16 Aralık 2012 Pazar

hareket..



niye gider insan?alıştığı,kafası öne eğikken bile hiç bir köşesini ıskalamadan döndüğü sokakları,birilerine sigara tutarak dineldiği kaldırımları,sözlerini anladığı şarkıları,türküleri bırakıp..en yakın arkadaşları,dostları,kendisini terkeden ama halen içten içe sevdiği kızla bir yerlerde karşılaşma ihtimalini ardında bırakıp,bir şehri,bir ülkeyi niye terkeder?..günah mı işlemek istiyordur,acı mı vermek istiyordur,saklanmak mı istiyordur?..hepsi midir,hiçbiri mi?hepsini toplayınca bi gidiş bileti mi eder yoksa?..

bir insan bir yeri terkeder,çünkü başka çaresi kalmamıştır!söyleyecek yeni bir şeyi yoktur!bütün fıkralarına gülünmüştür!o şiir okurken,tırnaklarına bakmaya başlamıştır insanlar!türküsünü bitirdiğinde,"bi de şunu söylemiştin ya hani,söylesene bi daha!" demiyordur artık kimse!kapatıyoruz mahiyetinde söndürülür ya bir mekanın ışıkları;işte öyle susmuştur herkes!buluşmalara geç gitmesi sorun olmaya başlamıştır,onu beklemek zor gelmeye başlamıştır artık!artık ısrar edilmiyordur yapsın diye,söylesin diye bir şeyi!başka şansı kalmamıştır!

bir insan bir yeri terkeder,çünkü insanların vardığı yargılardan,verdiği kararlardan bıkmıştır!sabretmesini söyleyenlerin sayısı günden güne artmaktadır.o artık sesini fazla yükseltmemeli,sivrilmemelidir!çünkü,ona bunu söyleyenler,onun zamanının geçtiğinin farkındadırlar.ona güvenli bir liman yaratma derdindedirler..ona beklemesini söylerler..sabretmesini..beklemekten başka marifeti olmayanlar için,koşmak bir masaldır..bi masalın ardına düşmemsini isterler..bir insan bir yeri terkeder,çünkü beklemekten sıkılmıştır!

bir insan bir yeri terkeder,çünkü inancı kalmamıştır!masumiyetini yitirdiği andan itibaren akmaya başlamıştır kum saati!zaman aleyhinde işlemektedir ve insan görmektedir bunları!inanılmaz,akıl almaz bir hızla birbirini kovalarken akreple yelkovan,budalalık değil midir insanın durması!üstelik,ömrümüzün sonuna eklemeyecek tanrı,gülmediğimiz dakikaları!bir insan bir yeri terkeder,çünkü akrep sokmuştur yelkovanı!

bir insan bir yeri terkeder..öylece gider..bazen hiç bir sebebi de yoktur,bazen o kadar çok sebebi anlatmaya zamanı da,mecali de,isteği de..bir insan bir yeri terkeder!gider,"bütün aşklar yüreğinde."ardına bakmamak marifet gibi döner dolanır dillerde..ama bilki,adam derim,çizerim adının altını,ardına baka baka,bıraktıklarını göre göre gidebilene!

bir insan bir yeri terkeder,çünkü başka çaresi kalmamıştır!..

eyvallah..

12 Aralık 2012 Çarşamba

sosyal ağlarda mamochello

işimiz gücümüz geyik ha!ulan dünya yansa,içinde yorganımız yok havasında,hunharca yazıyorum..baktım engel olan yok,nabıyon diyen yok,kendimi Urfa Grand Dükü ilan ettim,esiyorum,gürlüyorum! twitter'da  mamochello'yu takip etmek için tıklayın..

ne kadar saçma salak fotoğraf,garip hallerim varsa burada..isteyeceğinizi sanmam ama,hani isterseniz, mamochello'yla facebook'ta arkadaşlık kurmak için tıklayın..

kendim hakkında..kısa ve öz.. mamochello hakkında bilgi almak için tıklayın!

yeni sayfamız..html şeysi mi ne varmış..ayarlayamadık,ayarlayamıyoruz..anlıyosanız bi el atın.. görmek için tıklayın..

Sevgi ve saygılarımla efenim..esen kalın..

Şiir yazdım..

-ateşin var mı?
ver yakayım yokluğunu!-

kalbimin yerinde koca bir boşluk
yeller esiyor hayallerimizin yerinde
bütün sözler verildi
çalındı bütün şarkılar
KOŞUN!HIRSIZ VAR!

Mecnun'un çölü diye bir şey yoktur sevgili
"Mecnun oraya düşmüştür,
çöl Leyla'nındır!"

mamo ç./2012

22 Ekim 2012 Pazartesi

melodi..


uzun mu uzun bir yol..yol değil aslında,koridor..ama ben yol olarak hayal ediyorum o an..ve kafa nasıl boş biliyo musun?bilmiyosun..ben bile bilmiyorum,bilemiyorum nasıl o kadar boş olduğunu o kafanın..son 3 aydır kafam olmuş otoban,için filler tepişiyor ve böyle bi yarım dakikalığına,muhteşem bir boşluk..

hikaye bu değil!hikaye şu:"bir şarkı!"

o kafamın içindeki sessizliğin içine dolan,o boşluğu saran,sarmalayan,dolduran efsunlu bir ses!ağır ağır bir şarkı mırıldanan bir kadın..durun!!herkes dursun!!dur dünya,zaman dur!!..hep böyle kalalım..ben hep böyle huzurlu olayım,o şarkı hep böyle devam etsin..aklımın orta yerinden,kalbimin boşluğuna doğru..susun!..gözlerinizi bile kırpmayın,kirpiklerinizin çıkardığı ses bile bölmesin bu şarkıyı,herkes sussun!!

...
......
........

ve ne yazık ki,bu duamız da ulaşamadan tanrıya,kesildi müzik,sustu kadın,bitti şarkı..bitmeseydi..ne vardı,bitmeseydi..

"hayatın içinde böyle güzel sürprizler var diye,kalkışmıyorum intihara böyle bilinsin..belki bir kadının sesinin olabileceği en güzel tınıda,daha önce hiç duymadığın,ve başkasından duyduğunda asla sevmeyeceğin bir şarkın olur..hiç anlamadığın bir dilde,ve hiç bir zaman anlamak istemeyeceğin belki de...

o şarkı,
o ses ve o şarkıyı söyleyen..
o kadar güzellerdi ki..
ancak o kadar olur zaten.."


3 Ağustos 2012 Cuma

HATIЯA


giydiklerimin renginin bu kadar uyuşması tamamen tesadüf tabi.hiç bir özel çaba,ince bir düşünce yok:)

kusura bakmayın,bir şeyleri beğenmemek,ağız eğmek,burun kıvırmak gibi huylarım yoktur.her şey kendine göre bir güzelliğe sahiptir ayrı konu..da,şu Eyfel Kulesi denen şey,harbiden çok çirkin bir şey.yukarı doğru tırmanırken yer yer boyası dökülmüş,veya ikinci kat boyanın altından pis pis sırıtan eski boyasının görüyorsunuz..güvenlik nedeniyle bazı kısımlara çekilen tel örgülerin de bir o kadar çirkin bir görüntüsü var..ülkemizin cennet koylarına,altın kumlarına,berrak denizine,yemyeşil yaylalarına,tarihi güzelliklerine daha fazla turist çekiyor fransızlar bu çirkin kuleyle..


manzarası güzel ama hacı..manzaranın hatrına çıkılır..Almanya'nın düzenli,disiplinli hayatından 1 gecelik yolculuğun ardından varıpta,o rezil trafiğe takılınca bildiğin dumur olduk hacı..bizim şoförümüze saygısız,bizim insanımıza düzensiz diyenler gidip görsünler de baksınlar bakalım,nasılmış saygısızlık!

uzatmayalım,son sözü aşıklar kenti,romantizmin başkenti denilen o kente edelim.."Ahmet'in,Yılmaz'ın mezarına evsahipliği yapmasan yüzüne bakılmaz senin..seni hiç sevmedim Paris!.."

19 Temmuz 2012 Perşembe

hepimizin yerine,hepimizin adına,herkese!

bi dur!senin suçun değil bu ayrılıklar,kahretmeler,kahrolmalar..senin kabahatin değil arsız,kapıdan kovsan pencereden giren,yüzsüz yalnızlıklar..iki dişinin arasından fırlayan küfürleri hakeden var!

beyaz doğduk hepimiz;kirlenmemiz,kiri göstermemiz ondan..sokak aralarında,köşe başlarında,kapı eşiklerinde bizi bekler çocukluğumuzun tertemiz telaşı.kaç top patlattıysan,kaç cam kırdıysan yaz hesabıma.üstü kalsınları çoktur cömert yüreğimizin.fırıncının camını serseri bir topaçla kırdıktan sonra,fırıncı arkasında nefes nefese koşarken,"la nolmuş usta,kalbimiz kırılmasııın!" diye feryat figan koşturan çocuk bendim işte!bak büyüdüm,çok kırdılar,incittiler beni..o camı kaç kere kırıp,kaç kere yenisini taktılar,ya ben kime yaptırayım kalbimi!?

bi bak!dön bak bakalım sen mi ördün bu duvarları..senin eserin mi bu parmaklıklar!bu çepeçevre bizi kuşatan yalan!ömrümüz ki;alçakgönüllülerin asaletinden gönlü alçakların,en zaafa bürünmüşken sırtından vuracakların,gözünden sakınırken gözünü oyacakların insafına kalan !

öyle değil hayat!..her hatanı telafiye kalmıyor zaman.kimi günahlar doğum lekesi gibi kazınıyor alnımızın orta yerine..kimi günahlar kalıcı dövmesi oluyor hepimizin..ve yalanım da yok ,teselli vermeye dermanım da;kurşun izi gibi taşıyoruz kimini..ve zaman hiç bir şeyin ilacı değil,bakma sen.zamana ilaç lazım,yok ama!bembeyaz sayfalar açıyoruz ya hani her seferinde,her günahı beyaza boyuyoruz ya,olmuyor,bilirim!.bizimkisi,bizimgibilerinkisi haritasız,pusulasız bir yolculuk.hedefimiz,rotamız,güzergahımız yok!herkes dudağında kendi ıslığı,kulağında kendi türküsü,kendi sesi..yok ötesi;aması,çaresi yok!ne sayfalar açtım ben,sayfalar suya karıştı aslanım,suda izi yok!..temiz sayfa değil,defter paklar benimkini,benimgibilerinkini..onu da kendime mal etmeye "etiketim",kaplamaya yüzüm yok!

bi bak!demiş ya ustam,"öyle yıkma kendini,öyle mahzun,öyle garip.." yıkma sen de..hepimiz yaşıyoruz günahımızla,hatamızla,yanlışımızla..yaşarsın sen de..alışırsın,sen ne dersen de!.bi bak yeter ki,ananın arkandan dua yolladığını görmek için göklere..bi bak!..bi bak!..

28 Ocak 2012 Cumartesi

İstifa!


Kimsin,nerelisin,kimlerdensin bilmiyorum!

amacın nedir,hedeflerin nedir,ilgilenmiyorum!..

"Fenerbahçemiz ve diğer 7 takım.." dediğin takımlardan biri,senin değil ama bizim BEŞİKTAŞIMIZ!

kimsin ve kendinini kim sanıyorsun bilmiyorum..

bildiğim şey şu;Sen,ben ve benim gibi BEŞİKTAŞlıların başkanı değilsin!

Hiç olamadın!!

26 Ocak 2012 Perşembe

Leyla ile Mecnun





devrik cümleler,tuhaf mekanlar,garip adamlar,olağandışı dedeler ve olaylar..ben en son gününü bekleyip izlemek için sabırsızlandığım Deli Yürek dizisini hatırlarım,bi de bu şimdi..

ha konusunu anlat desen töbe billah anlatamam..ama bi "damacana" sahnesi var,anlatabilecek kadar yetenek sahibi arkadaş varsa anlatsın bir kere daha oturup güleyim..

muhakkak-belki bloğa,belki kendi defterime- bi İsmail Abi yazısı yazıcam zaten..fırsat kolluyorum..

izleyin hacım..izlettirin..neydi sloganımız;ÇAY,ERDAL BAKKALDA İÇİLİR!

16 Ocak 2012 Pazartesi

Lefter


zaten heryerde onunla ilgili hikayeler,onun güzel ruhuyla ilgili muhteşem anekdotlar okuyacaksınız.kopyalayıp yapıştırmanın bir alemi yok..kalbimden kopyaladığımı,buraya yapıştırayım:"güzel insandın,hiç hatırmalam ama iyi topçuymuşsun,güzel yaşadın,güzel öldün..sana da bu yakışırdı..ruhun şad olsun!"

USTA


onu ilk "an gelir" şiiriyle tanımıştım.ne eşsiz bir eserdir o,ne güzeldir,ne güzel!büyük adamdı ustam,çok büyük!


3.ŞAHSIN ŞİİRİ

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
 
Atilla İLHAN

12 Ocak 2012 Perşembe

Optik Mehmet



Son Holigan..Optik Başkan..Çarşı'nın ve Beşiktaş'ın efsanevi tribün lideri ve sevilen siması..öldü ve ayrılıp gitti aramızdan lakin,"ya yaşasaydı" tadında bir hikaye okudum az önce "Forza Beşiktaş"ta..buraya nakletmek istedim.Optik Başkan'ı ve hikayesini bilenler çok daha fazla beğenecek ve etkileceklerdir.ve zaten herkesin de bu adamı,bu kartal yürekli holiganı tanıması gerekir bence..



Nihayet tayin olmuştu.Beklediği gün gelmişti işte,girecekti sınıfına öğrencileriyle tanışacaktı.Belki yabancılayabilirlerdi bücürler...Rahatsızlığı nedeniyle mesleği bırakan Aysel hoca hanımın yerine girecekti derslere...Heyecanla ilk İstiklal Marşı'nı okurken bir yandan da afacanları süzüyordu...En arka sırada bir ufaklığın hazır olda durmayıp ellerini pençe gibi havaya kaldırdığını gördü...Gözleri hariç yüzü siyah-beyaz bir kaşkolla kaplanmıştı...Birden içi ısındı bu çakır gözlü çocuğa...Bir zamanlar kendi de böyle gezerdi semtte,ama işte öğretmen olmuş kader onu buralara sürüklemişti...
Tören bitti girdi ilk dersini vereceği 5-B sınıfına heyecanla...
-Günaydın
-Sağol
-Oturun
.....................................................................................
Bir sessizlik çöktü sınıfa.Öğrencilerine göz gezdiriyordu...Derken mütjiş birşey oldu...Az önceki çakır gözlü çocukla yine kesişti gözleri,içi sevinçle doldu...Hemen kontağa geçmek istedi onunla...İlk ders tanışmaya ayrılacaktı.Önlerden bir çocuğa verdi ilk sözü...
-Adın?
-Serdar öğretmenim...
-Baban ne iş yapıyor?
-Bir inşaat şirketinde genel müdür...
-Neler yaparsın boş zamanlarında?
-Kitap okuyorum,İngilizce öğreniyorum...
-Hangi takımı tutuyorsun sen?
-fenerbahçe...
-Büyüyünce ne olacaksın Serdar?
-Astronot...
Başka bir çocuğa kayıyor gözü...Saçları özenle taralı,giysileri yepyeni
-Sen,adın?
-Hakan
-Senin baban ne iş yapıyor?
-Bankacı...
-Sen nasıl geçiriyorsun vaktini?
-Babamla ata binerim golf oynarım...
-Sen hangi takımlısın bakalım?
-galatasaray...
-Ne olacaksın büyüyünce?
-Mühendis...
''Bu kadar yeter'' dercesine o çakır gözlü çocuğa veriyor sözü
-Söyle bakalım çakır,benim adım Mehmet ya seninki?
Çocuk şaşkın çünkü en sevdiği futbolcunun ismi bu...Ayrıca İstanbul'daki amca hala çocukları hep bahseder maçlardan tribünlerden ve o tribündeki bir kahraman Mehmet'ten,nam-ı değer ''Optik Başkan''dan...Kanı ısınıyor birden bu öğretmene...
-Adım Metin Tekin Kara...
-Baban ne iş yapıyor Metin?
-Kapıcı...
Sınıfta gülüşmeler...Aldırmıyor Mehmet Hoca
-Sen neler yaparsın boş zamanlarında Metin?
-Babama yardım ederim genelde,top oynamayı severim ama ayakkabılarım eskiyor...
-Ne olacaksın bakalım büyüyünce?
-Babam önce adam ol dedi öğretmenim...
Gözleri doluyor Mehmet Hoca'nın...Havayı dağıtmak istercesine
-Hangi takımı tutuyorsun sen peki?
-Takım tutmuyorum öğretmenim...
Şaşırıyor Mehmet Hoca zihninden geçiriyor gözlemlerini...İsmi Metin Tekin,ya o boynundaki kaşkol?Peki nasıl takım tutmaz bu çocuk? Şaşılacak şey doğrusu...
Üstelemiyor zaten ders zili de çalmak üzere...
.......................................................................................
İlk kez gördüğü bu çocukların durumunu bilmek istiyordu Mehmet Hoca...Bir seviye tespit sınavı hazırladı.Karma sorulardan oluşacaktı bu sınav.Öğrencilerinin hangi derslere nelere eğilimli olduklarını görmek açısından çok olumlu olacaktı...Babası Kemal öğretmen hep yapardı bu testi...
Sınavı bitirip çıktı okuldan,evine gitti...Akşam yemeğinin ardından sınav kağıtlarını okumaya koyuldu.Çok ilginç cevaplar vardı gerçekten...Zehir gibi olanlar da vardı öğrencilerin içinde,bilgiye çok aç olan da...Derken olan son kağıtta oldu..Neredeyse dilini yutacaktı Mehmet Hoca...Bu nasıl bir sınav kağıdıydı?
Soru 1:Birleşik kelimeye örnek veriniz...
Cevap 1:BEŞİKTAŞ
Soru 2:Asal sayılara örnek veriniz...
Cevap 2:1903
Soru 3:Atatürk'ün kişisel özelliklerinden birini yazınız...
Cevap 3:M.Kemal Atatürk en büyük Beşiktaşlıdır...
Soru 4:Balkan Savaşı'nın önemi nedir?
Cevap 4:Beşiktaşımız Balkan Savaşı'nda şehitler verince kırmızı-beyaz olan renkleri siyah-beyaz olarak değiştirilmiştir...
Soru 5:Ana renkler nelerdir?
Cevap 5:Siyah ve beyaz yüm renklerin çıkış noktasıdır...
Buraya kadar okuyabildi Mehmet Hoca...Metin'in kağıdıydı bu.Ama hani bu çocuk takım tutmuyordu?
Ertesi gün okulun merdivenlerinde yakaladı Metin'i çağırdı yanına...
-Sen bana takım tutmuyorum demiştin değil mi Metin?
-Evet...
-Ama kağıdın hasta Beşiktaşlı gibi...
-Ben de öyleyim zaten
-Hani takım tutmuyordun?
-Diğerleri takım tutar biz Beşiktaş'ı yaşıyoruz...Bizimkisi farklıymış,aşkmış babam öyle dedi...
Bundan sonra daha da çok sevecekti Mehmet Hoca'sı Metin'i...Onun o çakır gözlerinde sanki kendi çocukluğunu görüyordu...Artık her adımını takip eder olmuştu Mehmet'in...Beden dersindeydiler şimdi.Maç yapacaklardı...Herkeste takımının forması Metin'de ise beyaz bir atlet,üzerine Metinin çocuksu harfleriyle siyah bir BEKO yazısı...
Maç bitmişti ve maçın yıldızı Metin olmuştu attığı gollerle...
Maçı okul müdürü de izliyordu…Maç sonu çağırdı Metin’i…
-Aferin çocuk,iyi oynadın…
-Teşekkür ederim…
-Gel seni galatasaraya transfer edelim…
-Hayır,olmaz Beşiktaşlıyım ben…
-Olur olur,hem bak forma da alırım ben sana…En kral formadan..9 numara ha?
-İstemiyorum,Beşiktaşlıyım ben…
-Ama bir forman bile yok…
-Babamın parası yok çünkü…
İşte burada kopuyordu film.Sınıf arkadaşlarının kahkahalarına dayanamadı Metin…Ağladığını kimse görmesin diye uzaklara doğru koşmaya başladı.Tabi Mehmet Hoca da peşinden…
En sonunda bir köşebaşına çömeldiler.Hoca nefes nefese,Metin ise hıçkırıklarla doluydu…
-Yok işte formam,yok ama formam olmasa da Beşiktaşlıyım ben,Beşiktaşlıyım…
-Üzülme Metin,aferin sana…
Sarıldı öğretmenine ve devam etti hıçkırmaya…Ne vardı sanki babası zengin olsaydı,ne vardı istediği formayı alabilseydi ona,ne vardı kapıcı değil de diğer babalar gibi genel müdür,avukat,doktor olsaydı…
Mehmet Hoca burada bir ders daha verdi öğrencisine… Maddiyatın önemli olmadığını,babasının ona bulunmaz bir miras olan Beşiktaşlılığı bıraktığını anlattı durdu yol boyu…Evinin kapısından içeri girerken Metin yarın karşılaşacağı sürprizi tahmin bile edemiyordu…
Ertesi gün çıkışa kadar bekleyemedi Mehmet Hoca…Derste,dün Metin’e gülen arkadaşlarının gözleri önünde verdi hediyesini…
Şaşkındı Metin,heyecanla açtı paketi…Açtığında ise kavuşmuştu hayallerine…Mehmet Hoca’sının hediyesi-tam da babasının anlattığı meşhur Sarı Fırtına Metin’in forması gibi-11 numaraydı…Armaya baktı bir kez daha…Mehmet Hoca’sının çocukluğuna dair anılarda anlattığı gibi sıkıca tuttu ve öptü armayı…Minnet dolu gözlerle bakıyordu Mehmet Hocasına…
-Teşekkür ederim öğretmenim,çok sağolun…
-Bundan sonra gollerini bu formayla atarsın tamam mı Metin?Attıkça da beni hatırlarsın artık…
-Hiç unutmayacağım sizi ve formamı…Beşiktaşlı vefalıdır…
Yine günlerden Cuma olmuş beden dersi gelmişti…Metin’i apayrı bir heyecan sarmıştı şimdi…Yeni formasıyla ilk gollerini sıralamak için bekliyordu sabırsızlıkla…
Maçın başlamasıyla bitmesi bir olmuştu sanki…5-2 Metin’in takımı kazanırken,Metin tam 3 gol atmıştı yeni formasıyla ve her gol sevincinde Mehmet Hoca’sına koşmuştu Metin…Hele maçtan sonra müdür beyin gözlerinin içine bakarak çektikleri siyah beyaz yok mu işte o ömre bedeldi doğrusu…
Ama bu güzel günler çabuk bitti.Daha mütevazi bir okula yazılacaktı Metin ortaokul için…Zaten Mehmet Hoca’nın da tayini çıkmıştı.Ayrılacaktı Metin çok sevdiği öğretmeninden ama Metin o siyah beyaz formayı unutmayacaktı hiç…
Yıl 2010…
Doktor Metin Bey’in sözü vardı oğluna…Matematik sınavından aldığı güzel notun ödülü olarak maça götürecekti onu…Protokol tribününde locası vardı profesörün ama ufaklık tutturmuştu ‘’ille de kapalı’’diye…Haklıydı da…Ruh da oradaydı,kaşkollu ağabeyler de…
Güzel gidiyordu maç…Son dakikalara girilmişti ve 3-1 galipti takım…Ufaklık çok mutluydu.’’Kartal gol gol’’e eşlik edip arkasından da gol gelince daha bir sevinçle sarılmıştı babasına…Arka sıralardan gelen bir ses bütün büyüyü bozdu ufaklık bunları düşünürken…Kapalı ambulans istiyordu…Belli ki biri rahatsızlanmıştı…
Profesör anında sesin geldiği yöne doğru fırladı…Doktor olduğunu anlattı etrafa…Hemen hastanın göğsünü açıp ilk müdahaleyi yaptı…Spazm durmuş görünüyordu ama hastaneye gitmeleri gerekliydi…İhtiyarın yanındaki ufaklık da çok korkmuştu belki ona da bir sakinleştirici iyi gelecekti…
Çalıştığı hastaneye götürdü hemen.Sedyeyle kardiyolojinin acil servisine götürdüler hastayı…Gereken yapıldı ritim normale dönmüş,solunum düzelmişti…Ufaklık da daha iyi gibiydi,ikisi arkadaş olmuşlardı…
Derken açtı gözlerini ihtiyar
-Neredeyim ben?
-Maçta ufak bir rahatsızlık oldu heyecandan,ben doktorum,şimdi iyisiniz merak edilecek bir durum yok…
Bu çakmak çakmak bakan çakır gözlüyü tanımıştı ihtiyar…Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala hatırladığı çakır gözlerdi bunlar…
-Hangi takımı tutuyorsun sen bakalım?
Profesör şoktaydı…Beraber maçtan gelmişlerdi hastaneye…Öyleyse neydi bu soru?Derken o bariton sesi hatırladı…Siyahına beyaz diyen sesi…
-Takım tutmuyorum Mehmet Hoca’m…Bizimkisi farklı…
Hasretle sarıldılar eski günleri yad ettiler.Çocuklar pek bir şey anlamamışlardı ama bu iki adamın birbirlerini çok sevdikleri belliydi…Profesör kapıcı babasından oğluna kadar bir çırpıda anlatıverdi geçen zamanı…Hoca ise artık torun torba sahibi olmuştu…
Oğlunu çağırdı yanına Profesör:
-Bak oğlum bu amca benim öğretmenimdi hadi öp elini…
İhtiyar da diğer çocuğu çağırdı yanına:
-Bak oğlum bu amca da senin gibiydi ben son gördüğümde.Maşaallah büyümüş doktor olmuş.Sen de doktor olmak istiyordun değil mi?
Sessiz durdu çocuklar…Sessizliği yine Profesör bozdu…
-Hadi tanışın çocuklar…
Çocuklar birbirlerine doğru yürüdüler.İlk hamleyi profesörün oğlu yaptı
-Merhaba,ben Mehmet…
-Memnun oldum ben de Metin…
Burası sözün bittiği yerdi işte…İki adam da saklamıyorlardı artık gözyaşlarını…
Metin Hoca doğru öğrenmişti Beşiktaşlılığı…
-Hadi hocam dedi, bir kez daha… Siyahhhhhhhhhhh
-Beyazzzzzzzzzzzzzzzzzzz

Yazan: Abdullah Doruk Koc
Kaynak:ForzaBesiktas.com

6 Ocak 2012 Cuma

gülümse..

beni bu hikayeyle ilgili uyandıran kişi kardeşim Eko olmuştu.burhanettin onat caddesinde tabana kuvvet seyr-ü sefer halindeydik.o anlattıkça kafamın içinde canlandırmıştım.gözümün önünden gelip geçmişti kare kare..

sonra videosunun izleyip sonunda o içimdeki tuhaf titremeyi hissedince,bir kere daha minnet duymuştum Eko'ya..

video aşağıda efendim."16:9" grubunun eseri,yönetmen Hasan Tolga Gulat..Emeklerine sağlık,değmiş gerçekten..



videoyu izleyemiyorsanız tıklayın.