
Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,
Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.

Cemal Safi

deli deli küpeli



türk futbolunun en renkli adamlarından biri bu herif..
taraftarının "doğru söyle ibo,bugün ne içtin?" diye tezahürat yaptığı ibrahim üzülmez,beğenin ya da beğenmeyin,hala müthiş bi profesyonellik örneği sergileyerek,kendi mevkisine transfer edilen 20 yaşında çocuğun arkasında yedek beklerken,oynatıldığı zaman,varını yoğunun sahaya döküyor..

bu ülkenin önemli birinin kaptanlığını yapmak,neyi gerektiriyorsa onu yapıyor ibo!helal olsun deli ibo..

tavşan kanı beyler!!



manisa deplasmanına gidiyoruz
sabaha karşı denizliye girmeden durduk,çorbalarımızı içtik,bi de çay söyledik..çaylar geldi:
-buyrun arkadaşlar,tavşan kanı..
-kaç para baba?
-6 lira gençler (tanesi 2 lira)
-naptın dayı tavşan mı kestin!!!

çok güldüm yav:)))

takvim!!



bir milada ihtiyacım var ey takvim!!yaprakların,rakamların senin olsun!yaralarımı zımparalıyorum,tuz basıyorum bütün kanamalara..ben hiç bu kadar kötü,zaman hiç bu kadar acımasız olmamıştı..evet düzen hep böyle kahpeydi,kabul..ama ben hiç bu kadar kırılgan değildim oldum olası!!

bir milada ihtiyacım var ey takvim..o gün doğan çocuklara koyulacak isimlerin hepsi umudu,mutluluğu çağırsın..o gün pişirilecek yemeğin ne olduğunun önemi yok,her evde yemek pişsin yeter diye yaz,jest olsun..tarihte o gün,hiç yaşanmamış olsun,boş ver sen;o gün herkesin ömrünün tarihi günü olsun!!

bir milada ihtiyacım var ey takvim!!bir affedilişe,bir göz kararmasına,bir intihara!!!

vizontele


askere gidecek olan delikanlı,sevdiğine kendinden bir hatıra bırakır..ilk buluşmalarında kanayan dizin,bağladığı kabuktur o hediye..kız,bir şiirin,bir fotoğrafın daha önemli olduğunu düşünmektedir..çocuk niye kabuğunu verdiği açıklar kıza aşağıdaki cümlede..cümle ağlamış,kız ağlamış,bu satırları buraya yazan ağlamıştır..

-Düşündüm ki fotoğraf vermekten iyidir.. Fotoğrafa bakar bakar alışırsın.. ama yara öyle değildir etimden bir parçadır ne zaman baksan acırsın. ...

turizmi baltalamaya hepimiz DAHİLİZ!!






her yıl yaz sezonunun yaklaşmasıyla bir Türk Televizyonculuk Klişesi olan “Türk Turizminin Patlama Hadisesi” haber bültenleri tarafından konu edilir..turizmle ilgili TV’de ki bir diğer klişe de,yazın bitmesine yakın dönemde yapılan,”esnaf kan ağlıyor,her şey dahil sistem esnafı mahvetti” haberleridir.tabi kameralara kan ağlayan esnaf,müşteriye yolunacak kaz muamelesi yaptığını,1’e aldığını 15 satmaya çalıştığını-ki esnaf arasında bunu adı “çakmak”tır!!-,yolda yürüyen müşteriye attığı lafları,yaptığı sözlü tacizleri anlatmaz..o sadece her şey dahilin esnafı öldürdüğünü bilir..böyle duymuştur,abisinden,esnaf komşusundan,haber bültenlerinden.şunu akıl edemiyorlar mı,ya da akıl ediyorlar da bunu görmek işlerine mi gelmiyor –bence b şıkkı- bilemem;mevzu aslında şöyle:Ülkemize gelen yabancı müşteri profili 2 şekilde yoğunluk arzediyor.birincisi daha önce de defalarca kez ülkemize gelen turistler,ikinci ve daha yoğun olanı ise,kalitesiz turistler.paralı,kaliteli müşteriler ise maalesef azınlığı oluşturuyor.ülkemize defalarca gelen turistler,çarşıda,otobüste başına gelecekleri –açık sözlü olmak gerekirse- “ne mal olduğumuzu” çok iyi biliyorlar.kalitesiz turist dediğimiz turist gurubu ise zaten taşıdıkları unvan nedeniyle pek bir şey kazandıramıyorlar kimseye..

“turizmin gözbebeği Alanya’da esnaf kan ağlıyor!bu mu turizm patlaması?” diye feryat figan bi adam gördüm TV’lerde..takım elbiseli,kırmızı suratlı,metalik sesli bi amcamızdı.kendisine bi kaç soru sorma fırsatım olsaydı sormak isterdim;Devleti her şey dahil sistemi yasaklamaya davet edene kadar,Alanya’ya bir havaalanı yapılması için çağrıda bulunsana!gelen müşteriler yüz küsür kilometrelik bir yolu tepeceklerine, ve bu yolun büyük bir kısmı son 1 yıl içinde yapılmış o berbat yolu gideceklerine haklı olarak Belek’e veya Kemer’e,ya da Lara’ya gidecekler ve sen bütün bunlardan her şey dahil’i sorumlu tutacaksın!!iyi be!!...hepsini aynı kefeye sokmak mümkün değil,çoğunluğu tenzih ederek söylüyorum;bugün o amcamın arkasında durup,onun -kamera karşısına geçmeden önce bir kerecik bile prova etme zahmetine kalkışmadığına adım kadar emin olduğum- o metni saçma-sapan,yanlış yunluş okurken düşünceli tavırlarla “hey yavrum hey” edasıyla bıyıklarını kemiren ağabeyler,Alanya Esnafı olarak ordalar..onlar butik,restoran,kafe işletmecisi, taksici, dolmuşçu..Peki aynı şehirde,Alanya’da,13 yaşında kız çocuğuna tecavüz eden taksici o esnaftan değil miydi..2 kişilik bisiklet ekibini dağa kaldıran dolmuşçular,bu esnaftan değil miydi?normal şehriçi tarifede 5 lira yazacak yer için 15 tl isteyen taksici o esnaftan değil mi?3 liraya aldığı tişörtü müşteriye 12-13 avroya satan butik sahibi o esnaftan değil mi?hepiniz sütten çıkmış ak kaşıksınız ama,her şey dahil sistem tu kaka!!!hepinizi masumsunuz,ama korkudan çarşıya çıkamayan turist suçlu!!

Yanlış anlaşılmasın,her şey dahilin ateşli bir savunucusu değilim..hatta savunucusu değilim!ama kendi kıçımızdaki açığa bakmadan,komşunun yamasını eleştirmek çok doğru bi şey değil.dönüpkalitemize,sistemimize bir kere daha göz atmak,vaat ettiklerimiz ve sunduklarımız arasındaki farkı bir kere daha gözden geçirelim derim ben.sadece Belek-Kemer arasında kalan bölgede bulunan 5 yıldızlı(!) otel sayısının İtalya ve İspanya’nın 5 yıldızlı otelleri toplamından daha fazla olduğunu okumuştum.5 yıldızız diyen her yöneticinin,işletmecinin verdiği hizmetin bu 5 yıldızın hakkını verip vermediğini bir kere daha vicdanıyla değerlendirmesini isterim. Ülkemizde ki 5 yıldız standartının bu kadar düşük olmasından kaynaklanan durum nedeniyle,normal şartlarda 3 yıldızı ancak hak eden tesislerin bile 5 yıldız tabelası astığını bizzat ben biliyorum..denetleme dönemlerinde yapılan göz boyayıcı,yüzeysel değişiklikler ve iyileştirmelerle hak etmeden-sahip olduğu 5 yıldızı koruyan işletmelerin varlığı hiç kimseyi rahatsız etmiyor ama,her şey dahil sistem herkesin dilinde.. broşürlerde,kataloglarda sayfalar dolusu vaatte bulunup bunların yarısına bile gerçekleştirmeden sadece kağıt üstünde 5 yıldız olabilen,internet sitelerine ışıklarla süslenmiş fotoğraflarını koyup gerçekte traş olan bu oteller,bunlara o belgeleri verenler,denetlemeyen yetkililer,buna ses çıkarmayan bizim turizm çalışanları,kendi kusurunu görüp özeleştiri yapmaktan kaçan esnaflar suçlu!!!her şey dahil sistemi suçlular arasında en masum olanı,ben bunu demek istiyorum!

Dip not:ülkenin son 5 yılındaki müşteri profiline ve otellerimizin,hizmet kalitemizin seviyesine bakarsak,bu müşterileri bu ülkeye getirebilecek tek şey Her Şey Dahil sistemidir!bütün bu kusurları dengeleyebilen tek güç budur.

1 Kasım 2009 Pazar

kasım (!)


bana ne çok şeyler hatırlattığından haberin bile yok biliyorum..ben seni bir hatıra geçidi eşliğinde dolu dolu yaşıyorum,ve sen bütün bilmişliğin,bilgeliğin ve sonbaharın sana eklediği o büyüleyici sarılıkla gözbebeklerimde sırıtmaktasın...
hoş geldin kasım!
soranlara söyleyin,bugün 1 kasım 2009..