31 Aralık 2010 Cuma

nice senelere..



abi böyle tek tek olmaz bu is,söylim..ne bu hacim 10,11,12,13...bu böyle devam edecekse isimiz var..direkt 2019,2020 falan olsa da,basimiza ne bok gelecekse gelsin artik ya..

vallahi adet yerini bulsun diye kutluyorum söylim..yoksa her sene her sene yapilacak sey degil bu..neyse,yine de madem yapiyoruz tam olsun..güzel seyler olsun isteyelim,dileyelim..blog 2010u kapatirken 300ün üzerinde yazi,fotograf,hatira ile büyümeye devam ediyor.bir kerecikte olsa bu sayfaya ugramis,gözü bu sayfaya degmis insanlara selamlarimizi iletelim..

yeni yiliniz kutlu olsun arkadaslar,dostlar.hepinize saglik,mutluluk ve huzur getirsin..

24 Aralık 2010 Cuma

kapak!!!



müthis etkilenmistim bu olaydan ama atlamisim bunu..az önce borges'in blogdan gördüm..paylasmak istedim.yukaridaki videoda tarftarin yaptigi tezahürat su:
Idrissou spielt Champions-League auf PS3, die ganze Nacht, von zwölf bis acht

mevzuda su:Idrissou isimli arkadas,Freiburg'un eski futbolcusu.Freiburg gecen sene küme düsme hattindaydi.bu herif,ben sampiyonlar liginde oynamak istiyorum diye tuttu Gladbach'a gitti.e noldu peki bu sene?Gladbach küme düsme hattinda,Freiburg tepede:))
iste videodaki Freiburg taraftari ona göndermede bulunuyor.o marsin meali su:
"Idrissou PS3'te
sampiyonlar ligi oynuyor.
bütün gece
12den 8e kadar!"

bu da ona kapak olsun:)))

siir yazdim..


bak yaziya ekleyecektim,unuttum..buraya paylasayim..hayatimin o zor,kara döneminde yazdigim siir..kendimi nasil boktan hissetmisim siz hesap edin iste..


Telasin cocuguyum,gözlerim yesil biraz..
Posta koydum zamana,icim karanlik benim!
El ayak saglam ama,gönlüme indi maraz
Hayat mahkemesinde,en suclu sanik benim!

Firtinaya gark oldum savruldum öte beri..
Ah benim cocuk cagim,gitti gelmiyor geri!
Bir kücük tebessümü cok gördü birileri,
en büyük ihanete,en yakin tanik benim!

Güzeldim el degmemis gül bahcesi sanardin.
Temizdim,günahlara uzaktim yüz bin arsin!
Onca insan sevmeye,hatir bilmeye karsin,
tutusturdular beni,yüregi yanik benim!

Ektim gül tohumlari,varamadim hasada..
Ben koskoca ömrümü,kaybettim bi masada!
Kalbimin enginligi,sonsuz okyanussa da,
yüzemez Allah kulu,suyum bulanik benim!

Cehennem dediginiz,duruyor icerimde.
Derdim kendi yüzümden!acim da,kederim de!
Bir pula,bir mektuba degmezdim,bilirim de,
Hatirimda yok imis bir tek selamlik benim!

Delik desiktir sinem,bagrim bin türlü yama!
Cagirsam nefsim bile,gelmiyor imdadima!
Eski halim olaydi,kacar giderdim amma,
gel gör ki takadim yok,tek bi adimlik benim!

Pervaneler misali,döne döne tutustum..
Vicdanima egildim,kendim ile vurustum..
Pazara götürseler,anca üc be kurustum,
degerimde hayvan yok satsan takaslik benim!

Mamo dedim adima.gayri bi ad mi kaldi!?
Kis gelince üstüme,atacak post mu kaldi!
Hayrina kefenimi,alacak dost mu kaldi!?
Söyle neyime artik,dostluk,adamlik benim!


mamo c./2002-antalya

"ama"na koyim!


Gecen ay icerisinde 24 kasim ögretmenler günü kutlandi.tekrardan bazi ögretmenlerin bu özel günü kutluamak isterim buradan.ama dedigim gibi;“bazi“ ögretmenlerin.cünkü hayatta öyle ögretmenler tanidim ki,sadece o meslegin degil,insanligin yüz karasi olmaya adaydir kendileri.

Bu sayfada yeri geldi densizce yazilar yazdim..maksat muhabbetti ya..salladim bi seyler.yeri geldi laf soktum birilerine alttan alta..ama emin olun ki,hic bir zaman subjektif olmadim..bu yaziyi da bütün objektif dugularimi devreye sokarak yaziyorum:)

Hepimizin basina gelmistir derste nutuk hadisesi.devletten matematik veya fen bilimleri dersini vermek icin para alan bir zat,zart diye baslar bi nutuk cekmeye..lafin gelecegi yer asikardir.basta bir top cevirme hadisesi gibi görünür,ama en olmadik yerde ataga cikar,kalenize bindirir de bindirir..KARSIYIM!laf soktuklarinin biri her zaman muhakkak ben oldugum icin degil;bu kisinin,bu laflari söylemek görevi olmadigi icin,haddine düsmedigi icin!!üstüne vazife olmayan seylere burnunu sokan herkese karsi oldugum icin karsiyim!!

„ben,sizin iyiliginiz icin söylüyorum!“ diye lafa baslayan herkese sokacak bi lafim vardi benim,ama susmak zorundaydim..cünkü Türk Egitim Sistemi bizleri hocanin elindeki not defterine mahkum etmisti..evde baba korkusu da eklenince,süper güc konumuna gelen bu olguya boyun egmistim.onlar sükretsinler ki,ben daha 17 yasina basmamistim.zaten 17 yasindan itibaren katildigim ders sayisi bellidir.o saatten sonra bu tür hocalarin hic birini takmadigim onlarca arkadasimin sehadetinde ispatlidir.bu yaziyi okuyacak lise arkadaslarimin yalanim varsa yalanlamaya haklari da vardir.kapiyi carpip siniftan cikmisligim da vardir,hocaya kafa tutmuslugum da..cünkü ders anlatmak icin aldigi parayi nutuk cekerek cebe indirmeleri noktasinda ortaya cikan haksizliga,sessiz kalarak ortak olamazdim..olmadim!

Derste nutuk cekiyor adam,bak dinle:“biz iyiliginiz icin konusuyoruz oglum,yoksa bana ne!okumayip cöpcü mü olacaksiniz!!“ diye bas bas bagiriyor adam..ve sinifta,babasi gercekten cöpcü olan bir arkadasimiz var!!!cocuk dolu dolu gözlerle dinliyor hocayi!hemen yanimda oturuyor arkadasim,ve vücut isisinin yükseldigini birebir hissediyorum!yazik degil mi peki o cocuga,o babaya!yaziklar olmasin mi o hocaya!!

Adamin biri,lise 1 okurken bana :“2 hafta sonra veli toplantisi var.baban gelsin okula bak ben ne yapiyorum.yedigin boklari anlaticam!diyecem seni ayagindan tavana assin!“..babam o toplantiya gelirse,ve bu adam bu sekilde anlatirsa,hakkaten sicmisim!isin komigi o dersten aldigim yazili notu 70 küsür..ortalamanin üzerinde basariliyim yani..ama herif benim jöleli saclara,koridorda yaktigim türküye,sesli gülmeme takmis!!..neticede 2 hafta sonra o toplanti vakti geldi.ben de akli basinda her normal insan evladi gibi babama söylemedim..daha dogrusu korkumdan söyleyemedim!!ama bizim baba duyarli bir veliydi..toplantidan sonraki hafta cikti geldi hocalarla görüsmeye,ve foyam ortaya ciktiiii…hem yedigim boklari(!) anlatti herif,hem toplantiya gelmedigini anladi babamin..bi de o eklendi ki sorma!!ortalik ellialti!!!ne mi oldu sonra?babamla bir daha hayatim boyunca düzeltemeyecegim boktan bi iliskim oldu..gitmedim okula..Antalyaya geldim..sene basi oldu,aile beni okula gidecek diye cagirdi bi daha Urfaya..okula gidiyorum saniyorlar,ne gezer..cikiyorum evden.dolaniyorum sokak sokak..aksam tekrar dönüyorum..arkadaslar beni Antalyada saniyor hala,baba okulda saniyor..o foyamda ortaya cikti..DARBE-2:arkadaslarin gözünde de,yalancinin önde gideni olduk mu bu sefer!!kactim gittim Antalyaya bi daha..aileyi kaybettim arkadaslarin,gözünden düstüm usta!arkadas dedigim de,her biri milyona bedel birer aslan parcasi ha!!!

Ne ailem bilir bu hikayeyi ne arkadaslar..ilk defa burda yazdim iste..okurlarsa anlarlar..bir hocanin görevi midir peki,bir aileyi bu hale sokmak!!gencecik bir delikanliyi bütün arkadaslarinin gözünde bu duruma düsürmek!!benim hayatimi alt üst eden o pezevengi ben bugün halen buldugum yerde kendimi tutamam da,ceker vururum diye icimde bu kadar öfke biriktirmissem,memleketi terketmissem,o can arkadaslarimdan onca yil ayri kalmissam,benim iyiligim icin mi söylemistir o orospucocugu bu laflari!!!

Arkadas baska bi seydir usta..bagrina basti beni onlar tekrardan ama..babam affetti,oldu bitti dedi ama!!!!!..ben yerimden yurdumdan oldum!onca senem heba oldu..diyecek ki sorsan,ben senin icin söylemistim ama bunun olacagini tahmin edemedim..ama tahmin edemedin mi?17 yasinda gül goncasiydim lan ben!aslan gibi delikanliydim!konustum mu arkadaslarim agzimin icine bakiyodu benim.futbol oynuyordum,siir yaziyordum,mutluydum ulan!bensiz muhabbeti haram sayiyordu cocuklar,o kadar seviliyordum..herifin birine omuz koydum diye kavga ettik,arkadasim girdi benden önce kavgaya,düsürdüler omuzu cikti!ugruna omuz verdigim adam koca bi yalanci diye düsündü o cocuk,ne „ama“si!!!!deli gibi yagmurun yagdigi bi gün dolmus parasi yok cepte.arkadasim babasinin arabayi caldi beni eve birakmak icin.vurduk arabanin arkasini.cocuk babadan essek sudan gelinceye kadar dayak yedi..yalanci bir pic kurusu icin mi yedi lan o dayagi!!??!!ne „ama“si!!babam aman eksik kalmasin diye bilgisayarimi da aldi,harcligimi da koydu cebime..ceketin kravatin en iyisini aldi,spor ayakkabinin en fiyakalisini!beni o adamin gözünde „olmaz olsun böyle evlat!“noktasina getirdin ulan ne „ama“si!!! ne „ama“si lan,amana koyim ne amasi!!!

Bir hayati rotasindan cikardilar..suyumun akisini degistirdiler usta.o herif sicak yataginda simdi..ailesinin icinde,arkadaslarinin yaninda!ben nerdeyim usta…

Olmaz olsun böylesinin hocaligi,ögretmenligi,adamligi,insanligi….

Ne „ama“si usta…Ne „ama“si!!

Abdülhamid



Sultan Abdülhamid diye bir adam var tarihte..hakkinda o kadar acimasizca seyler söyleniyor ki üzülüyorum..ben Istanbul’dan hep uzak durmusumdur..sebebinini soranlara anlatma geregi duymam ama,bugün söylemek istiyorum:Istanbul benim icimi yakar da,ondan!Osmanli’yi hatirlatir bana Istanbul..Kanuni Sultan Süleyman’i, Yavuz’u,Fatih’i..bakmayin burda atip tuttuguma,ben hala bir filme hüngür hüngür aglarim..erkeklik,delikanlilik falan hikayedir bir yerde yani..o muaazzam günleri görmüs bir sehri,Istanbul’u hic görmeden yillarca Osmanli’yi okurken aklimda canlandirdigim sehri öyle göremeyecegimi biliyorum ya..korkuyorum bi yerde..Burak Demirkol kardesim bu satirlari okur da,benimle alay etmekten vazgecer umarim:)neyse..konumuz Abdülhamit..liseye giden adamin da,ortaokul veledinin de kizgin oldugu bi adam bu..bense hep acimis ve takdir etmisimdir kendisini..

Aslinda ona herkes kizgin..avrupa hinclidir ona.30 yil emperyalizmin yolunu kesen adam budur ya,ondan kizgindir..kendini üstün zeka,zehir politikaci sanan avrupaliyi parmaginda oynatmistir.hem de öyle dedeleri gibi savas,top,tüfekle degil…diplamasiyle..ondan kizginlar…

Ermeniler de ona kizgin..cünkü Abdülhamit,Hamidiye Gönüllü Süvarileri diye bi sey kurup bunlarin Ermenistan projesine sekte vurdu ya.. ermeniler ona olan kiginliklarindan,ona “Kizil Sultan” derler.. ondan kizginlar..

Yunanlilar da kizgin..Abdülhamit tuttu,1890 küsürde Atina kapilarina indi..nefretlerinin sebebi bu ona karsi…ondan kizginlar..

Yahudiler de kizgin…o olmasiydi,simdi hepimizin kizdigi,pek cogumuzun nefret ettigi Israil 50 sene daha erken kurulmus;dünyanin basina 50 sene daha erken,50 sene daha fazla musallat olmus olacakti..ondan kizginlar…

Ingilizler de kizgin..cünkü yillarca,hilafet denen olguya karsi tirmaladi ingilizler..ter döktüler..ondan kizginlar..

e Ruslar da kizgin..cünkü Balkan Ittifakini engelleyen adam, Aldülhami’in ta kendisidir..ondan kizginlar…

ulan herseyi birak,Cinliler bile kizgin..dünyanin öbür ucunda ki,cekik gözlü herifler bile kizgin bu adama..niye peki?Döngenler’in,yani müslüman cinliler’in soykirimina karsi ciktigi icin…ondan kizginlar..


herif bu ülkenin en iyi egitim veren kurumlarini kurdu..gencler burada egitim aldilar,aydinliga kavustular,sonra ona karsi oldular..sagci Mehmed Akif de,solcu Tevfik Fikret de..hepsi karsisindaydi..ne yapsaydi kardesim adam..4.Murad’in yetkilerine sahip degildi ki garibim..veya Kanuni’nin ordulari vardi da,yönetemedi mi?.. nedir yani?yetkileri Tanzimat ve Mesrutiyetle sinirlandirilmisti zaten..hakan ve halife sifatlarini kullandi o da..herseyi birak Midhat Pasa diye bi muhalifi vardi..ne yapsaydi??

10 numara hükümdardi,kusursuzdu falan demiyorum elbette..tabii ki kusurlari,yanlislari vardi.
ama bu adami elestirirken gününün sartlarini degerlendirmekten kacinmak yanlisina düsülmemelidir.o adam olmasaydi günümüz devletlerinin bir cogunun yapisi degisik olacakti.tarihin akisini degistirenlerin basinda bu adam gelir..

Biz niye kizginiz peki bu kadar..okumuyoruz ya,bilmiyoruz ya,anlamadan ögreniyoruz ya,hakkinda kaynatilan dedikodu kazanindan cikanlari afiyetle yiyoruz ya…ondan iste…



“bu konuda en detayli yazilar ve incelemeler tarihci Yilmaz Öztuna’nin kaleminden cikanlardir.okumanizi tavsiye ederim.”

22 Aralık 2010 Çarşamba

bomba!




forum kazisindan günyüzüne cikartilan ikinci eser :)sirf forumda eglence olsun diye cektirmistim..ayakkabi boyasi bir adami ne hale getirebiliyor iste.onun örnegidir bir bakima:)

ne eglenmistik be :)

siir yazdim




bizim okulun forumunu karistirirken buldum bu siiri..aslinda o forumdan bahsetmek gerekli bi yazida..yakinda insallah..:

ASKIN ANAVATANI

ZAMANIN ÖTESİNDE,KİMSESİZ BİR YERLERDE,
BELKİ GÖK KUBBEYE DENK,BELKİ YERİN DİBİNDE..
KİMSENİN TATMADIĞI BİR DUYGU YARATILDI,
BİR ODAYA KOYULDU,KAPISI CEHENNEMDE..

DEDİ Kİ BİRİLERİ,ORAYA VARMAK GEREK..
DERHAL YOLA ÇIKTILAR,ALLAH ALLAH DİYEREK..
VARDILAR CEHENNEMİN ALEVDEN KAPISINA,
BİR GÖĞÜS KAFESİNDE ÇARPTI ONLARCA YÜREK..

EN İLERDE GELENİ YÖNELİNCE KAPIYA,
GERİDE BEKLEYENLER BAŞLADILAR DUAYA..
"ALLAHIM ONU KORU,ALLAHIM ONU KORU,
NASIL Kİ KORUYUP TA GETİRDİN TA BURAYA!"

ALEV YÜREKLİ ÇOCUK KAPIYA HIZLA VURUR,
CEHENNEMDEN YANKIR SES,YERYÜZÜNDE DUYULUR..
DUALAR TEKRARLANIR DAHA YÜKSEK SESLERLE,
BİR GÜRÜLTÜ KOPAR Kİ;ANCAK O KADAR OLUR..

AÇILIR KOCA KAPI,YASLANIR TAA GERİYE;
ÇOCUK BİR ADIM ÖNE,BEKLEYENLER GERİYE..
ELİNDE BİR TANE GÜL,BİR GÜZEL ÇIKIVERİR,
BİR ÖMÜR ONA FEDA,GENÇLİK ONA HEDİYE..

"SEN DE KİMSİN?" DEDİLER,"BURALARDA İŞİN NE?"
"YARATIPTA SENİ Mİ SOKTULAR CEHENNEME?"
TEBESSÜM ETTİ GÜZEL,"BENİM ADIM AŞK" DEDİ,
"MADEM Kİ ÇOK GÜZELİM,DOKUNSANA ELİME!!"

O CESUR ÇOCUK SUS PUS,DONDU KALDI AHALİ,
BU NE BİÇİM BİR İŞTİR,N'APMALI,NE ETMELİ?
DÖNÜP GİTSE BİR TÜRLÜ,DOKUNSA BAŞKA TÜRLÜ,
MADEM Kİ GELDİK DEDİ,BU NE İŞ ÖĞRENMELİ..

UZANDI CESUR ÇOCUK,İRKİLDİ TA DERİNDEN,
ZANNETTİ TUFAN KOPTU,YER OYNADI YERİNDEN..
O AN FARKINA VARDI,CEHENNEM ATEŞİNİN,
TUTUNCA O GÜZELİN MİNİCİK ELLERİNDEN..

CEHENNEM O GÜZELİN,ELLERİNDEYMİŞ SANDI..
YÜREĞİ CEHENNEMDEN,DAHA DA FAZLA YANDI
ÇOCUK AŞKIN PEŞİNDEN HEM YANDI,HEM DE GİTTİ,
GÖZLERDEN KAYBOLDULAR,KOCA KAPI KAPANDI..

TARİHE NOT DÜŞTÜLER,Kİ ZATEN TAM YERİDİR;
CEHENNEM DEDİKLERİ,AŞKIN MEMLEKETİDİR..
VE NE KADAR DA GÜZEL,NE KADAR GÜZELSE DE,
AŞKIN LAYIK OLDUĞU,CEHENNEMİN DİBİDİR...

MAMO Ç./2004/ANTALYA-BELEK

20 Aralık 2010 Pazartesi

Usta!



bu video,ustanin ustaya yazdigi sarki..

ugruna bu sarkinin yazildigi Usta ne güzel insandi..kim ne derse desin onun hakkinda..onun hakkinda bunlari yaziyorum diye benim hakkimda düsünülen de zerrrre kadar umurumda degil..güzel seyler söyledi..herkes anlamak istedigi gibi anlayip anlatti onu..bir linc kampanyasinin bir ayagiydi ona yapilan..ona vatan haini diyenler "Ucurtmam Tellere Takildi" belgeselini izlememeliler..ama izlemezler!cünkü orda diyordu ki Ahmet Kaya;"bizler demokratlar olarak,namusumuz ve serefimiz üzerine yemin ediyoruz ki:BU ÜLKEYI BÖLDÜRMEYECEGIZ!"

bu adama bölücü demislerdi.gurur duydugu ordusuna bile namus üzerine yemin ettiren milletin biz evlatlari,namusu üzerine bu ülkeyi böldürmeyecegini söyleyen bu adama bölücü demistik..oysa o,haksizligin her türlüsüne karsiydi..devrim yillarinda yasadiklarina gönderme yapmisti,türban meselesinde hakki yenen genc kizlari savunurken:"biz coplanirken onlar bize sahip cikmamislardi ama,biz onlara yapilan haksizligin karsisinda durmali ve türbanlari nedeniyle zulmedilenlerin yaninda olmaliyiz..her kim ki zulümle insanlarin tepesindeyse,biz de onlarin tepesindeyiz!!"

"ben klasik kaderi yasamak istemiyorum,yasarken anlasilmak istiyorum!" demisti..olmadi..ona vatan haini damgasini vuran serdar ortac kürtce "sem mamme" sarkisi esliginde,teröristin önde gideni ibrahim tatlises'le halay cekerken,Ahmet Kaya sürgünde öldügü pariste,mezarindan izlemismis midir o görüntüyü acaba!?



söyleyecek hic bi sey yok maalesef...gitti o..kürtce bir sarki yazacagini söyledigi icin vatan haini ilan edilen adamin ülkesinde,kürtce bi kanal var simdi!!!!

19 Aralık 2010 Pazar

sogukluk ve seviye..burdan yakalim..




simdi bu blog nedir?bu blog benim yazdiklarimi paylastigim bi mecra..begenirsin begenmezsin..olmus,olmamis dersin,ayri konu..ama buraya anlamsiz misyonlar yüklemenin hic bi anlami yok.."bence siirlerini ve yazlarini paylasmalisin..öyle her aklina geleni yazmak seviyeyi düsürüyor..kalitesini yükseltmelisin!" diyecek kadar ileri giden var cevremde..bak okuyucu,arkadaslarimin %98'i benim bulundugum yerde degil..bunlarin %5'i,basima komik,ilginc bi sey geldiginde veya sadece bir seyler söylemek istedigimde muhakkak aramam gerekenler oluyor..burdan türkiyeyi aramanin dakkasi kac yaziyo haberin var mi?yok...yaziyorum ben de iste..hepsine birden haber birakiyorum..cünkü ben onlarin bu sayfayi her gün okudugunu veya onlara ulasan maille bu blogda söyledigim seyden haberdar olduklarini biliyorum..istemeyen icin o mailleri iptal etmenin muthis kolay bi yolu var:mamo_chello@hotmail.com'a bir mail gönderiyorlar,la kodugum iptal et sunu diyorlar,ediyorum ben de..bu kadar basit..

simdi gelelim asil konuya..araligin basinda üsümek,soguk,donmak gibi seyleri bir kac kere yadim ya,biri cevap yazmis seviyeyi düsürdügümle ilgili..la bu bloda seviyenin yükseldigi nadirdir zaten..ustalardan bir seyler paylasirim,belki bi kac konuda fikir beyan ederim budur seviyenin yükselmesi..basbakanligin resmi blogu degil bu!ki blog yazari,ismini degil lakabini kullanarak zaten olayi ne kadar ciddiye aldigini bastan belli etmis..neyse efenim,ben soguk moguk dedim,millet de abartma,sallama,seviyeyi düsürme dedi ya..dün gece facebook'tan 4 mesaj almisim.."hacim kar kis kiyametmis dikkat et!" diye o mesaji atanlar ilk mesaji atanlarin 3ü ayni kisiler ama :) noldu dedim de,anlattilar;haberlere falan cikmista,otobanlar kapanmista bilmem ne...bundan mi bahsediyorlar harbiden kanallar?seviyeyi ne düsürmüsler a.q.!daha ciddi seylere yönelsinler,abartmasinlar bu kadar!!mamochello.blog 2 hafta önceden söyledi olacagi,kaale almadiniz,abartma dediniz,simdi dikkat et kendine falan...düsürmeyin oglum seviyeyi :)))

evet avrupa'da son 200 yilin en siddetli kisi yasaniyor..kar su an bile devam ediyor..Nord-Westfal eyaletinde kar kalinligi 1 metreye ulasti..bulundugum Hessen eyaletinde kar yagisi su an bile devam ediyor.Frankfurt havalimaninda 4oo sefer iptal edilmis durumda..kullandigim dil umarim seviyeyin yükselmesine bir derece katkida bulunmustur..

birakin seviyeyi falan ya..takiliyoz iste..ben düsünmüyom bu blogun seviyesini o kadar.siz takmayin kafanizi,okuyun gecin iste..yorumlarinizi tabi ki paylasin..olmamis diyin,anlariz biz..hem kisisel bi blog olarak olarak türk televizyonculugunun bugünkü gündemini 2 hafta önceden yazmisim:)daha ne yapiim ulan!!

sevgiyle kal okuyucu..cikarken sayfayi kapat,ceryan yapiyo..

17 Aralık 2010 Cuma

sagopa kajmer



adamim...Sagopa Kajmer'den bir video paylasalim bakalim..

İncecik ip üzerine koca ayaklar bindi, nefsim içine sindi.
Kirpiklerim titremekte korkularımdan, düşersem yanarım.
O kadar içime sindim ki, vinç getirsen kalkmaz başım,
Yov! Gömün burada canlı naşım,
İç çekmekten düşünmekten ağardı saçım,
Düşersem yanarım.

Büyüksün!


Lincoln'ün oglunun ögretmenine yazdigi mektup..hep paylasmak istemistim,bugüne kismetmis..

"Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını,
fakat şunu da öğret ona:

Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya kendini adamış bir
lider vardır.

Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona. Zaman alacak biliyorum,
fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha
değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan
uzaklara yönelt onu. eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret
ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını... eğer
yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki
kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin
ebedi gizemini düşünebileceği zamanlar da tanı...

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.

Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu
söylediğinde dahi...

Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona.

Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü
vermeye çalış oğluma.

Tüm insanları dinlemesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret...

Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin sadece kendi iyiliği
için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat
etmesini... Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat
hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret.

Ona nazik davran ama onu kucaklama. Çünkü, ancak ateş çeliği saflaştırır.
Bırak sabırsız olacak kadar cesaretine sahip olsun, Bırak cesur olacak kadar
sabrı olsun.

Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece
insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır... Bu, büyük bir taleptir,
ne kadarını yapabilirsen bir bakalım... O ne kadar iyi, küçük bir insan,oğlum..."

mamo!



biz seni büyütmekten vazgecelim bir kac saniyeligine..teslim edelim sana kendimizi,büyüt bizi..cocuk ruhunun bütün kötülüklerden uzak durdugu gibi..riyasiz,ihanetsiz.kinsiz..ayni kendin gibi e mi?!

cocuk;gözlerinin icinde büyüt beni..

14 Aralık 2010 Salı

beni affet!!



yaz cocuguyduk biz..günes ülkesinin cocuklari..Antalya'yi arzin merkezi,geri kalan herseyi onun uydusu gören,herseyden cok kendisi ona uyan yaramaz cocuklardik..nemli büyümüstük,icimize isleyen bir sogugumuz olmamisti hic..adini andigimizda insanlarin güzel havasindan dem vurdugu,o an günesinde olmak icin tanriya yakardigi sehirdendik biz!!ömrümüzün baskenti ilan etmistik o sehri hepimiz..hepimiz icin bir miladin baslangici oluvermisti..

karda kosturan bir cocuk olarak buluverince kendimi,durup noluyo lan dedim bi an!!biz ki o günesin cocuklariydik..o denizin,akdenizin!mavinin evlatligiydik!kara sevinir olduk simdi baska bir memlekette..sapsari günesiyle bizi 3000 kilometre ötede 4 gözle beklerken cennet memleket!!!

ihanet ettim sana;beni affet!

8 Aralık 2010 Çarşamba

duvar!



alman tarihi dersinde,konu almanya politikasi..eskilerden konusuyoruz..Hecker,masal gibi anlatiyo.31 yasinda daha,ama cok okumus,cok arastirmis..görmüs gibi,ordaymis gibi anlatiyor..biz de tuhaf duygularla dinliyoruz..DDR'den kacanlardan bahsediyor,dogu bati arasindaki soguk savaslardan,bölünmüs bir devletten,milletten bahsediyor..konuyla ilgili oldugum belli.zira okula ilk geldigim gün sormustu var mi almanya'yi cekici kilan bir seyler diye..berlin demistim..neden demisti,cevap vermistim gülümsemisti:duvari yüzünden!

yapildiginda dünyada degilmis,ama yikildigini hatirliyor.."biz ilkokuldayken" diyor,"bazen sinifa yeni ögrenciler gelirdi.ögretmenlerimiz bize onlari tanistirir ve DDR'den geldiklerini söylerdi..gelmemislerdi,kacmislardi!!"lafa girip "kizim olmadan asla"yi izleyip izlemedikleri sordum.kafasini salladi icli bir sekilde,"izlemeyenlere anlatir misin lütfen." dedi,anlattim..duvarlarin,sinirlarin,diplomatik karantinalarin beni ne cok etkiledigini paylastim.."mahmut berlinle cok ilgileniyor" dedi arkadaslara ve gülerek ekledi:"anlasilacagi üzere,duvari yüzünden..."

bir sonraki ders bir sürprizi olacagini söyleyip cikti siniftan..aranin ardindan döndügümüzde,sinifta kendi yaslarinda bir erkekle konusurken bulduk.selamlasip gectik yerlerimize.sonra tanitti arkadasini.dogu-bati hakkinda uzman bir beyefendi.sonra ayaga kalkip paylasti bizimle bildiklerini..cok enteresan gelen anekdotlar paylasti..o insanlarin bizzat isimlerini verdi.bi kac fotograf gösterdi bize kendi cocuklugundan..

arada bana en cok dokunan anekdotu,kelimelerin üzerinde oynayarak,kendi yorumumu ekleyerek sizlerle paylasmak istiyorum ben de:
"1989..Höpke ailesi 4 nufuslu bir cekirdek aile..baba okul müdürü,anne hemsire.anne batiya gecmek istiyor,demokrasi cekiyor gönlü,kendileri icin degil,cocuklari icin..dogu onun icin coktan katlanilabilir olmus da,cocuklari burda büyümesin,alismak zorunda kalmasin istiyor..baba kesinlikle karsi.kurulmus düzeni bozmak isleyen tekere comak sokmaya benziyor ona göre.cocuklar alisir diyor..hava da ayni,su da!biz yasadik onlarda yasar diyor..annesi laf dinletemiyor babaya!..evde soguk rüzgarlar esiyor..almanya gibi ev de bölünmüs ikiye..görünmeyen bir duvar var evin tam ortasinda!yarisi inattan,yarisi umuttan bir duvar!!baba ayni zamanda sehir komitesinde görevli.bir persembe aksami toplanti icin ayriliyor evden..anne giydiriyor cocuklarini.tutuyor ellerinden dogruca sinira gidiyor.kulelerde vur emri verilmis askerler:"uyarma bile;umuduna kosani vuracaksin asker!!"..bi sey diyemezsin abi,öyle o zamanlar,kacanin da sucu yok,vuranin da..vur emri verenin de yapabilecegi bi sey yok!!!yürüyorlar sinira..anne cocuklarini kaciriyor önce öbür tarafa..önce kizi,sonra kücük olan erkek cocugu..bir yandan kuledeki askeri kesiyor ölüm korkusu ensesinde..cocuk adimini atar atmaz öbür tarafa,askerden "dur!" geliyor..cocuklar bir yanda,anne bir yanda duruyor..iki cocuk da korkuyla basliyorlar aglamaya,asker "susun" isareti yapiyor parmagiyla..anne susun diyorlar cocuklara,susun!!asker bakiyor anneye,sonra cocuklara..anneye dönüyor tekrar,"gec karsiya,al cocuklarini getir" diyor..ama cok enteresan bir sekilde,kulenin arkasina geciyor asker.sirtini dönüyor umuda yürüyenlere..anne ayikiyor o sira.icinde bir umut alevleniyor!geciyor sinirdan..cocuklarin elinden tutuyor ve yürüyor sinira sirtini verip..umuduna yol almaya devam ediyor..gözünün ucu hep askerde..kiz "bizi vuracak mi anne?" diyor..anne gözü askerde cevap veriyor:"hayir kizim,o iyi bir adam.gitmemize izin verdi." diyor..ve gecip gidiyorlar sinirdan..1 yil gecmeden aciliyor sinir..1990 yilinda yikiliyor duvar..ama baba hic bir zaman affetmiyor anneyi!aile dagiliyor..babayla anne arasinda geciyor cocukluklari.bir ondalar,bir onda.."

sonra tahtaya isimlerini yazarak devam ediyor:
"....... ........ cocuklarin annesi.56 yasinda kaybediyor hayatini..

....... ....... kiz cocugu..peyzaj mimari simdi.babayla beraber yasamis yillarca.simdi babasi onun evinde yasiyor.

....... ....... cocuklarin babasi..emekli oluyor.kiziyla beraber,yillar önce kizin annesiyle beraber terkettigi evde yasiyor.kizinin kizini ziplatiyor dizinde..

...."

duruyoruz..hikayenin parcasi eksik."e erkek cocuk?" diyoruz.bu soruyu sordurmak icin bütün o isimleri yazdigini,konuyu zaten o noktaya getirmek istedigini iste o zaman anliyoruz..hassiktir diyoruz!!hocamizla göz göze gelip gülümsüyor:
"o cocuk Gerd KÖPKE..1979 berlin dogumlu..karsinizda duruyor!

7 Aralık 2010 Salı

donan adam!!



o kadar bahsettik ya orda burda soguk diye..bi de fotograf koyim bari..benim hayatta karda cekilmis 2.fotografim bu,cok enteresan..1.si askerdeydi..yemin töreni öncesi.el de filama,üst-bas kamuflaj..bu da 2.si oldu iste.6 yildan fazla olmustu onu cektireli..emir altindaydik,özgürlük ipotekli..6 yil sonra usta,bu kez olabildigince özgür.biri askeri kislaydi,biri üniversite kampüsü..ve ne enteresan,her ikisinde de fotoyu cektirdikten bi kac dakka sonra göz göze gelinmis elektronik birer termometre.ve nedir lan bu biri aciklasin;-6, iyi mi her ikisi de!!!

yasiyorsun abi iste..yillar boyu yürüyosun yollari..hepsi ayni gökyüzünün alti ama,cografya degisiyo ve nemli gözlerle bakiyosun gecmise..sükür yaradana;hayatimdan cikarmak,unutmak istedigim bi dönem olmadi benim..ama sasiriyosun iste neleri hala yasabilecegini gördükce..

bu ara hic yapmadigim seyleri huy edindim ya,bi de bu cümleyi kurayim cekilen 2 karli fotografin üzerine.tam olsun..yani gözümüz arkada kalmasin bir daha söylemeye imkan olmaz diye..ikisi de kar,ikisi de benim hayatim iyi de...iyi de kardesim,Erzincan nereee,Frankfurt nere!!




a ha bu da 3.sü :)

3 Aralık 2010 Cuma

brrrrr!



ben ki hayatta sevmem hava durumundan sikayet etmeyi..yazin "bu ne sicak?" kisin "bu nasil soguk?"culardan olmadim bugüne kadar..ama böyle bi se yok!!!nedir olay?soguktur hava,giyersin montunu,takarsin bereni,eldivenini,atkini...ayakta bot falan kurtarirsin hadiseyi...yok!!yok,yok olmuyor!!ne yaparsan yap,ne giyersen giy,olmuyor..okulun bahcesinde sigara icerken bugun,Türk bi arkadas video cekiyo makineyle,döndü bana:"evet mahmut ne düsünüyosun?"aslinda facebook'ta cok güzel bi cevap yamistim:ne düsünücem,soguk a.q.!! ama fazla samimiyet kurmamisim daha,direk dalmayayim dedim..geveledim bi seyler..ne düsünücem abi,cok soguk yaa!

an itibariyle yukarida gördügünüz fotograftaki gibidir Heddernheim'de durumumuz...artik ben de söyleniyorum soguk yüzünden..bi boka faydasi olmuyo ama,söyleniyorum iste öyle..bu ne soguk kardesim!!donuyoruz abi..cok soguk!!

2 Aralık 2010 Perşembe

du kansst kein Türkisch :):):)



yine Kaya Yanar:)


sonuna bu kadar gülecegime videonun baslarinda hic kimse beni inandiramazdi :)))

"Almanya"da 60 milyondan fazla kisi düzgün Türkce konusamiyor!!"

:)))

1 Aralık 2010 Çarşamba

Firak!



suallerim tükendi,sende gizli cevabim
hastayim,ecza diye seni sayikliyorum..
adini,ortasinda bin yillik bir kitabin,
yürüdügüm yollarin tozunda sakliyorum!

basimda bin yillarin tecrübeli bilgini,
asasinin ucuyla isaret etti seni!
gördügüm günden beri,nazli gülümsemeni,
degerli neyim varsa,gamzende sakliyorum!

askimi beyan ettim,yersin alemi diye..
kokun heybemde sakli,derdin merhemi diye..
bakanlar güzel görsün kara cehremi diye.
cirkinligimi senin yüzünde sakliyorum!

ömrüme yazilmasin,ey gül yüzlü,firakin!
her günüm senle olsun,her anim,sana yakin!
basimi yaslayisim,bir uyku sanma sakin,
cocuklumu senin dizinde sakliyorum!

feryadim ve figanim sana kavusmak icin..
feryat-figan kosturup,sana ulasmak icin!
dünyaya sevdamizin mührünü basmak icin,
kendi adimi senin isminde sakliyorum!


mamo c. kasim-2010/Heddernheim

29 Kasım 2010 Pazartesi

bak bi de bu vardi..



hacca giderdi yakinlar..kafile kafile ugurlanirlardi duayla..dua etsinler diye tembihlenirlerdi..uhrevi bi ruh haline baglardi herkes;muhtesem olaydi,gidilesi,görülesiydi,Allah herkese nasip etsindi...

hacdan hediyeler gelirdi..kokulu tesbihler,minyatür kabeler,isikli saatler..bi de resimdekiler iste..cocuklara hitabendi ama odadaki bütün büyüklerde bakarlardi tek tek..bi akrabamiz bi resim secip odadaki herkese tek tek gösterip,arkasindan anlatiyordu resmin ne oldugunu..enteresan bi ritüeldi..

getirmiyolar artik bunlardan..hediyelerin de modasi geciyor ama,bazi seyler akilda hep kaliyor..gercek adi neydi bilmiyorum,biz "hac dürbünü" diyorduk..

hac dürbünü..bakin bi de bu vardi..

sevdigimikinci kadinsin sen..



Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkini sevmeye mecburdum,
Çok iyiliği oldu bana
Ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkinin yerini alman mümkün değil
O öğretti bana sevmeyi,
O öğretmese sevemezdim seni bile,
İnan o tuttuğu için ellerimden
Yürümeyi öğrendim, koşabildim sana..
Onun gözlerine benzediği için gözlerin
Alamadım gözlerimi senden.
Sana aşığım, seni seviyorum,
Sevdiğim ikinci kadınsın sen!
Hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
Ve sen her sabahımdasın
Kıskanma..
Alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
Kalbim şimdi senin
Onun kadar sev beni kafi.
O doğurdu, sen öldürme..!


Ceyhun Yılmaz

nakarat!



(nakarat)
basa döndüm ne vakit
sikilsam bu savastan..
küle döndüm,cehennem,
kiskandi atesimi!
dara düstüm ne vakit,
basa dönsem sil bastan!

(nakarat)

26 takvim degisti,tüketiyoruz 27.sini..hayat be abi..ne olsun.dönüp bakiyorsun gayr-i ihtiyari.eski fotograf albümü,defter mefter kurcaliyosun.bi yigin hatira..ben mi yasadim lan hepsini diyosun.hassiktiri basiyorsun hafiften,ben mi yasadim bütün bu arkadasliklari,savaslari,ayriliklari,ihanetleri,yalnizliklari diyosun..sen yasadin abi!yasadik iste dogumla ölüm,kasla göz arasi..hepsine aklin erer de,o yalnizliklarla nasil bas ettim diye bi soru takilir aklina..hani derler ya basini koyacagin bi omuz bile yoktur diye..olmaz mi lan hakkaten basini koyacagin bir omuz bile!olmadi mi olmaz iste..

kafani kaldirirsin,senindir!gökyüzü,bulut,yagmur..bakarsin etrafina,alabildigine insan.alabildigine sehir..senindir..o defter gibi,o fotograf albümü gibi senindir!ayak bastigin yer sen oluverir..senindir orasi.bir sehri terkedemezsin,gittigin sehir olursun bir anda..insanina,havasina alisirsin..selam alir verirsin,laf atarsin,sigara tutarsin bir süre sonra..sen bir sehri terkedemezsin,cok cok özlersin usta!terkedecek kadar sahiplendiysen bir sehri,bir kenti;her yere onu da götürürsün yaninda..su sokak misal,ayni senin sokagina benzer bi anda.o uzun cadde 100.yildir,o hengamenin koptugu yer,Isiklar iste..kendini bir yere ait hissetmenin sizili bir siiri vardir,okumayayim simdi,aglarsin..okursam ve aglamazsan amma,o zaman da o siirdeki sairi,beni anlarsin..

onlarca sehire kiyi vermis bir denizi,sen sadece bir sehirde seversin.ayni manzaraya farkli bi yerden bakmak,farkli bir seye bakiyormussun gibi gelir adama.niyedir peki o?her yerde aynidir mavinin rengi.yakamozu aynidir,ama canin o sehirdeki kadar cekmez rakiyi.agacinin gölgesini bile begenmezsin yeri gelir.agac ayni agac,gölge ayni gölge..peki izahati nedir bir yerde sevdigini bir yerde sevmemenin..her yerde baska bir anlam tasimaz ki bir seyi sevmek!!denizi bile baska bizim memleketin,agaci baska.gökyüzü baska..olur mu usta,o da ne demek!?!..ama öyle iste..binlerce sehirden birini "en cok" sevmenin,sadece birinin yagmurunda en cok yürümek istemenin anlamini akil cözemiyor..o anlatimin üstesinden gelecek olan yürek!yüregin anlattigi yaziya dökülmüyor cok sefer.asik bir yüze vuruyor cünkü o.bükük bi dudaga,islak bi göze..onlardan o manayi cikarabilecek bir lisan bilmek gerek!o lisani ögretirse hayat ne ala..o ögretene kadar bi kiyagi olsun bu sairin,sana;yaz bi yanina..cikarir bakarsin arasira-cogu zaman istemeyerek- : "kasi ayni,gözü ayni ikiz kiz kardeslerin sadece birini sevmek gibidir bir sehri sevmek!"

ha tutmaz bazen!ne gittigin yere alisabilirsin,ne de geldigin yeri özlersin..ikisine de yaban olursun bir anda.o acidir!yapilabilecek hic bir seyin olmadigi zamanlarin,en yapilabilcek hic bir seyin olmadigi andir!burnunu cekersin hirsla..omuzlarini dikersin ama yemez usta!kendinden baska herkesi kandirirsin da,kendini kandiramazsin o masala!inanmadigin masalla uyuyamazsin da...sil bastan alirsin,her seyin dermani olacakmis gibi,derman fayda etmeyecek kadar derin bir yaradir oysa!!basa döndükce dara düstügün,dara düstükce basa döndügün bir macera iste yasamak dedigin kargasa..aci cekmemekse niyetin,bastigin yere,girdigin kapiya dikkat et..birak suyu akisina..basa dönmek sana göre degilse dara düsme.onu derim ben..dara düsmekten korkuyorsan da,dönme basa...

lazim olur mu,tenezzül eder misin bilmiyorum da,benden sana cam sakizi,coban armagani bi nasihat:(nakarat) usta...(nakarat)

27 Kasım 2010 Cumartesi

okunasi..

ucan hollandali'nin blogundan..okuyun,okutun..


Bir pazar günü evinizden çıkıyorsunuz, bisikletinizle veya arabanızla stadyuma gideceksiniz her ikisi için de ayrılan park yerlerine park ediyorsunuz. Toplu taşıma ile gidecekseniz, maçın başlamasından önceki 1-1,5 saat süresince stadyuma giden ücretsiz otobüslerle stadyuma gidiyorsunuz, kulüp mağazasından alışverişinizi yapıp, size, karşıladığında “iyi Günler” giderken “İyi Seyirler” dileyen bir polisin aramasından geçip, koltuğunuza oturuyorsunuz. Alkollü içkinin serbest olduğu son teknoloji olanaklarıyla kaplı stadyumda maçınızı izleyip, aynı bedava otobüslerle veya aracınızla evinize dönüyorsunuz. Bir başka pazar günü evden çıkıyorsunuz. Kendi paranızla toplutaşıma araçlarına binip stadyuma ulaşıyor turnikelerin önünde kuyruk olup, şiddete başvurmak için fırsat kollayan, korkutucu bakışlı güvenlik güçlerinin arasından geçip stadyuma giriyor, maç sonunda, maçın bitişinden 1-2 saat sonra, trafiğin de etkisiyle kendinizi ancak eve atabiliyorsunuz. Hangisini tercih edersiniz diye sormayacağım. Hele hele ikincisindeki cehenneme giriş fiyatı, ilk cennete giriş fiyatından daha pahalıysa. Hangi muameleye ne ödediğimizin hikâyesi bu yazı.

2006 Dünya Kupası’nın yarattığı reform akımıyla nerede ise tüm stadyumlarını yenileyen Bundesliga, bugün maç izleme ve maç günü zevkinin en yüksek olduğu lig olarak gösteriliyor. Güvenlik güçlerinin taraftarlara olan tavırları, stadyum içi, disiplin, konfor, tribün kültürünün İngiltere’deki gibi güvenlik gerekçesiyle tamamen köreltilmediği stadyumlar sezon boyunca 42.000 ortalamaya oynadı. Bu inanılmaz bir rakam ki ikinci ligde 15.000 ortalamaya ulaştı Almanlar. Borussia Dortmund’un stadyumu Westfalenhalle, ölmeden görülmesi gereken stadyumlar rasında başta gelenlerden. Bu stadyumun, efsane kale arkasında maç izlemenin sezonluk bedeli ortalama 150 avro. Yani 300 lira aşağı yukarı. Maraton olarak tabir edilen koltukların ortalama fiyatı ise 450 avro civarında. Bayern Münih’in stadyumu Allianz Arena’da da durum aynı. Normal koltukların fiyatları 150-650 avro arasında değişiyor. Zirveye oynayan bir başka takım Schalke 04’te de biletler 140-740 avro arası. Yani bir futbol sevdalısı için, hafta sonunun en renkli geçirileceği ülke Almanya’da biletlerin en pahalısı, bizim paramızla 1.500 TL’yi bile bulmuyor.

İtalya’da Inter’in kombine biletleri San Siro’nun kaçıncı katında oturduğunuza göre değişiyor. 170 ile 1.800 avro arasında değişen fiyatlar var. Örneğin tribünün ikinci katında oturmanın bedeli ortalama 350 avro. Şampiyonlar Ligi’ni kovalayan takımlardan Sampdoria’nın sezonluk kombinesi ortalama 300, Fiorentina’da 500 avro civarı. İngiltere’de Manchester City kombinelerini 150-450 pound arasında satıyor. Manchester’ın kırmızı tarafında ise Glazer ailesine duyulan öfke ve şampiyonluğun Chelsea’ye kaptırılması ile bilet fiyatları donduruldu. 500-930 pound arasında değişen fiyatları görüyorsunuz. Yani şu meşhur “endüstriyel futbol”un kralı United’ın, satışa çıkardığı en pahalı bilet, 2.200 TL civarı.

Türkiye’ye gelelim. Yıllardır Türkiye’de meşhur bir tribün teröründen bahsedilir durulur, ama kimse bu teröre sadece taraftarların yol açmadığını, işin içinde güvenlik güçleri ve yöneticilerin de olduğunu dile getirmez. Bir futbolsever için Türkiye sınırlarında maç izlemek çoğu zaman işkenceye dönüşebiliyor. Güvenlik güçleri çoğu zaman taraftarları şiddet yoluyla bastırmayı seçiyor ve örneğin ailenizle gittiğiniz bir maçta, polis copuyla haşır neşir olmanız oldukça yüksek bir ihtimal. Keyfilik, kontrolsüz şiddet ve anlayış noksanlığı hâd safhada. Üstelik stadyumların güvenliği de içler acısı bir durumda. Ali Sami Yen Stadyumu tribünlerinin alt kısmındaki çatlaklar yıllardır boyalarla kapatılıyor. Birçok stadyumumuz yamalı ceketten farksız. Beşiktaş İnönü Stadyumu kapalı tribün kombinelerini 1.500 TL civarı bir fiyattan satıyor. Fenerbahçe de kombine biletlerini ortalama bu fiyattan satıyor ama örneğin Allianz Arena’da 650 avro olan koltuğun değeri, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda 3.500 TL.

Türk taraftarı Avrupa’nın en yüksekleri arasında olan bu bilet fiyatlarının dondurulması, indirilmesi, taraftarlara yapılan muamelelerin iyileştirilmesi veya maç gününde karşı karşıya kaldığı diğer uygulamalar hakkında, kulüp yönetimleriyle nerede ise hiçbir ilişki kuramamış durumda. Maç kuyruklarında atılan “yönetim uyuma taraftara sahip çık” sloganları ve birtakım tribün liderlerine dağıtılan bedava biletlerden öteye gitmiyor kulüp-taraftar ilişkileri. Örneğin Batı Avrupa ülkelerinde taraftarlar düzenli toplantılarla kulüp temsilcileri ile görüşüp takımın gidişatı hakkında görüş bildiriyorlar. Özellikle işler kötüye gittiğinde kulüplerin kendi destekçilerini dinleme gibi bir alışkanlıkları var. İngiltere’de, büyük patronlara karşı önemli muhalif oluşumlar var. Bizim coğrafyamızda, örneğin Yunanistan’da da kulüp-taraftar ilişkileri üst düzeyde. Panathinaikos yeni inşa edeceği stadyumun ismini taraftarlar arasında yaptığı bir ankette belirlemişti örneğin. Ancak nedense iş bizim coğrafyaya gelince, kulüp yönetimlerinin keyfi politikasını kabullenip buna karşı muhalif, organize bir hareket yürütemeyen insan topluluğu ile karşılaşıyoruz.

Söz kombine kartlardan açılmışken hoş bir anektodla bitirelim. Geçtiğimiz sezon, İngiltere üçüncü ligi olan League One takımlarından Norwich City, ligin açılış maçında Colchester United’a, kendi evinde 7-1 mağlup oldu. Norwich’li 2 taraftar, daha ilk maçın sonunda kombine kartlarını yırtıp teknik direktör Bryan Gunn’ın yüzüne fırlattılar. Norwich, teknik direktörünü değiştirdi ve sezon sonunda şampiyon olarak Championship’e yükseldi. Kombinelerini fırlatan 2 taraftar daha sonra takımın gidişini görüp, kartları geri almak için kulübe başvurdular ancak red cevabını aldılar.

linki buradadir..

kim milyoner olmak istemez ki...



dün aksam elimde Travenian'in Hesaplasma'sina dalmisken,tv'de acik olan RTL'de yayinlanan kim milyoner olmak ister'in spikerinin "ve 500.000 Euroya ulasiyoruz!!" diye haykirmasiyla gercek dünyaya döndüm..herifin biri 1.000.000 €'luk soruya ulasmisti.buna ragmen o kadar sakin ki,onun yerine ben gerildim..

neyse efenim,son soru soruldu:"Almanya'nin falan tarihte Bayern'de üretilen ilk pulunun adi nedir?" herif cevabi tahmin ediyor ama emin degil..son jokerini kullanip arkadasini aradi.soruyu okumadan önce bi de hal hatir sordu..okudu soruyu ve "cevap suydu degil mi?" dedi..telefondaki ses "olabilir,ama emin degilim." diyince,yarismacidan telefondaki rkadasina cevap:"evet evet dogru cevap bu!"

stüdyoda bi kahkaha yükseldi..sonra cevap aciklandi ve herif 1.000.000 € kazandi..herif o sirada izlemedigim bölümde,seyirci jokeri kullandiginda %80'lik oranla dogru cevabi veren izleyicilere tesekkür ediyordu..

eh,yillarca izledikten sonra sonunda büyük ödüle ulasilan bir bölümünü izledik su programin..ahir ömrümüzde yeni bi dönüm noktasi :)

iyi haftasonlari hepinize..

24 Kasım 2010 Çarşamba

Kaya YANAR



Kaya Yanar Gurbetci ailelerimizden birinin cocugu..Burda buyudugu icin ne Turkceyi ne de Hatayli ailesinin dili olan arapcayi duzgun konusamiyor..Almanya'daki yabancilarin yasadiklari Almanca,Kultur,Entegrasyon sorunlarini komik bi sekilde anlatiyor..muthis yetenekli ve populer..alman RTL kanalinda "was gukst du?" adinda bi de programi var..bi videosunu paylasiyorum..Almanca bilenler cok ama cok eglenecekler eminim..

özlemek!


olgun ruhumun dogum yeri..herkes en cok onun yoklugu nasil bi etki yapacak diye sorup durmustu..bensiz bi o,cok yalniz ve cok issiz sayilamayacakti hic bir zaman.ama onsuz bi ben..zor olacakti;zor oldu..

o son aksamlarin birinde,grup halinde eglendigimiz bi gece,Nobel'in Akdeniz'e amors terasinda nikotinlenirken,Gokhan abi "cok ozlersin oglum!!" demisti..her kiminle konussam bu gidis hususunda,cok ozlersin demisti..bir sevgili birakip gitmeye benzemiyor bir sehri birakip gitmek..cunku her sehire buyutulen ask platonik bir aci neticede..

gokyuzunun hep kapali oldugu bir sehrin gokyuzunun altinda yasamak..hayatim boyunca gormedigim kadar bulut,usumedigin kadar soguk,icinde hic yuzmedigin kadar yalnizlik..

"doner misin bilinmez,kuser misin tartisilir,vazgecer misin,belki...ama ozlersin!!" demislrdi..

cok ozledim be abi!!

13 Kasım 2010 Cumartesi

auf wiedersehen gençler :)




dedik ya durumumuz budur,gidiyoruz diye..geldi o vakit işte.bi daha nete girme fırsatımız olmaz belki diyerek bugünden paylaşayım isteyim bu yazıyı..bi kadınlardan çok korkarım,bi de insan kalbi kırmış olmaktan..kalp kırdıysak affetsin kalbi kırılan.hakkını helal etsin.

uzun uzadıya bir yazı yazmak istiyordum açıkçası.ne yalan söylim,biraz da dokundurarak birilerine,bi kaç ağdalı laf ederek..ama gerek yok sanki..hakkaten yok..birilerinin umurundaysa şayet bu gidiş,zaten o kendi payına bir hüzün yığacaktır kalbinin bir yanına.o hüzün can-ı gönülden bir dua olarak edilip yaradana,yağmurlara karışıp yağacaktır bana..15 kasım pazartesi sabahı,sabiha gökçenden uçağa binicez nasipse.ardımızda bıraktıklarımız Allah'a emanet..

yıllar önce Sinan kardeşime verdiğim bi şiir vardı..yaklaşık 2 hafta önce hatırlatmıştı bunu bana.çok çocukça,komik derecede bi isyankarlıkla,boyundan büyük laf etmenin olanca çabasıyla yazılmış;haddini çoktan aşmış bi şiir..valla türkçe karakterlerle uğraşamayacak kadar üşengecim bu ara,kopyalayıp yapıştırıcam,affola..bunu burda yayınlayıp sizi kendime güldürmezdim ama,yazıldığı günün ve Sinan kardeşimin hatrına onu paylaşıyorum giderken..çocuk sayılırız yazdığımız vakitler,gülmeyin okurken :)

hadi bakalım millet,hatıralarım buralara,buralar size,siz allah'a emanet..bu çocuk kaçar..




hicbirinize degil bu kalemden dökülen hic bir yazi..
hiç bir ünleme sasirmadim,
kanmadim hic bir virgüle..
tirnak içine almadim hic birinizi deli misiniz?..
hayatimin satir baslarinda birer soru
isaretisiniz hepiniz...
herkes üstüne alinsin diye,
hic kimsenin adi yok benim yazilarimda..
kim patlamaya hazir bir kahkahaya gebeyse o gülsün..
yaraya tuz yapin,ne bileyim...bir ecza,merhem ya da..
kalbi kirik herkese,hiçkirik bir bakima
hic kimse kendine dair bir ipucu aramasin bende..
kime yazdigimi bile unuttum kimi yazdiklarimi..
haritanizin eksik parcasidir kalbim;
bulmaya kudretiniz yetmez sakladiklarimi...
resmi kayitlarda gecen ismimin hic bir hükmü yok alin yazimda..
kendi uydurdugum bir isim giymisim..
hem isim babasiyim o isimle büyüyenin,
hem de ta kendisiyim!!
aklinizin ermedigi cümlelerde,
kendi düslerimle fingirdesiyorum..
zehirim...zindan karayim...asiyim...
.....
.....
"mamo"yum ben.."mamochello"....
dogdugum gün kendimi birakmisim cami avlusuna.
bütün avlularda volta izim var..
her siirde dizem,
her gecede adim,
her türküde sesim....
putlastirip tapiyorum bütün gözardi ettiginiz degerlere..
aska,sevgiye,ayriliga...
...kendime!
pustugum kuytularda kendi sesime küstüm..
yaziya vurdum ne varsa;
anlayacaginiz yoktu,sesimi kestim!!!

mamochello...
ben,bütün planlari ters tepen bir putperestim!


mamo c./2002-Antalya-Belek

7 Kasım 2010 Pazar

yolun sonu...



durumumuz budur usta;gidiyoruz..

5 yıllık bi serüven atlattığım otelimden,bir a4 kağıdına yazılmış bir istifayla koptuk işte..bir departmanın en alt kademesinden başlayıp,Vardiye Şefliğine kadar gelmemde faydası,üzerimde emeği,arkamdan duası olan herkese teşekkürler..bir terk-i vatan hikayesi yazarız bi kaç güne,biraz daha uzun olur kısmetse..

boğazda bi yumruk,karında inceden bir ağrı..durumumuz budur usta;gidiyoruz..

23 Ekim 2010 Cumartesi

DERBİ!



bu hafta derbi haftası biliyorsunuz..bi kaç gündür bu konuyla ilgili biz de konuşuyoruz kendi aramızda.benim şahsi kanaatim,bizdeki derbilerin fb-bjk,bjk-gs ve özellikle fb-gs derbilerinin abartıldığı kadar dünyada yankı getiren derbiler olmadığı.hoş beşiktaş'ın olduğu derbiler zaten pek bu sınıflandırmaya koyulmuyor ama,ben aynı şeyin Fenerbahçe-Galatasaray derbisi için de geçerli olmadığını düşünüyorum.en basit örneğiyle,bu derbinin ülkemiz dışında kaç ülkede canlı olarak verildiğini düşünmek lazım.veya bahsedildiği kadar dış basında ne kadar çok değibildiğine bi bakmak lazım...anladınız siz..

bu muhabbetler he açıldığında benim sıralamam şu şekilde olur:
1-Roma-Lazio
2-West Ham-Millwall
3-Celtic-Rangers

2. sıradaki mücadele tam bir derbi bile sayılmaz diyenler haklıdır.çünkü derbi,aynı şehrin 2 takımı arasında ki maçlara verilen isimdir.ama Real Madrid-Barcelona mücadelesini derbi sayanlar için benim örneğim de o kadar kötü bi seçenek değil.

genel olarak bir açıklama yapmak konusunda hakkaten internette ve blog sitelerinde çok kapsamlı yazılar hazırlayan,uzmanlaşmış abilerim kardeşlerim varken benim haddim değildir.sadece Roma-Lazio mücadelesiyle ilgili bi kaç anektod yazıp,neden benim için çok önemli olduğunu aktarmaya çalışıcam.

*vakt-i zamanında Roma taraftarı ve klüp için çok önemli bir adam hayatını kaybeder.Roma yönetimi,taraftarın ve halkın da katılacağı,bir cenaze töreni planlar.tören sabahı,meydanda geceden bırakılmış büyükçe bir çuval bulunur.çuval lazionun renklerinde olunca ortalık bir anda karışır.bi kaç saat içinde başlayacak tören için halk toplanmaya başlayacaktır.çuvalın üzerinde şöyle yazmaktadır:"per una mal!".bomba olması endişesiyle uzman ekipler olay yerine çağrılır.yapılan çalışmanın ardından çuvalın içinde tuz olduğu anlaşılır.içindeki madde anlaşılınca çuvalın üstünde yazan yazı çok ama çok derin bir mana kazanmıştır."per una mal!,yaranız için!" demektir.Lazio'nun çılgın "CurvaNord" taraftar gurubu "Avantilazio",taziye dileklerini,yaralarına bassınlar diye tuz göndererek iletmiştir!ölüm gibi hassas bir konu bile onları yakınlaştıramamıştır.

*Roma'nın efsanevi kaptanı Totti,bir derbi öncesinde "annem bana,Lazio taraftarı olsaydın seni istemezdim,reddedirdim dedi!" diye bir cümle sarfetmiş,bu laf ortalığı allak bullak etmişti.Lazio taraftarının açtıkları pankartta cevabı hazırdı"totti,tua madre, mio padre mi ha detto la stessa bugia!""totti,annen aynı yalanı babama da söylemişti!"

*Roma ve Lazio'nun semtleri aynı ülkemizde ki gibi farklıdır.Roma taraftarının yoğun olduğu semtte bulunan hastaneye,Lazio'nun semtine ait bir ambulans hasta getirmektedir.trafiktaki araçlar,ambulansın ısrarlı sirenlerine rağmen yol vermez.verilmek istenen mesaj,"ölürse ölsün!"dür..

*bir başka derbi akşamında,Roma tarftarının tribüne büyükçe bir darağacı getireceği söylentisi,Lazio tarafına ulaşır.derken maçın başlamasıyla beraber,tribüne kocaman bir darağacı çıkarılır.darağacı açık mavi-beyaz renklerindedir.Roma taraftarı bu kareografinin etkisiyle coşmaya başlamışken,Lazio tribünlerinden siyah konfetiler yağmaya başlamıştı.konfeti yağmurunun arasında bir pankart açılmakta ve üzerinde şu ifadeler yer almaktadır:"ölüler kimseyi asamaz..külleri savrulanlar asla!"

*bir başka pankart da Roma'nın 5-1 kazandığı maçtan sonra Roma tribününde açılır.atııkları 5. golde sonra yıkılan Lazio taraftarına göndermedir:
"sen hayır derken,annen ooo evet diyordu!"


*ölümlere alay konusunda Roma taraftarı da pek sabıkasız değildir.Lazio yönetiminin önde gelen isimlerinden birinin vefatının ardından,resmi tarftar web sitenin ana sayfasına,"güzel;azalıyorlar!" introsunu koymuşlar,ve yazıyı Lazio'nun renklerinde boyamışlardır.

*son ve en yakın örnekse,geçen sene ki Lazio-İnter maçından..İnter ve Roma'nın şampiyonluk mücadelesi verdikleri sezonda,Lazio kümeden düşme tehlikesi yaşamaktadır.Roma,Lazio'yu 2-1 yenmiş ve Totti tribünlere düşeceksiniz işareti yapmıştır.tribünler deliye dönmüştür..ilerleyen haftalarda İnter,Lazio deplasmanına gelecektir.Lazio taraftarı bütün dünyayı şaşkına çeviren ve beni derinden yaralayan o maçta,İnterin her golüne deliler gibi sevinmiş,ayakta alkışlamış,kendi takımı atağa çıktığında ıslıklamıştır.onlar için Roma'nın şampiyon olması,kendilerinin küme düşmesinden bile daha kötü bir olaydır!



işte Lazio ve Roma arasında ki çekişmenin küçük bir özeti..sevdim bu olayı ben ha..yazarım belki diğerlerini de:)

17 Ekim 2010 Pazar

hababam!


Hababam sınıfı -- fesupanallah>

onlardan bahsedeceğim bir post için hazırlık yapıyorkene,bu müthiş videoya rastladım..mahmut hocaya,semra hocaya,müdüre ve geri kalan herkese gider yaptıkları omuhteşem sahne..hayatımda ki en muhteşem film serisi olarak halen liste başı olan o muhteşem yapıtın,en güzel bölümünün,en muazzam sahnesi..

hep beraber izliyoruz,hababam sınıfı ve fesupanallah!
videoyu göremiyorsanız tıklayınız!

16 Ekim 2010 Cumartesi

Başyapıt!






kapıcılar kralı..hayatımın filmlerinden..içerisinden bir video ararken 1976 yılındaki fragmanını buldum..videodaki kartal tibet seslendirmesi müthiş:"aralıksız güldürüciiiz!"..

bak bi de bu vardı!



lise yıllarıma denk gelen bir hadise..milletin cebinde avuç içi kadar bir alet..ekranda saçma sapan bi şekil..yok bebek,yok hayvan,yok bilmem ne..türlü türlü mahlukat..besliyosun,uyutuyosun falan!hiç özenmedim ben bu tür şeylere..

hayvan beslemek denen şey ne sanal ne reel hiç beni cezbeden bi şey değil..

sadece arkadaşın birinin babası mı neyi kızmıştı.."al lan şunu iki gün sen de kalsın" dedi.."iyi" dedim aldım..2 gün sonra istedi.."bu ne lan" dedim "hani acıkırdı,ağlardı..yok bi numarası bunun" dedim..baktı baktı.."ölmüş lammına koyim!öldürmüşün" dedi!

öldürdüklerimizin canına değsin,hepsinin ruhuna fatiha mukabilinden bi hatırlatmaydı işte..TAMAGOTCHI;bakın bi de bu vardı!

AYAR!



sezonun müthiş ekiplerinden dortmund'un yıldızı bir türk:nuri..
köln'ün yıldızı podolski..
dortmund 1-0 öndeyken podolski 80 küsürde durumu 1-1 yapar ve nuriye,-milli maça atıfta bulunarak- 3-0 hareketi yapar..
nuri üzerine yürür,araya girerler..
sonra 90+1 oynanırken,nuri golü atar..
kendisine sarılan arkadaşlarına "la oğlum bi durun allaaşkına şunun yanına bi variim" der gibi hareketlerle,arkadaşlarını arasından sıyrılır..
müthiş bi depar atar ve podolskinin önüne kayarak hareketin kralını çeker,
AYAR'ın babasını verir..
sevgili podolski biz türkler şöyle diyor:BU DA SANA KAPAK OLSUN!


12 Ekim 2010 Salı

CIZZ!!


başlık yüreğimin sesiydi millet..büyük usta!sergenle beraber en büyük hayranlık duyduğum adam,bi kere canlı izleyemeden bırakacak futbolu..

haberi sportif cümlelerden aldım..kahroldum!

büyük adamsın sen Del Piero!kral adamsın!

USTA




-kardeşim Burak DEMİRKOL için.-
MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller


Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar


Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...


Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi


Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar


Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların


Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona


Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları


Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni


Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza


Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı


Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak


Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten


Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

Sezai KARAKOÇ

11 Ekim 2010 Pazartesi

onu anlamak..


onu en iyi sen anlarsın dediler,sen anlatmalisin..o geceyi en basindan sen anlatmalisin!eminim biktiniz bu konudan,farkindayim.arkadaslarimin israri olmasa yazmazdim.onu en iyi sen anlarsin dediler,ben onu anladim gercekten.o gün o stadtaydim.mac öncesinde ve sonrasinda gördüklerim canimi yakti desem inanin.bizim takimda,özil gibi 3 tane adam vardi:nuri,halil ve hamit.stada gelen almanlar yuhlamadilar onlari.hakaret etmediler.isliklamadilar.sizi biz büyüttük,biz egittik,neden bize karsi oynuyorsunuz demediler.ama özil hakaret gördü.küfrettiler.hain ilan ettiler onu.özil bize ihanet etmisti.ama kendi ülkesine ihanet eden aurelio hepimizin mehmediydi sahada.ihanet bize yapilinca o kadar aciydi ama,bizden yana olan hain basimizin taciydi.türk milli marsinda en ufak bir taskinlik yasanmadi ama,alman milli marsi isliklandi.hepsinin cebinde alman kimligi vardi isliklayanlarin.yetmedi,bizim oldugumuz kale arkasindan tekbir sesleri falan yükseldi.icimi tuhaf seyler kapladi.bu mactan sonra hepimiz icin hayat biraz daha zor olacak diye düsündüm burda.o mac bir oyundu herseyin sonunda,ama benim calistigim gercek bir is,arkadaslarim gercek alman,hayatim gercek bir hayat.oyun falan degil..

türkiyede yasadigim sürede antalyaspor maclarina giderdim arkadaslarimla.hicbiri antalyali degildi,ama hepsi antalyasporu destekliyordu.sebebini söyle aciklarlardi:dogdugumuz yer degil,doydugumuz yer!dogduklari ülkenin,türkiyenin,türkiyedekilerin mantalitesi buydu.ama hem dogdugu hem doydugu yer icin oynayan bir adami hain ilan ettiler iste.almanya icin oynayan mustafa dogani,barisi isliklamiyorlar ama,özili yerin dibine sokuyorlar.hain sadece iyi oynayan,hain sadece bize gol atan.yildiz olan hain!

eren derdiyok,yasin pehlivan,ekrem dag henuz hain degiller belki,ama olma ihtimalleri var.büyük paralara büyük takimlara gittiklerinde,muhtesem maclar oynadiklarinda,birer yildiz olduklarinda onlarda hain olacaklar.ne kadar büyük hain olduklarini ne kadar bir kariyere sahip olduklari belirleyecek.

ben olsam ne yapardim diye soruluyor bazen.öncesini ve sonrasini degil ama o gün o sahada özilin yerine ben olsam,attigim golden sonra deli gibi sevinirdim.siz beni isliklarsiniz ha derdim o demedi..hep sakindi.hep olgundu.insanlari kiskirtacak hic birsey yapmadi o!onun coskulu sevinci,tribündekileri deli eder isler cok kötüye gidebilirdi.o,bizler icin isleri zorlastiracak hicbirsey yapmadi.!

ona mesut diyen sizlersiniz,türkiyedekiler..o artik özil!mesut degil o!bunu anlayamadiginiz sürece,aradaki farki göremediginiz sürece,o hep bir hain olarak kalacak.ama hic bir gercegi degistiremeyecek düsünceleriniz.o büyümeye,kazanmaya devam edecek.ücüncü golü atan klose,kendisine dogru kosan mülleri kücük bir el hareketiyle durdurdu,siz görmediniz televizyon basinda.onlar özili zor durumda birakmamak icin,2 halki da germemek icin ellerinden geleni yaptilar.ama biz adamlarin marsini islikladik.bu bile ne tarafi sececigini düsünen bir adama kücük bir ipucu degilmidir sizce?

onu anliyorum.yas olarak ondan büyügüm ben.onu cok ama cok iyi anliyorum.türkiyede kaldigim süre icerisinde sadece bir kac yakin arkadasima söyleyebildigim bir seyi,özil bütün dünyaya cesurca itiraf etti.ben kendimi türk hissetmiyorum dedi.ben burayi vatanim olarak görüyorum dedi!o hepimizden daha cesur,hepimizden daha olgun davrandi.milli takim kampinda kiminle ne konusabilirdi ki özil.kime ne derdini anlatabilirdi.onu kim anlayabilirdi.adam ben kendimi burali hissediyorum diye bas bas bagirirken onu anlayabildinizmi..

budur bu isin özeti..özilin yaptigina ne derseniz diyin,sizin ona yaptiginiz düpedüz bir haksizliktir!kimse kizmasin!

siz ona hakaretler edeceginize,küfredeceginize,hain ilan edeceginize,MESUTlarin pesine düsün,ÖZILlerin degil.

iyi aksamlar.
Murathan Osman SONER

7 Ekim 2010 Perşembe

egemen utku'ya tesekkür :)

egemen utku turkiyeden can ciger kardesimdir.onun disinda da sagolsun bir cok arkadasimiz var.benim hotmail adresim olmadigi icin bu blogda yazmak icin onun mail adresini kullaniyorum.bazi arkadaslarim da blogdaki bilgilerimden bakarak ve ben sanarak onu eklemisler listelerine.bundan sonra is kopmus.gecen hafta egemen mail atmis benim adrese konuyla ilgili.dün de telefon gorüsmemizde murathan abi ne cok seviliyosun abi,tebrikler dedi.dedigine göre ekleyen 4-5 kisi olmus ve tamami da sansüre ugramasi gereken seyler yazmislar.ne yazmislar diye sordum."valla murathan abi en edeplisi serikten almanyaya kadar sirtinda gidiyodu.ikinizin de beline kuvvet" dedi:)

beni bu kadar güldürdügün icin tesekkürler egemen'e :))


bu arada iletisime gecmek isteyenler icin: mosoner@gmail.com

Türkiyalmanya



babamin zamanindan benim zamanima cok sey degisti Almanyada.o ve onun gibiler bu dili bilmiyorlardi,ögrenememislerdi,bu kültüre adapte olmakta cok zorlanmislardi.ama biz farkli yetistik.Alman okulunda,onlarin icinde,onlarin diliyle konustuk.sonralari onlarin olan herseyin aslinda "bizim" olduklarini farkettik.alismistik..

almanyanin her tarafinda resimdeki bayragi görüyoruz.kabul etmenin vaktidir,artik 2 millet bir devletiz biz.ve cuma aksami milli mac var burada.siz mesutu tartisirken ben burda yasayan türklerin genel ruh haliyle ilgili bir bilgi vermek istiyorum:ben de o macta olacagim ve sunu söylemek isterim ki,gercekten (ama gercekten) bizim icin kazanmanin ve kaybetmenin bir anlami yok.hepimiz her iki tarafa da cok yakiniz.cunku ikisine de tam anlamiyla ait değiliz.o bayrak gibiyiz iste.hem/ne türk,hem/ne alman bayragi.öyleyiz iste.berlin olimpiyat stadindan golsuz beraberlik disinda:) mutsuz ayrilmayacagim.dedim ya biz ikisine de cok yakiniz.tarihimiz türk,pasaportumuz alman..ama en tuhafi:duygularimiz vatansiz artik.

iyi geceler.
Murathan Osman Soner

29 Eylül 2010 Çarşamba

masumiyet!



kırtasiyede şahit olduğum diyaloğa bakın:

dükkana girdiğimde çantasına bir şeyler yerleştiriyordu çocuk;
-abi bi de 07 uç versene.
-aldığın kalem 0.5 uç (?)
-biliyorum abi,herkes 0.7 kullanıyo biz de,biri ister falan,bulunsun.


herif arkadaşlarından biri ister diye alıyormuş meğer.ne kadar ki o uç kutusu?1 lira mı,2 lira mı,10 lira mı lan!?o çocuğun ederi katrilyondur bu yazarın gözünde!

bu ülkenin parlak bi geleceği varsa o sensin adamım,helal olsun!budur usta!

28 Eylül 2010 Salı

obaa :)



arkadaşın birinin msn iletisiydi geçen,süper ötesi:
"Futbol bir zevkse,Sabri:Geciktiricidir!"

:))

F.K.


yoğun bir aydır eylül..
12'si,16'sı,23'ü,24'ü,27'si,29'u hep başka şeyler hatırlatır.
kimi çok ağlamaklı kimi,çok komik,kimi ironik hatıralar geçididir eylül..
bugün 27'si;
"kimi" diyerek başladığım listedekilerin hepsi..
doğum günün kutlu olsun!

23 Eylül 2010 Perşembe

etme felek!



güzel insanlar göçer birer birer ve her gün biraz daha tatsız bir yer olur burası.evinde sofrasına oturduk,ekmeğini yedik,suyunu içtik..ama mutluluk dediğin bir acı habere bakıyor işte.bütün suratların asıldığını görüyorum bir anda.Ömer'i tanıyıp,babasını,Oktay Amcayı tanımayanlar bile üzülürken bu habere sadece Ömer'den sebep;ben bir ona,bir Ömer'e ağlıyorum..Oktay amcamızı kaybettik..Erzurum'da geçirdiğim o muhteşem bir kaç günde payı vardı o adamın..elim telefona varmadı,varmıyor ve bilmem nasıl varacak..

kader dediğimiz bu mudur acaba..bunca zaman hastalığıyla yaşayıp dururken,ölmek için gurbetteki oğlunun ve müstakbel gelinin 1 haftalık ona gelmesini beklemek,onları görüp,onlarla yemek yemek,gülmek,eğlenmek ve sonra hayata gözlerini yummak!ilahi müdahele bu değil de nedir,var mı daha iyi bir örnek!!

ruhun şad olsun Oktay Amca!adamın adam olduğu yerlerde,onuruyla dimdik yaşayan ve öyle ölen adam!!cennet'e layıktın zaten be amca!fazla kirli senin için bu dünya!

mekanın cennet olsun!

12 Eylül 2010 Pazar

G.K.


aslinda dogum gunu ayin 13unde "yerre giresice" arkadasimin ama yarin biraz telasli bi gun,simdiden kutlamak istedim.kilometrelerce otede olsa da,arayip sesini duysam da nesem yerine gelsin diyerek telefona sarildigim can-ciger arkadasim.nice mutlu yillara arkadasim,herseye ragmen soylemek zorundayim:insan degilsin :)

9 Eylül 2010 Perşembe

gecekondu!

muthis bi yapim var ekranda:gecekondu!star tv'de yayinlanan bu progam hakkinda daha sonra bi yazi yazcam ama,simdilik son bolumde programi terkeden -ayni zamanda programin yapimcisi- Sinan Cetin'e yazdiklari siiri paylasiyorum.gece gece gozumden yas geldi yemin ederim:) bu posttan mail yoluyla haberda olan arkadaslarim videoyu izlemek icin mailin sonundaki blog linkine tıklayabilir.


8 Eylül 2010 Çarşamba

iyi bayramlar



iyi bayramlar degerli arkadaslar..sevdiklerinizle sevgi dolu bir kac gun gecirmeniz dilegiyle..

3 Eylül 2010 Cuma

2.eylül



cok hizli akiyor zaman ve ben hakikaten cok agirkanliyim bu aralar..gozumu kapattim acmadan geldi sanki..

sonbahariniz kutlu olsun arkadaslar.bugun 3 eylul 2010!

27 Ağustos 2010 Cuma

fark!



beraberken yüzük parmaklarına dövdürdükleri isimlerinin,bu aşktaki pişmanlıklarının üzerini,kadın bir kelebek deseniyle kapattı;erkek başka bir pişmanlığın ilk harfi olan bir kadının ismiyle..

kadın bir kelebeğe bakacaktı;erkek,biri muzaffer,biri müstakbel pişmanlıklarına,her seferinde..

kadın bu kadar güçlüdür ve erkek bu kadar aptaldır işte!

26 Ağustos 2010 Perşembe

HOUSE M.D.



bu blogda hiç bu kadar hızlı yorum geldiği olmamıştı..HOUSE'un adı geçince yorum düştü hemen.zten adını zirettik paylaşmamak olmaz.

dünyanın en aykırı doktoru Gregory House ve ekibinin muhteşem hikayesi..her gece 00:30'da arkadaşlar..mutlaka izleyin!

amintobello !



tam oruç kafaya vurmuşken karşıma çıkan müthiş karikatüre bakar mısınız :)
bir daha dünyaya gelirsem Yiğit ÖZGÜR olmak istiyorum..

the doktorlar!



show tv'ye her 3 bakışımdan birinde bu var..ve bi de farklı farklı zamanlarda.sahurda,sabah,öğlen,iftar vakti..yurtdışında yapılmış ve başarılı olmuş yapımların,hadi şunun bi içine sıçalım telaşıyla yapılmış ülkemize uyarlanmış hallerinden biri.adının doktorlar olduğuna bakmayın siz.aslında hikaye bi mahalle hikayesi.yani bu dizide geçen konuşmaları farklı bi dekora uygulayın,mesela sebze haline koyun bu insanları,aynı dialoglar geçsin,dizinin adı da "komisyoncular" olsun kimse kıllanmaz.çünkü bu dizide konuşulan kadar tıp,bu ülkenin her yerinde konuşulur.onun yerine daha çok karmaşık aşk olayları,ailevi sıkıntı ve ilişkiler falan işleniyor.ama bu olayları yaşayanlar doktor ya!bu dizimizde son derece tıbbi bi dizi oluveriyor.hatta yapımcı şirket tarafından steril ortamda izlenmesi tavsiye edilse yeridir.

bi kere nasıl bi hastaneyse bu,hiç böyle ölümcül hastalıklarla,ciddi yaralanmalarla felan gelen yok.yani her doktorun hastaya müdahele edene kadar koridordaki eski sevgilinin yeni sevgiliyle muhabbet etmesini uzun uzun izleyecek kadar,eski bi kaç anıyı hayal edip dertlenecek kadar vakti var!doktorların %99'u genç...bu gençler hastaneye alınırken de belli ki sayılarının eşit olmasına dikkat edilmiş.ne kadar kız,o kadar erkek!söylememe gerek yok,tabii ki kızların hepsi,mankenlik yapmaya müsait derecede güzel.zira hastanenin anatomi bölümü,aynı zamanda işe alınacak bayan personelin fiziki özelliklerini de inceleyerek göreve getiriyor.

evet dizimiz üç aşağı beş yukarı bu..itiraf ediyorum,3 gündür gördükçe izlemeye çalışıyorum.yazabilecek kadar bi şeyler elde edebilmek için ama.....maalesef...yahu yapılmasın demiyoruz elbette!ama be kardeşim bu kadar da kötü değil ya!!bu kadar da ucuz değil!!

E.R. gibi,ve hele hele HOUSE gibi örnekleri varken-ve ben HOUSE'un bütün sezon DVD'lerini biriktirecek kadar hayranıyken-,bana göre bunların yaptığını emniyetin bodrumlarında işkence aleti diye kullansalar da olur bence..