29 Kasım 2010 Pazartesi

bak bi de bu vardi..



hacca giderdi yakinlar..kafile kafile ugurlanirlardi duayla..dua etsinler diye tembihlenirlerdi..uhrevi bi ruh haline baglardi herkes;muhtesem olaydi,gidilesi,görülesiydi,Allah herkese nasip etsindi...

hacdan hediyeler gelirdi..kokulu tesbihler,minyatür kabeler,isikli saatler..bi de resimdekiler iste..cocuklara hitabendi ama odadaki bütün büyüklerde bakarlardi tek tek..bi akrabamiz bi resim secip odadaki herkese tek tek gösterip,arkasindan anlatiyordu resmin ne oldugunu..enteresan bi ritüeldi..

getirmiyolar artik bunlardan..hediyelerin de modasi geciyor ama,bazi seyler akilda hep kaliyor..gercek adi neydi bilmiyorum,biz "hac dürbünü" diyorduk..

hac dürbünü..bakin bi de bu vardi..

sevdigimikinci kadinsin sen..



Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkini sevmeye mecburdum,
Çok iyiliği oldu bana
Ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
Sevdiğim ikinci kadınsın sen
İlkinin yerini alman mümkün değil
O öğretti bana sevmeyi,
O öğretmese sevemezdim seni bile,
İnan o tuttuğu için ellerimden
Yürümeyi öğrendim, koşabildim sana..
Onun gözlerine benzediği için gözlerin
Alamadım gözlerimi senden.
Sana aşığım, seni seviyorum,
Sevdiğim ikinci kadınsın sen!
Hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
Ve sen her sabahımdasın
Kıskanma..
Alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
Kalbim şimdi senin
Onun kadar sev beni kafi.
O doğurdu, sen öldürme..!


Ceyhun Yılmaz

nakarat!



(nakarat)
basa döndüm ne vakit
sikilsam bu savastan..
küle döndüm,cehennem,
kiskandi atesimi!
dara düstüm ne vakit,
basa dönsem sil bastan!

(nakarat)

26 takvim degisti,tüketiyoruz 27.sini..hayat be abi..ne olsun.dönüp bakiyorsun gayr-i ihtiyari.eski fotograf albümü,defter mefter kurcaliyosun.bi yigin hatira..ben mi yasadim lan hepsini diyosun.hassiktiri basiyorsun hafiften,ben mi yasadim bütün bu arkadasliklari,savaslari,ayriliklari,ihanetleri,yalnizliklari diyosun..sen yasadin abi!yasadik iste dogumla ölüm,kasla göz arasi..hepsine aklin erer de,o yalnizliklarla nasil bas ettim diye bi soru takilir aklina..hani derler ya basini koyacagin bi omuz bile yoktur diye..olmaz mi lan hakkaten basini koyacagin bir omuz bile!olmadi mi olmaz iste..

kafani kaldirirsin,senindir!gökyüzü,bulut,yagmur..bakarsin etrafina,alabildigine insan.alabildigine sehir..senindir..o defter gibi,o fotograf albümü gibi senindir!ayak bastigin yer sen oluverir..senindir orasi.bir sehri terkedemezsin,gittigin sehir olursun bir anda..insanina,havasina alisirsin..selam alir verirsin,laf atarsin,sigara tutarsin bir süre sonra..sen bir sehri terkedemezsin,cok cok özlersin usta!terkedecek kadar sahiplendiysen bir sehri,bir kenti;her yere onu da götürürsün yaninda..su sokak misal,ayni senin sokagina benzer bi anda.o uzun cadde 100.yildir,o hengamenin koptugu yer,Isiklar iste..kendini bir yere ait hissetmenin sizili bir siiri vardir,okumayayim simdi,aglarsin..okursam ve aglamazsan amma,o zaman da o siirdeki sairi,beni anlarsin..

onlarca sehire kiyi vermis bir denizi,sen sadece bir sehirde seversin.ayni manzaraya farkli bi yerden bakmak,farkli bir seye bakiyormussun gibi gelir adama.niyedir peki o?her yerde aynidir mavinin rengi.yakamozu aynidir,ama canin o sehirdeki kadar cekmez rakiyi.agacinin gölgesini bile begenmezsin yeri gelir.agac ayni agac,gölge ayni gölge..peki izahati nedir bir yerde sevdigini bir yerde sevmemenin..her yerde baska bir anlam tasimaz ki bir seyi sevmek!!denizi bile baska bizim memleketin,agaci baska.gökyüzü baska..olur mu usta,o da ne demek!?!..ama öyle iste..binlerce sehirden birini "en cok" sevmenin,sadece birinin yagmurunda en cok yürümek istemenin anlamini akil cözemiyor..o anlatimin üstesinden gelecek olan yürek!yüregin anlattigi yaziya dökülmüyor cok sefer.asik bir yüze vuruyor cünkü o.bükük bi dudaga,islak bi göze..onlardan o manayi cikarabilecek bir lisan bilmek gerek!o lisani ögretirse hayat ne ala..o ögretene kadar bi kiyagi olsun bu sairin,sana;yaz bi yanina..cikarir bakarsin arasira-cogu zaman istemeyerek- : "kasi ayni,gözü ayni ikiz kiz kardeslerin sadece birini sevmek gibidir bir sehri sevmek!"

ha tutmaz bazen!ne gittigin yere alisabilirsin,ne de geldigin yeri özlersin..ikisine de yaban olursun bir anda.o acidir!yapilabilecek hic bir seyin olmadigi zamanlarin,en yapilabilcek hic bir seyin olmadigi andir!burnunu cekersin hirsla..omuzlarini dikersin ama yemez usta!kendinden baska herkesi kandirirsin da,kendini kandiramazsin o masala!inanmadigin masalla uyuyamazsin da...sil bastan alirsin,her seyin dermani olacakmis gibi,derman fayda etmeyecek kadar derin bir yaradir oysa!!basa döndükce dara düstügün,dara düstükce basa döndügün bir macera iste yasamak dedigin kargasa..aci cekmemekse niyetin,bastigin yere,girdigin kapiya dikkat et..birak suyu akisina..basa dönmek sana göre degilse dara düsme.onu derim ben..dara düsmekten korkuyorsan da,dönme basa...

lazim olur mu,tenezzül eder misin bilmiyorum da,benden sana cam sakizi,coban armagani bi nasihat:(nakarat) usta...(nakarat)

27 Kasım 2010 Cumartesi

okunasi..

ucan hollandali'nin blogundan..okuyun,okutun..


Bir pazar günü evinizden çıkıyorsunuz, bisikletinizle veya arabanızla stadyuma gideceksiniz her ikisi için de ayrılan park yerlerine park ediyorsunuz. Toplu taşıma ile gidecekseniz, maçın başlamasından önceki 1-1,5 saat süresince stadyuma giden ücretsiz otobüslerle stadyuma gidiyorsunuz, kulüp mağazasından alışverişinizi yapıp, size, karşıladığında “iyi Günler” giderken “İyi Seyirler” dileyen bir polisin aramasından geçip, koltuğunuza oturuyorsunuz. Alkollü içkinin serbest olduğu son teknoloji olanaklarıyla kaplı stadyumda maçınızı izleyip, aynı bedava otobüslerle veya aracınızla evinize dönüyorsunuz. Bir başka pazar günü evden çıkıyorsunuz. Kendi paranızla toplutaşıma araçlarına binip stadyuma ulaşıyor turnikelerin önünde kuyruk olup, şiddete başvurmak için fırsat kollayan, korkutucu bakışlı güvenlik güçlerinin arasından geçip stadyuma giriyor, maç sonunda, maçın bitişinden 1-2 saat sonra, trafiğin de etkisiyle kendinizi ancak eve atabiliyorsunuz. Hangisini tercih edersiniz diye sormayacağım. Hele hele ikincisindeki cehenneme giriş fiyatı, ilk cennete giriş fiyatından daha pahalıysa. Hangi muameleye ne ödediğimizin hikâyesi bu yazı.

2006 Dünya Kupası’nın yarattığı reform akımıyla nerede ise tüm stadyumlarını yenileyen Bundesliga, bugün maç izleme ve maç günü zevkinin en yüksek olduğu lig olarak gösteriliyor. Güvenlik güçlerinin taraftarlara olan tavırları, stadyum içi, disiplin, konfor, tribün kültürünün İngiltere’deki gibi güvenlik gerekçesiyle tamamen köreltilmediği stadyumlar sezon boyunca 42.000 ortalamaya oynadı. Bu inanılmaz bir rakam ki ikinci ligde 15.000 ortalamaya ulaştı Almanlar. Borussia Dortmund’un stadyumu Westfalenhalle, ölmeden görülmesi gereken stadyumlar rasında başta gelenlerden. Bu stadyumun, efsane kale arkasında maç izlemenin sezonluk bedeli ortalama 150 avro. Yani 300 lira aşağı yukarı. Maraton olarak tabir edilen koltukların ortalama fiyatı ise 450 avro civarında. Bayern Münih’in stadyumu Allianz Arena’da da durum aynı. Normal koltukların fiyatları 150-650 avro arasında değişiyor. Zirveye oynayan bir başka takım Schalke 04’te de biletler 140-740 avro arası. Yani bir futbol sevdalısı için, hafta sonunun en renkli geçirileceği ülke Almanya’da biletlerin en pahalısı, bizim paramızla 1.500 TL’yi bile bulmuyor.

İtalya’da Inter’in kombine biletleri San Siro’nun kaçıncı katında oturduğunuza göre değişiyor. 170 ile 1.800 avro arasında değişen fiyatlar var. Örneğin tribünün ikinci katında oturmanın bedeli ortalama 350 avro. Şampiyonlar Ligi’ni kovalayan takımlardan Sampdoria’nın sezonluk kombinesi ortalama 300, Fiorentina’da 500 avro civarı. İngiltere’de Manchester City kombinelerini 150-450 pound arasında satıyor. Manchester’ın kırmızı tarafında ise Glazer ailesine duyulan öfke ve şampiyonluğun Chelsea’ye kaptırılması ile bilet fiyatları donduruldu. 500-930 pound arasında değişen fiyatları görüyorsunuz. Yani şu meşhur “endüstriyel futbol”un kralı United’ın, satışa çıkardığı en pahalı bilet, 2.200 TL civarı.

Türkiye’ye gelelim. Yıllardır Türkiye’de meşhur bir tribün teröründen bahsedilir durulur, ama kimse bu teröre sadece taraftarların yol açmadığını, işin içinde güvenlik güçleri ve yöneticilerin de olduğunu dile getirmez. Bir futbolsever için Türkiye sınırlarında maç izlemek çoğu zaman işkenceye dönüşebiliyor. Güvenlik güçleri çoğu zaman taraftarları şiddet yoluyla bastırmayı seçiyor ve örneğin ailenizle gittiğiniz bir maçta, polis copuyla haşır neşir olmanız oldukça yüksek bir ihtimal. Keyfilik, kontrolsüz şiddet ve anlayış noksanlığı hâd safhada. Üstelik stadyumların güvenliği de içler acısı bir durumda. Ali Sami Yen Stadyumu tribünlerinin alt kısmındaki çatlaklar yıllardır boyalarla kapatılıyor. Birçok stadyumumuz yamalı ceketten farksız. Beşiktaş İnönü Stadyumu kapalı tribün kombinelerini 1.500 TL civarı bir fiyattan satıyor. Fenerbahçe de kombine biletlerini ortalama bu fiyattan satıyor ama örneğin Allianz Arena’da 650 avro olan koltuğun değeri, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda 3.500 TL.

Türk taraftarı Avrupa’nın en yüksekleri arasında olan bu bilet fiyatlarının dondurulması, indirilmesi, taraftarlara yapılan muamelelerin iyileştirilmesi veya maç gününde karşı karşıya kaldığı diğer uygulamalar hakkında, kulüp yönetimleriyle nerede ise hiçbir ilişki kuramamış durumda. Maç kuyruklarında atılan “yönetim uyuma taraftara sahip çık” sloganları ve birtakım tribün liderlerine dağıtılan bedava biletlerden öteye gitmiyor kulüp-taraftar ilişkileri. Örneğin Batı Avrupa ülkelerinde taraftarlar düzenli toplantılarla kulüp temsilcileri ile görüşüp takımın gidişatı hakkında görüş bildiriyorlar. Özellikle işler kötüye gittiğinde kulüplerin kendi destekçilerini dinleme gibi bir alışkanlıkları var. İngiltere’de, büyük patronlara karşı önemli muhalif oluşumlar var. Bizim coğrafyamızda, örneğin Yunanistan’da da kulüp-taraftar ilişkileri üst düzeyde. Panathinaikos yeni inşa edeceği stadyumun ismini taraftarlar arasında yaptığı bir ankette belirlemişti örneğin. Ancak nedense iş bizim coğrafyaya gelince, kulüp yönetimlerinin keyfi politikasını kabullenip buna karşı muhalif, organize bir hareket yürütemeyen insan topluluğu ile karşılaşıyoruz.

Söz kombine kartlardan açılmışken hoş bir anektodla bitirelim. Geçtiğimiz sezon, İngiltere üçüncü ligi olan League One takımlarından Norwich City, ligin açılış maçında Colchester United’a, kendi evinde 7-1 mağlup oldu. Norwich’li 2 taraftar, daha ilk maçın sonunda kombine kartlarını yırtıp teknik direktör Bryan Gunn’ın yüzüne fırlattılar. Norwich, teknik direktörünü değiştirdi ve sezon sonunda şampiyon olarak Championship’e yükseldi. Kombinelerini fırlatan 2 taraftar daha sonra takımın gidişini görüp, kartları geri almak için kulübe başvurdular ancak red cevabını aldılar.

linki buradadir..

kim milyoner olmak istemez ki...



dün aksam elimde Travenian'in Hesaplasma'sina dalmisken,tv'de acik olan RTL'de yayinlanan kim milyoner olmak ister'in spikerinin "ve 500.000 Euroya ulasiyoruz!!" diye haykirmasiyla gercek dünyaya döndüm..herifin biri 1.000.000 €'luk soruya ulasmisti.buna ragmen o kadar sakin ki,onun yerine ben gerildim..

neyse efenim,son soru soruldu:"Almanya'nin falan tarihte Bayern'de üretilen ilk pulunun adi nedir?" herif cevabi tahmin ediyor ama emin degil..son jokerini kullanip arkadasini aradi.soruyu okumadan önce bi de hal hatir sordu..okudu soruyu ve "cevap suydu degil mi?" dedi..telefondaki ses "olabilir,ama emin degilim." diyince,yarismacidan telefondaki rkadasina cevap:"evet evet dogru cevap bu!"

stüdyoda bi kahkaha yükseldi..sonra cevap aciklandi ve herif 1.000.000 € kazandi..herif o sirada izlemedigim bölümde,seyirci jokeri kullandiginda %80'lik oranla dogru cevabi veren izleyicilere tesekkür ediyordu..

eh,yillarca izledikten sonra sonunda büyük ödüle ulasilan bir bölümünü izledik su programin..ahir ömrümüzde yeni bi dönüm noktasi :)

iyi haftasonlari hepinize..

24 Kasım 2010 Çarşamba

Kaya YANAR



Kaya Yanar Gurbetci ailelerimizden birinin cocugu..Burda buyudugu icin ne Turkceyi ne de Hatayli ailesinin dili olan arapcayi duzgun konusamiyor..Almanya'daki yabancilarin yasadiklari Almanca,Kultur,Entegrasyon sorunlarini komik bi sekilde anlatiyor..muthis yetenekli ve populer..alman RTL kanalinda "was gukst du?" adinda bi de programi var..bi videosunu paylasiyorum..Almanca bilenler cok ama cok eglenecekler eminim..

özlemek!


olgun ruhumun dogum yeri..herkes en cok onun yoklugu nasil bi etki yapacak diye sorup durmustu..bensiz bi o,cok yalniz ve cok issiz sayilamayacakti hic bir zaman.ama onsuz bi ben..zor olacakti;zor oldu..

o son aksamlarin birinde,grup halinde eglendigimiz bi gece,Nobel'in Akdeniz'e amors terasinda nikotinlenirken,Gokhan abi "cok ozlersin oglum!!" demisti..her kiminle konussam bu gidis hususunda,cok ozlersin demisti..bir sevgili birakip gitmeye benzemiyor bir sehri birakip gitmek..cunku her sehire buyutulen ask platonik bir aci neticede..

gokyuzunun hep kapali oldugu bir sehrin gokyuzunun altinda yasamak..hayatim boyunca gormedigim kadar bulut,usumedigin kadar soguk,icinde hic yuzmedigin kadar yalnizlik..

"doner misin bilinmez,kuser misin tartisilir,vazgecer misin,belki...ama ozlersin!!" demislrdi..

cok ozledim be abi!!

13 Kasım 2010 Cumartesi

auf wiedersehen gençler :)




dedik ya durumumuz budur,gidiyoruz diye..geldi o vakit işte.bi daha nete girme fırsatımız olmaz belki diyerek bugünden paylaşayım isteyim bu yazıyı..bi kadınlardan çok korkarım,bi de insan kalbi kırmış olmaktan..kalp kırdıysak affetsin kalbi kırılan.hakkını helal etsin.

uzun uzadıya bir yazı yazmak istiyordum açıkçası.ne yalan söylim,biraz da dokundurarak birilerine,bi kaç ağdalı laf ederek..ama gerek yok sanki..hakkaten yok..birilerinin umurundaysa şayet bu gidiş,zaten o kendi payına bir hüzün yığacaktır kalbinin bir yanına.o hüzün can-ı gönülden bir dua olarak edilip yaradana,yağmurlara karışıp yağacaktır bana..15 kasım pazartesi sabahı,sabiha gökçenden uçağa binicez nasipse.ardımızda bıraktıklarımız Allah'a emanet..

yıllar önce Sinan kardeşime verdiğim bi şiir vardı..yaklaşık 2 hafta önce hatırlatmıştı bunu bana.çok çocukça,komik derecede bi isyankarlıkla,boyundan büyük laf etmenin olanca çabasıyla yazılmış;haddini çoktan aşmış bi şiir..valla türkçe karakterlerle uğraşamayacak kadar üşengecim bu ara,kopyalayıp yapıştırıcam,affola..bunu burda yayınlayıp sizi kendime güldürmezdim ama,yazıldığı günün ve Sinan kardeşimin hatrına onu paylaşıyorum giderken..çocuk sayılırız yazdığımız vakitler,gülmeyin okurken :)

hadi bakalım millet,hatıralarım buralara,buralar size,siz allah'a emanet..bu çocuk kaçar..




hicbirinize degil bu kalemden dökülen hic bir yazi..
hiç bir ünleme sasirmadim,
kanmadim hic bir virgüle..
tirnak içine almadim hic birinizi deli misiniz?..
hayatimin satir baslarinda birer soru
isaretisiniz hepiniz...
herkes üstüne alinsin diye,
hic kimsenin adi yok benim yazilarimda..
kim patlamaya hazir bir kahkahaya gebeyse o gülsün..
yaraya tuz yapin,ne bileyim...bir ecza,merhem ya da..
kalbi kirik herkese,hiçkirik bir bakima
hic kimse kendine dair bir ipucu aramasin bende..
kime yazdigimi bile unuttum kimi yazdiklarimi..
haritanizin eksik parcasidir kalbim;
bulmaya kudretiniz yetmez sakladiklarimi...
resmi kayitlarda gecen ismimin hic bir hükmü yok alin yazimda..
kendi uydurdugum bir isim giymisim..
hem isim babasiyim o isimle büyüyenin,
hem de ta kendisiyim!!
aklinizin ermedigi cümlelerde,
kendi düslerimle fingirdesiyorum..
zehirim...zindan karayim...asiyim...
.....
.....
"mamo"yum ben.."mamochello"....
dogdugum gün kendimi birakmisim cami avlusuna.
bütün avlularda volta izim var..
her siirde dizem,
her gecede adim,
her türküde sesim....
putlastirip tapiyorum bütün gözardi ettiginiz degerlere..
aska,sevgiye,ayriliga...
...kendime!
pustugum kuytularda kendi sesime küstüm..
yaziya vurdum ne varsa;
anlayacaginiz yoktu,sesimi kestim!!!

mamochello...
ben,bütün planlari ters tepen bir putperestim!


mamo c./2002-Antalya-Belek

7 Kasım 2010 Pazar

yolun sonu...



durumumuz budur usta;gidiyoruz..

5 yıllık bi serüven atlattığım otelimden,bir a4 kağıdına yazılmış bir istifayla koptuk işte..bir departmanın en alt kademesinden başlayıp,Vardiye Şefliğine kadar gelmemde faydası,üzerimde emeği,arkamdan duası olan herkese teşekkürler..bir terk-i vatan hikayesi yazarız bi kaç güne,biraz daha uzun olur kısmetse..

boğazda bi yumruk,karında inceden bir ağrı..durumumuz budur usta;gidiyoruz..