27 Ağustos 2010 Cuma

fark!



beraberken yüzük parmaklarına dövdürdükleri isimlerinin,bu aşktaki pişmanlıklarının üzerini,kadın bir kelebek deseniyle kapattı;erkek başka bir pişmanlığın ilk harfi olan bir kadının ismiyle..

kadın bir kelebeğe bakacaktı;erkek,biri muzaffer,biri müstakbel pişmanlıklarına,her seferinde..

kadın bu kadar güçlüdür ve erkek bu kadar aptaldır işte!

26 Ağustos 2010 Perşembe

HOUSE M.D.



bu blogda hiç bu kadar hızlı yorum geldiği olmamıştı..HOUSE'un adı geçince yorum düştü hemen.zten adını zirettik paylaşmamak olmaz.

dünyanın en aykırı doktoru Gregory House ve ekibinin muhteşem hikayesi..her gece 00:30'da arkadaşlar..mutlaka izleyin!

amintobello !



tam oruç kafaya vurmuşken karşıma çıkan müthiş karikatüre bakar mısınız :)
bir daha dünyaya gelirsem Yiğit ÖZGÜR olmak istiyorum..

the doktorlar!



show tv'ye her 3 bakışımdan birinde bu var..ve bi de farklı farklı zamanlarda.sahurda,sabah,öğlen,iftar vakti..yurtdışında yapılmış ve başarılı olmuş yapımların,hadi şunun bi içine sıçalım telaşıyla yapılmış ülkemize uyarlanmış hallerinden biri.adının doktorlar olduğuna bakmayın siz.aslında hikaye bi mahalle hikayesi.yani bu dizide geçen konuşmaları farklı bi dekora uygulayın,mesela sebze haline koyun bu insanları,aynı dialoglar geçsin,dizinin adı da "komisyoncular" olsun kimse kıllanmaz.çünkü bu dizide konuşulan kadar tıp,bu ülkenin her yerinde konuşulur.onun yerine daha çok karmaşık aşk olayları,ailevi sıkıntı ve ilişkiler falan işleniyor.ama bu olayları yaşayanlar doktor ya!bu dizimizde son derece tıbbi bi dizi oluveriyor.hatta yapımcı şirket tarafından steril ortamda izlenmesi tavsiye edilse yeridir.

bi kere nasıl bi hastaneyse bu,hiç böyle ölümcül hastalıklarla,ciddi yaralanmalarla felan gelen yok.yani her doktorun hastaya müdahele edene kadar koridordaki eski sevgilinin yeni sevgiliyle muhabbet etmesini uzun uzun izleyecek kadar,eski bi kaç anıyı hayal edip dertlenecek kadar vakti var!doktorların %99'u genç...bu gençler hastaneye alınırken de belli ki sayılarının eşit olmasına dikkat edilmiş.ne kadar kız,o kadar erkek!söylememe gerek yok,tabii ki kızların hepsi,mankenlik yapmaya müsait derecede güzel.zira hastanenin anatomi bölümü,aynı zamanda işe alınacak bayan personelin fiziki özelliklerini de inceleyerek göreve getiriyor.

evet dizimiz üç aşağı beş yukarı bu..itiraf ediyorum,3 gündür gördükçe izlemeye çalışıyorum.yazabilecek kadar bi şeyler elde edebilmek için ama.....maalesef...yahu yapılmasın demiyoruz elbette!ama be kardeşim bu kadar da kötü değil ya!!bu kadar da ucuz değil!!

E.R. gibi,ve hele hele HOUSE gibi örnekleri varken-ve ben HOUSE'un bütün sezon DVD'lerini biriktirecek kadar hayranıyken-,bana göre bunların yaptığını emniyetin bodrumlarında işkence aleti diye kullansalar da olur bence..

24 Ağustos 2010 Salı

güzel şarkı



uzuunca bir zamanın ardından paylaşalım başka güzel bir şarkı sözünü.ilkay akkaya'dan gelsin:acının rengi..hepimiz için gelsin..

Gitmeler bir tek bizi eksiltir
Ve inancı
Güzellik hiç durmadan uzaklaşır
Gökyüzü kararır
Dünyayı kim sarar biz böyle kirliyken
Giderken yüreğini de al git
Bende seni kanatır

Sonra reyhan rengi bir acı kalır
Dostluklardan sevgilerden geriye
Yalnızlık kalır
Yalnızlık büyütür
Ama yalnızlık sonra çürütür
Yalnızlık
Gitme...Gitme...Gitme...

Bu sevda sığmayacak ömrüme biliyorum
Ah ne yazık sığar sandılar
Bu yüzden erken gittiler
Dünyayı sevgiyle kuşatırız yeniden
Gidersen inancını bırak git
Sende beni kanatır

Sonra reyhan rengi bir acı kalır
Dostluklardan sevgilerden geriye
Yalnızlık kalır
Yalnızlık büyütür
Ama yalnızlık sonra çürütür
Yalnızlık
Gitme...Gitme...Gitme...


22 Ağustos 2010 Pazar

zaytung:)



çok zeki bu çocuklar..her baktığımda farklı birer pırıltı buluyorum bu sayfada..üstteki resim de zaytung.com'dan.takip etmeyen kalmasın:)

20 Ağustos 2010 Cuma

gate7



Fenerbahçe'nin Paok maçında taraftar gurubu Gate4'ün yaptığı pankart kahpeliğini okuyunca,aklıma Olimpiakos'un müthiş tribünü Gate7 geldi..herşeyiyle muhteşem bir taraftar gurubu olur kendileri..ee,muhteşem taraftarın web sitesi nasıl olur?aha böyle olur:tıklayın!

19 Ağustos 2010 Perşembe

Usta




BEŞİKTEN MEZARA KADAR

Seni istakbal için önce gelmek cihana,
Ve başkasınan almak sonra geliş müjdeni.
Bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana,
Aramak her tarafta... Bulmamak asla seni.

Suda, rüzgarda,kuşta senin sedanı duyup
Seni beyaz çiçekli dallar içinde sanmak.
Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyup
Hasretin azabına ermek için uyanmak.

Başka bir şekle koymak her gün güzel yüzünü,
Boyamak gözlerini bir siyah, bir maviye.
Tek seni hayal için süzerek batan günü,
Gece mahtaba dalmak, sen de dalmışsın diye.

Seni anlatmak üzre yazıp her gün bir gazel
Geçirmek ömrü yalnız sana dair eserle.
Saçlarını çözerek hulya dizinde, tel tel,
Bugün güllerle örmek, yarın menekşelerle...

Tesadüf ümidinin bittiği müşiş anda
Dudağa kanla çizmek yeniden tebessümü:
Seni istikbal için artık öbür cihanda,
Dosta el sallar gibi, davet etmek ölümü.

F.Nafiz ÇAMLIBEL

17 Ağustos 2010 Salı

zaytung :)



zaytung,olmazsa olmazlarimdandir.fenerden 4 yedigimiz gunun ertesinde bu haber geldi aklima birden.donup bir kere daha okudum.paylasmak istedim hatta.linke tiklayip okuyabilirsiniz..koptum hakkaten..

http://zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=27302


not:
bu arada tribunden kardeslerim merak etmesin..sagolsun bir kaci mail atip sormus orda olacak miyim diye..para henuz suyunu cekmedi gencler:),bir sezon daha ucak biletine ayiracak butcem varken,son ana kadar kosturacagiz bu sevdayi..o tribunde olucam allahin izniyle bu hafta.koptum geliyorum:)


foto&haber:zaytung.com

16 Ağustos 2010 Pazartesi

bak bi de bu vardi!



-simdi filmde ara veriliyu ya,tam o ara verildigi arada...
-ANTRAKT!
-ne!
-ara veriliyo dedin ya;antrakt deniyo iste ona..
-angut,o bir goz hastaligi.
-o katarakt!
-hah iste katarakt oldu..


dun gibi hatirliyorum gulmekten karnima giren agriyi.Muthis bi heyecanla beklerdim oynayacagi gunu,baslayacagi saati.


-neydi lan o,suyun debisiyle ilgili bi ismi vardi:HAH!COSKUN!
gibi muthis espirilerin havada ucustugu,
iste yoksulun adaleti:"paltolar babadan ogula gecer" diyerek,derin "vay be"’lere nazir o muhtesem produksiyon..

bir demet tiyatro ve BKM Oyunculari..

bakin bi de bu vardi!

kara yazım..



Kara yazım..ilk güzüm..çocukluğum..
cebimde tuzlu çekirdek,saçlarımda oyun kiri,ardın sıra bakakalmışlığımın ilk demleri.bir kadınla bir erkek arasında,sevgiden öte ne olabilir ki’li masum yıllarımız.hiç bir cinsel öğe barındırmayan,dudağın haram,hayalin ayıp,susmanın erkeklik olduğu,flu hatıralar geçidi.sana sorsam hatırlamazsın şimdi,sen annenin elinden tutarken bir köşe başında karşılaşmamız.hava nasıl ayaz ve nasıl gri!evini ilk öğrenişim..ilk baktığım pencere!ilk ayazda dineldiğim köşe başı..o hiç açmadığınız perdeden,hiç bakmayışın.hep tülün arkasında bana bakıyorsundur diyerek kendimi kandırmalarım.başında beklediğim sokakta,doldurulması imkansız “olmayışın”!sokak senin,ömür senin,yol senin!bir bekleyen bulursun o sokağın başında;Ben vazgeçtim yolunu beklemekten!

Kara yazım..ince sızım..sarhoşluğum..
gönlümün kalıcı dövmesi!dudağımda ki uçuk kadar her gülüşümde hatırladığım..sarhoş dünyanın üzerine çakır keyf yürüyüşüm. gençliğimin bileğine astığım ilk tespih..geçer mi sandın o zaman?hala diyor musun geçer diye,bunca şeyin ardından!bir bilene sordum bir gün.dedim
-“bir sonraki merhalesi nedir bu işin?ne olacak bu gidişatın neticesi?”
-“ayılacaksın” dedi.”sarhoşsun oğlum sen?ayılacaksın ve geçecek”dedi.
Kaç zaman geçti saydın mı sen?kaç yıl oldu?hoşluğuna mı kapıldım bu sarhoşluğun yoksa layık mı değilim ayıklığına!?sen bir çırpıda vazgeçerken verdiğin bütün sözlerden,yokluğuna dayanamadığın bütün şeylerin varlığından,bana yazdığın şiirden,benim vazgeçemeyişim hangimizin ayıbı?sen,avuç avuca bir vedayı bile çok gördün ben giderken;oysa adını yazdığım ağacı kestiler diye,üç gün,üç gece ağlamıştım ben!..her akılda sana dair bir düş bulursun zaten;ben vazgeçtim en değerli düşümden!

Kara yazım..gülen yüzüm..başı boşluğum..
gülüşümden arda kalanım..gönlümün kabası,kalp emeğim,göz nurum!bütün hükmen mağlubiyetlerde giydiğim hüküm!tabiri caiz olmayan yanım benim!..acısını bile kimseyle paylaşmayacak kadar kıskandığım! O kadar bekledim ki seni,anlamını değiştirdi beklemeler.o kadar beklemeyle doldurdum ki ömrümü senle beraber,otobüs duraklarında bekleyemez oldum.bütün sabrımı sana saklamışçasına,bir şeyleri beklemeyi reddettim..yürümek için yağmurun durmasını bekleyemedim,uyanmak için sabah olmasını..senden başka hiçbir şeyi beklemek istemedim.soran olursa, bütün benliğimle, bütün duygularımla, ciğerimle, yüreğimle ”EVET!BEN BEKLEDİM!” diyebilmek için,seni bekleyişime hiç bir şeyin sabırsızlığını eklemeden bekledim seni!.üstelik sen bu bekleyişe bir damla su bile dökmezken.her gördüğünde bu bekleyişi,yolunu değiştirirken bekledim seni..Urfa’nın akşam üstleri serin bir koyuluğa bürünürken,Malatya kayısısı sarıya çalarken tatlı bir yeşillikten,Ankara’nın ayazına lanet okurken birileri,deniz kabarırken,gün dönerken,mevsimler değişirken bekledim ben seni..sen gördüğün fotoğrafıma bir yerden hatırlar gibi bakarken,ben,hayalimdeki kirpiklerinin kıvrımlarını sayarak bekledim seni..her bekleyişin sonu hüsrana uğradı bizim yazgımızda ne garip..kimi çok beklesek en çok o gelmedi..neyi en çok sevsek ondan hiç olmadı bizde.en çok seni isteyip,en az sana sahip olmak da,bu yazgıyla normal bir hadise neticede.. hayata son bir tutunma girişimiydi avuçladığım o minik eller.son dalımdı,kırıldı!.beni mutlu eder diye ertelediğin bütün gülüşlere koş şimdi.kalbime bir mutluluk damlası düşer diye kaçan uykuların için sığındığım affına sal beni.. bütün mutsuzluk ve umutsuzluklara bodoslama dalıyorum,ne edem;ben vazgeçtim ellerinin terinden!


Kara yazım..sevda izim..kaybolmuşluğum..
Geçmiyor hiçbir şey.insan değişiyor.ayakta durabilmek için,ayak uyduruyorum zamana..düşüp kalktığım çok oldu,devrilirsem kalkamam ama!.tenime desendir bu yaranın izi.baktıkça,öptükçe,okşadıkça renk değiştiren bir desen.. ne kaldı ki çocukluğumdan geriye..bir bu yara işte,bir de sen!tuş ederim bütün talihsizlikleri, bütün yolları koşar,bütün engelleri yırtar gelirim sana,bugün bile,çıkıp gel desen!.kara yazım..aşkına bir mezar kazmadım,bir mabet inşa ettim gönlümde!seni içine koyup ördüm duvarlarını..ahım,eyvahımdın;kıblegahım oldun şimdide!kör olmasan,ah kara yazım,bir görsen!.bir görsen diyorum da,biliyorum baksan da görmeyeceğini.. baktığının olsun gözlerinin karası;ben vazgeçtim gözlerinin renginden!

Kara yazım..ekmeğim,tuzum..yanmışlığım!
Ben vazgeçtim..göğe ersin diye başın,kalbinin darlığı geçsin diye..moralinin yüzü gülsün,baharın erken gelsin diye,vazgeçtim..gölgem çekilsin hayatının üstünden, hatıralarım hatıratından silinmeye yüz tutsun diye!yazdığın şiirden utanma diye!.
Ben vazgeçtim kara yazım,çocuk gülüşüm,hor büyümüşlüğüm,bir tanem!ben vazgeçtim…seni sevmekten değil,gelmeni beklemekten!




fotoğraf için canım arkadaşım Nadire HAMAVİOĞLU'na teşekkürler.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Sil Baştan..


evet artık filmlere ağlıyorum..hem de yoğun bir şekilde..hani bir-iki damlalık değil..bildiğiniz ağlamak..

hayranı olduğum Jim Carrey ve tatlı kız Kate Winslet'ın başrolünde oynadığı bu muhteşem film de,bir güzel hüngürdetti beni sağolsun..

bilim kurgu-romantizm karışık bu film,afişindeki soruyu hepimize soruyor aslında..kalbin sevdiğini unutmak aklın haddine midir?mantık,kalbin üstesinden gelebilir mi?sorunun cevabı,benim olmasını istediğim gibi çıktı..

denk gelirseniz izlemenizi tavsiye ederim..




"HAYIR"lı olsun..



geldi,geliyor derken geldi işte..siyasi gelişmelerin gölgesinde bir Ramazan ayı yaşanacak..ne diyelim bütün müslüman alemine,özellikle de ülkemize "HAYIR"lı olsun!

6 Ağustos 2010 Cuma

posta!




kara kaplı deftere adımı yazmışsındır,
aklından yüreğinden silmişsindir,eyvallah!
bana derin mi derin bir mezar kazmışsındır,
ne hakkın varsa haram etmişsindir eyvallah!

pişmanlığın gölgesi,düşmez kalbine,haşa!
sen bitmeyen gururun,kibirinle bin yaşa!
gecelerce ah etmiş,sonra dönüp en başa,
felaketime yemin,içmişsindir eyvallah!

her gün biraz büyürsün,benliğine sevdanla,
üzerime yürürsün,hıncına inancınla!
kalbimdeki son gülü,elindeki tırpanla,
tarumar etmişsindir,biçmişsindir eyvallah!

devir senin devrindi,senindi hanedanlık!
payımıza gam düştü,acından nemalandık!
kıyısına gelsem de,mutluluğun bi anlık
şans yok!uzun çöpü sen çekmişsindir eyvallah!

ama bir yere kadar,benim de tamammülüm!
en sonuna gelmişim,yaşadım,onu gördüm..
seni kendi elimle,kör bir kuyuya gömdüm,
ve sen de benim için:bitmişsindir!eyvallah!

mamo c./2010-Antalya

2 Ağustos 2010 Pazartesi

2. ağustos


geldim,kısa kaldım,gidiyorum..cehennem sıcağı var dikkat edin kendinize..cayır cayır ortalık..her yan alev alev!

bana müsade millet;bugün 2 ağustos 2010