29 Temmuz 2009 Çarşamba

Nar-ı aşk


test edildi tarafımdan onaylandı:arkadaşların yokluğuna alışılmıyor..!!

insan alıştığını sanıyor,sonra üzerinden zaman geçince de "evet" diyor alıştım..
ben de demiştim alıştım diye bi kaç sefer..içimden bir ses,"nah alıştın!ne alıştın lan?!" demişti..ve inanılmaz bir dayak yemiştim,içimdeki sesin sahibinden..

kabullendim tabi sonra..geçen gece yukarıda resmi,yazının sonunda da linki verilen videoyu izleyip,gecenin üçbuçuğunda zırıl zırıl ağlayınca haklı olduğumu yine acı acı anlayıp içlendim..

Nar-ı Aşk söz ve müziği Mustafa Suveren kardeşime ait bir türkü..gerçekten nefis olmuş..Videoda gitarı çalan yakışıklı oluyor kendisi..

sol en başta darbuka çalan şahsiyet Haşim Mutlu..Altın Kalpli Devim benim..
bağlamada Ömer Faruk Gözoğlu..hep gülen güzel yüzün sahibi,canım arkadaşım..
tef çalan :))))))))))))
pardon....faruk'u görünce gülmemek mümkün değil..tef çalan arkadaşsa urfalı hayal-halk kahramanı "smayil"in ete bürünmüş hali Ömer Faruk Çiftçi'dir..
Oturanların en solundaki adam,Emin Sansak..orda lafın gelişi adam demedim..gerçekten adam,gerçekten insan,sağlam arkadaş,sağlam beşiktaşlı kardeşim..
Ortadaki şahsiyet Mustafa Demirbilek..bir dönem aynı sırayı paylaştığımız,o gün bugündür,aynı hayatı aynı yüreği paylaştığım kardeşim..
en sondaki şahsiyetse,Şanlıurfaspor'lu taraftarların gözbebeği,arkadaşlarının bir tanesi,benimde "bra" dediğim,kardeşten öte dediğim adam Mehmet Nuri Kabul..

hepinizi çok seviyorum!!!

NAR-I AŞK'I DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN..

26 Temmuz 2009 Pazar

seninle gurur duyuyorum..


resimde görünen kişi kim biliyo musunuz?bilmiyorsunuz..resimdeki kişi Almanya'nın bir zamanlar çokca ümit vadeden,Pekin olimpiyatlarında ülkesini temsil eden atlet,Linda Stahl.

cirit atma dalında pek çok kez yarışmalara,oyunlara katılmış 2007 yılında Osaka'da ve Stuttgart'ta dünya 8incilikleri elde etmiştir.sadece sporla ilgilenen biri değildir,aynı zamanda Münster'de tıp eğitimi görmüştür..

peki ben durup dururken Linda Stahl isimli bir atlet hakkında niye yazdım?tamam spora meraklı olduğumu herkes bilir ancak cirit atmayla benim tek bir ilişkim olabilir,o da olimpiyatlarda 100 mt.yarışları başlamadan önce trt'nin cirit atmayla ilgili görüntüleri ekrana vererek beni izlemeye mecbur etmiş olması olmalıdır..yani normal şartlada böyle olmalıdır.ama değil.benim Linda Stahla hakkında yazmamın sebebi,onun,az önce Facebook'tan yazdığı mesajla beni çok ama çok şaşırtan,aynı zamanda çok mutlu eden,çok değer verdiğim bir arkadaşım olması..hani yazışınca tuhaf oldum..ne olursa olsun sonuçta dünya çapında organizasyonlarda boy gösteren,önemli sahnelere çıkmış bir insan,benim uzun yıllardır tanıdığım ve arkadaşlık ettiğim birisi.

milli atlet olarak ülkesini olimpiyatlarda ve dünya şampiyonalarında temsil etmiş,karakteriyle her zaman takdirimi toplamış,insancıl,ailesine düşkün,her zaman saygılı,her zaman kibar bir insandır Linda..

kendisine de söyledim,"Google'da gördüm "wikipedia" biografini yayınlamış" dedim.o da cevap verdi:ama aptallar ailem hakkında hiç bir şey yazmamışlar...bu kadar da bir tarafı kalkmamış,egosuna yenik düşmemiş biridir.sormuştum bir keresinde "gerçekten çok iyi dereceler kazanmış,altın madalyalar,birincilikler almış,dünya rekorları kırmış olsaydın,yine aynı Linda mı olurdun?" diye,cevap müthişti:"değişmek,kendimi kaybetmek istemiş olsam bu dediklerini hepsini başarırdım..değişmek bir tercihtir.ben onu tercih etmedim!!"

senin gibi bir arkadaşım olduğu için kendimi çok mutlu hissediyorum..Seninle Gurur Duyuyorum Arkadaşım!!

"Ich wünsche, dass du immer erreichst, was du wollst im Leben."

22 Temmuz 2009 Çarşamba

kahramanım..


hepimizin yapmak isteyip bir türlü yapamadığı o kutsal vazifeyi yerine getirdiğin için sana minnettarım!!

kahramanımsın,kahramanızsın!!!

iddaa



blogun birinde okumuştum,gerçek mi,şaka mı çözemedim daha..

sunucu:hocam iddaa oynayan 18 yaşından küçük,okul çağında çocuklarımız var.onlara ne tavsiye edersiniz?
Rıdvan Dilmen:Almanya ligine oynamasınlar,çok sürpriz oluyor..

:))))

EVRİM GERÇEĞİ

NOEL BABA!!


hayal kahramanları içerisinde en gıcık olduklarımdan biridir bu herif..adı ne:noel baba!!

herifin öyle hikayesi varki,hakkaten hayal kahramanı..geyiklerle uçmalar,bilmem neler..bi kere her yılbaşında onlarca çam ağacının yok edilmesinin sebebidir ki,çevreciler halen nasıl oldu da ayaklanmadılar,akkıllara zarar..aslen Antalya'lıdır ama,kendisine gösterilen ilgiyle g.tü kalkmış,asimile olmuş,memleketinin öz evladı olamamıştır..çocuklara hediyeler getirdiği numarası vardır ki,tamamen tatavadır..yok öyle bi şey..düzenbazın tekidir..

tatlı gülüşünün arkasındaki gerçekleri görün istedim değerli blog okurları.al al yanakları,ak sakallı dede görüntüsü,sevecen gülüşü tamamen hava-civadır..

NOEL BABA'ymış...NE BABALIĞINI GÖRDÜK ULAN!!!

durup durup güldüğüm..


okulumuzun geleneksel hale gelen toplantılarının 1.sinin gecesi..orta okul-lise yıllarından 8 kişi,arkadaşımız Mustafa Demirbilek'in evinde misafir edilmiştik..bütün gece hatıralar yad edilip,gülünmüş,duygulanılmış,Faruk'un meseleleri geceye damga vurmuştu..

çok güzel geceydi..

durup durup güldüğüm bir foto..

Gönlübol Arif


"ben gönlübol arif, her çileyi bilerek doğmuşum. olsun be, yaşıyorum ya, hayattayım ya! işte bizim belalımız da bu. kendisi öz be öz amcam olur. bakmayın benim gariban olduğuma amcada okkayla para vardır ha. itibar yerindedir hani. benim de serserilik ruhumda... amcam sağolsun, beni adam etmeye az uğraşmıyor ama nafile. işte al gene beni evine götürüyor. her vukuatımdan sonra böyledir. alır eve götürür, üç gün sonra bir bomba patlatırım hadi yallah sokağa. bakalım bu sefer ne halt ediceğiz. ya bir mahpustan çık öbürüne gir olur mu ya? bak gene bizi bu köşkte yaşamaya mecbur edicek amcabey. bu amcabey iyi adamdır hoş adamdır, dili tatlı cebi beş altı katlıdır, kalbi derin bir yerlerde saklıdır ve siz ne söylerseniz söyleyin en sonunda gene o haklıdır. hey yavrum hey! ay yavrum ay'"

Sadri Alışık denince akla gelen ilk karakter Turist Ömer'dir;yani fotoğrafta görünen karakter..Sadri Alışık filmi görüpte oturup sonuna kadar izlemediğim nadirdir.askerde akşam iştimasına geç kaldığım,otele giderken servis kaçırdığım olmuştur.her filmi güzeldir benim nazarımda..enteresan cümlelerle bezenmiş konuşmalarından çok otlanmışımdır lise yıllarımda..benim en sevdiğim,ismini duyunca ilk aklıma gelen karakter;"Gönlübol Arif"tir..resmin hemen altında tırnak içerisinde verilen metin,o filmin hemen başında verilen dış sestir.

filmde Filiz Akın'la başrolleri paylaşır.Konu şudur:"Yoksul mahallelerin birinde insan arasına karışıp,ordaki hayatı kitap yapmaya çalışan bir yazarımız vardır:Filiz Akın.Fatoş lakabıyla o insanların içine karışır,yoksul insanların kalplerine taht kurar.en çokta Gönlübol Arif'in..beraber geçirilen zaman içerisinde,Arif kıza içten içe abayı yakar,ay gibi tutulur..derken günlerden bir gün sırra kadem basar kız..herkes olayın içyüzünü merak eder,ama sonuç alınamaz..Arif,Fatoş'unu arayadursun,kitapçının birinin önünden geçerken kendi ismini görür kalınca bir kitabın üstünde..ömründe ilk defa kitaba para verir ve okur merak içinde..meyhanede arkadaşlarına yüksek sesle tekrar tekrar okur..herkes merak içindedir.yazar bu mahallenin bu kadar ayrıntısını nerden biliyor,Gönlübol Arif'i nerden tanıyor(dur)?Arif kitapçıya gidip yazarın adresini ister ve yazılan adrese doğru intikal eder.eve vardığında,best seller(!) arasına giren kitabın başarısını kutlamak üzere toplanan bir güruh vardır.Gönlübol Arif olayın içyüzünü anlayınca bir konuşma patlatır ki..peehh!!ağlanılasıdır!!özeti budur filmin,ama özetlemek bu filme yapılacak en ağır hakaretlerden biridir aslında..özetlenmemeli,saniyesi kaçırılmadan izlenilesidir..tanrı beni affetsin..

bir gün bir yerlerde denk gelirseniz,kardeşinizin naçizhane tavsiyesidir;muhakkak izleyin..

futbol sadece futbol mudur?


çok büyük bir laf diye her yerde dile getirilen bir laf vardır:"futbol asla sadece futbol değildir.."bazen haklıdır bu lafı eden,bazen değil..fotoğrafa gelince..şimdi bu fotoğrafa bakıp adam haklı mı haksız mı çıkarmak mümkün değil..pozisyon yoruma açık.mekanı tam olarak bilmiyorum,tahmin de edemiyorum ama yoksulluk diz boyu o belli.ordakilerin deyişi nedir bilemem,bizim burda "mahalle maçı" dediğimiz şey.toplananlara bakılırsa zevkli de bir maç olduğu ortada..farklı bakış açılarıyla olayı ele alırsak:yoksulluk ve imkansızlık karşısında bir duruş,meydan okuyuş ve pes etmeyiş resmi biraz.1 maç süreliğine gündelik hayatın bütün dertlerinden kaçış.futbol,fotoğrafta;mutluluk aracı,vakit geçirme gereci,mücadele-adrenalin kapısı..futbol bu açıdan bakılınca sadece futbol değil..ama diğer açıdan bakılınca -ki benim bakmak istediğim taraftır- çizgilerle belirlenmiş bir alan,karşılıklı mücadele,zevkli bir oyun..her şey tam istediğim gibi bu bakış açısından bakınca:futbol sadece futbol!!!

Екатеринбург



зданий, площадей и памятников, не делает город важным. делает их значительными, те люди, которые живут там.

этом городе есть человек, что важно для меня.

21 Temmuz 2009 Salı

20 Temmuz 2009 Pazartesi

simge..


simgeler ve şekiller herşeyden daha önemli oldu artık bizler için.herşeyimiz şekil,herşeyimiz göstermelik.vakt-i zamanında hediyelik eşya satan bir dükkanda yangın çıkmıştı.işin trajikomik tarafı dükkanın ağzına kadar "nazardan koruduğuna inanılan" nazar boncuklarıyla dolu olmasıydı..

yukarıdaki fotoğraf da aynen böyle işte..ön tarafta barış'ın simgesi beyaz güvercinler..arka tarafta ise tanklar...onlar neyi simgeliyorlarsa artık!!!

19 Temmuz 2009 Pazar

yürü ya kulum!!



Madonna ilk kez basına tanıtılıyor yukarıdaki fotoğrafta görülen basın toplantısında.Allah'ın yürü ya kulum dediklerinden.1980 yılında gazetecilerin karşına geçmiş.hala aynı yerde..hatta çok daha yüksekte..çok başarılı bir kariyer hakkaten..

2si arasındaki 7 fark

şeytanın kulesi


deli resim olmuş usta..

fotoyu aldığım www.pdnphotooftheday.com sitesinde,fotoğrafın ismi,aynen benim açtığım gibi verilmiş..

e bu neye benziyo şimdi..


toplumumuzda kamyonlar ve -özellikle-dolmuşların sülü olması durumunda kullanılan "pavyon gibi" deyimi var..hatta işi biraz daha ileri götürüp "genelev" boyutuna getiren arkadaşların sayısı da azımsanamayacak derecede..

günün sorusu:bizimkiler pavyonsa,bu resimdeki ne??

17 Temmuz 2009 Cuma

eskilerden..


tarih olarak o kadar eski değil belki ama,resimdeki çocuk ve şimdiki ben...
"sanki seni bi yerden tanıyorum" durumu hakim fotoğrafla aramdaki ilişkide..
çok kıymet verdiğim bir insan göndermiş bana..burda çok küçükmüşsün demiş...

niye büyüdüm ki sanki...

gözdeki boya..



"güzellik şekille ilgili soyut bir kavram.içinizde en güzeli benim dedi tanrı,benim de bilinen bir şeklim yok..
yılmaz erdoğan-bana bir şeyhler oluyor."



kadın ve erkek arasındaki farklar geyiğinde üzerinde en çok dönülen hikaye makyaj olayıdır.hani o kadar olmasa da ben de takıntılıyımdır makyaj olayına.

güzelin gerçekten güzel,çirkin'in gerçekten çirkin olduğu hadiseler isterim ben,kendi payıma.artık kadına güzel derken,makyajsız görmek farz oldu.çünkü o sihirsiz ama maharetli boyalarla herkes güzel artık..çilleri kapatan tozlar,dudakları şişiren rujlar,gözleri bi acayip hale sokan boyalar felan..kadınını,en değer verdiğini öpmeye kalkıyorsun,ağızda tuhaf bir koku,dudaklarının ucunda hafif bir tozlanma hissi..yanağını okşuyorsun sen romantizmin doruğuna ulaştığın bir ruh haliyle,belki içinden bir kaç dizelik bir şiirde geçiyor inceden;kadında bir panik havası seziyorsun..erkeğin romantizmine limon sıkan bir "makyajım bozulmasın" telaşı..

eskidenmiş saçlarını süpürge eden kadınlar..suratındaki tozu silmekten,yerdeki tozu silmeye vakti kalabilecek bir kadın yok artık.yüzlerini sildikleri boyalarla asıl bizim gözümüzü boyuyorlar bize hiç çaktırmadan;makyaj silinince ortaya çıkacak yalanın utancını hiç hesaba katmadan..

tırnağı kırılınca pedikürcüye,saçları kırılınca kuaföre koşan kadıncağızlar,suratlarına çalınan bir bardak suyla,yalancı güzellikleri su yüzüne çıktığında anlayacaklar kırılmanın ne olduğunu..hayat karşısındaki,kendini beğendirmeye çalıştığı bir erkek karşısındaki kırgınlığını onarabilecek,bir kurum,bir maharet sahibi yokken üstelik..

bir kadın dudağını öpüp ruj tadı almak kadar acı bir tecrübe yok,bütün kadınlar duysun!o erkek,aynı ruja sahip bir başka kadın öptüğünde,ikinizin de birbirinizden farkı kalmayacak.kadının dudağını özleyen bir erkeğin yollar katedip kadına gitmesine gerek yok.en yakın bijüteri dükkanı çözecektir ihtiyacı.amaç bir ruj tadı almaksa,bunun için ne bir kadına ihtiyacı var erkeğin,ne bir dudağa!!

yapmayın..erkeğinize güzel görünmek "bahanesiyle",yüzünüzü gözünüzü boyayıp,aynalar karşısında yalancı güzellikler seyretmeyin..bizlere izlettirmeyin yüzünüze çizdiğiniz yalancı suratı.biz yüz görmek,dudak öpmek,tene dokunmak isteriz.bizim içinse bütün bu yaptıklarınız,rica ediyoruz yapmayın!!

boyamayın gözlerimizi!!!

16 Temmuz 2009 Perşembe

hüznü kıskanmak..



hüzünlü şeylerin bana çok yakıştığı günlerden geçiyorum şu sıralar.yağmurun sonbahara,bayramın çocuğa,aşkın kadına yakıştığı kadar yakışıyor hüzün bana bu aralar..

yukarıdaki fotoğrafta,çocuğun yüzünün orta yerinde duran hüzün bana daha çok yakışırdı..acıdım ona;kıskandım onu..

15 Temmuz 2009 Çarşamba

şiir yazdım..




aslında başlık şöyle olmalıydı:"şiir yazmışım."

hayatta bana verilenleri saklarım.kıymet veririm hatıralara ve hatırlattıklarına..ne kadar acıklı bir hikayeye önsöz olacaksa olsun.farketmez..biriktiririm ben onları..
çok sevdiğim dostlarımdan birisi hayatımın sürprizlerinden birini yaptı bana..kendi yaşladıklarına verdiği değer benim yazdıklarıma verdiği kadar mutlu emişti beni..mevzu şuydu:yıl 2000'di..dostum,bir kızla 2 ay birlikte olmuş sonra kız ayrılmak zorunda kalmıştı buralardan..2 yıl sonra 1 haftalığına geri gelmişti bizleri görmeye.o bir haftanın sonunda uğurlamayı gitmiştik hava alanına..dış hatlar terminalinde,yaklaşık 20 metre ötemizde öyle bir veda sahnesi yaşamışlardı ki..cehenneme,yangına veya insan yüreğini yakabilecek herşeye,sadece 20 metre mesafedeydik..kız gitmişti,biz kalmıştık..hep en erkek yanını gördüğüm dostum,içindeki çocuktan fena dayak yemişti..utanmalar tedavülden kaldırılmıştı geçici süreliğine,gülmek ve mutlu olmak için verilen hiç bir süper,mega kupon umrumuzda değildi..bazen acı çekmek istiyor insan...aynen öyleydi..hepimiz öyle bir sahne bekliyorduk zaten.bile bile gitmiştik..insan yaşadığı mutluluğun diyetini ödemek istiyor.borçlu kalmak istemiyor hayata..gel gör ki hayatta mutluluklar taksit taksit,acılar tek çekim!!yine de insan ödemek istiyor bedelini,ne almışsa hayattan..ve o hayattan bize üstü kalsınlarla,havalı ve bir o kadar daha acılı anlar kalıyor..

işte o gün "yaz" demişti.."ayrılığı,aşkı,hüznü var eden Allah'ın adıyla yaz!!"ve ben aşağıdaki dizeleri yazmıştım..bir sigara paketinin jelatin kağıdına:
ortak paydamızın “yaşadığımız an” olduğu
o kara gün,
senin gidişinle,benim kalışım aynı zaman dilimine denk geldi..

yüreğimde bir beyaz mendil havalandı;
ve ben öldüm…

hayata bir dans arası...chi mai!!



sevgilisi olupta,bu yazıyı okuyan herkesten,sevgilisine sarılıp hayatının danslarından birini etmesini istiyorum..nefis bişey...

http://www.youtube.com/watch?v=dk8pjn5q_cm

U6 3640


hayatta tanıdığımıza "gerçekten çok" sevindiklerimizin,hayatta tanıdıklarımızın oranına takıldım kaldım bu aralar..tanıdığıma gerçekten sevindiklerimden birisi,geçenlerde görüştük ve uzaklaşıp gitti yeniden..

onun gidişini bir kere daha izledim..o kocaman yürekli güzel insanın kutsal hatırası önünde bir kere daha saygıyla ve sevgiyle eğiliyorum..

NOT: sen de biliyorsun ki güzel insan,bu hayatta sadece sevdiklerimiz bizi mutlu edemez..mutlu olabilmek için sevip güvendiklerimiz gerekiyor..onlar girsin hayatına..daima!

12 Temmuz 2009 Pazar

çal baba..


kemanla neşeli bi şeyler çalındığı zaman o kadar da keman değil sanki..

ağır çalınmalı bu meret.insanın içine işlemeli.hani derler ya "ta ciğerine" aynen öyle işte..

fotoğrafa dikkatli bakın.sanki keman adamın bir uzvuymuş gibi duruyor.boynundan fırlayıvermiş gibi..zaten yüzdeki çizgiler ve ifade ne çalındığını az çok söylüyor bize..fotoğraf motoğraf hikaye baba..duydum ben seni..gözlerimle duydum!!!

çocuk..



bu fotoğraf ne zaman çekilmiş,kim çekmiş,ödül almış mı,meşhur mu beni bağlamaz hafız..ben çocuk yüzünün her fotoğrafa kattığı güzelliğe bakar,"vay be!" mi çekerim derinden..

yazılı olmasa da ilk sözlü yorumu bu fotoğrafı seçmemde bana yardımcı olan arkadaşım yaptı:"agaa..çirkin çocuk yok len!"

bizim hamurumuzdan-çamurumuzdan mı?dünya'nın havasından-suyundan mı bilmiyorum.büyüyor ve çirkinleşiyoruz abi..diyeceğim budur!!

bekleyen-beklenen-kavuşan


hüzün dolu ayrılıklar ve mutlulukla bezenmiş kavuşmalardır benim için hep resimde görünen şey..otogarlar,havalimanları,tren istasyonları..niyesini hiç bilmiyorum ama,öyle geliyor bana..niyeyse...

güzel foto ama..