14 Aralık 2009 Pazartesi

URFA

1984'ün kasımıymış dünyaya geldiğimde,hiç hatırlamıyorum..söylediler inandım ne bileyim!Şanlıurfa'da dünyaya geldim.kendi tabirimce,Urfa;olabildiğince güneyde,ziyadesiyle doğuda..kaderde ondan ayrı düşmekte varmış,koptuk gittik uzaklara..geldim gördüm ki,buralar harbiden çok uzak.."Urfa'da kitap var mı?" diye sormuşlardı,çantamdan Goethe'nin Faust'unu çıkartmıştım,Urfa'dan getirdim diyerek;Goethe'nin,sonunda "e" olmayan haline dönmüşlerdi.ha bir de gazete sormuşlardı..var mıydı Urfa'da gazete?.."siz de beyin var mı lan develer?" diye bir soru peyda olmuştu içimde,dışa vuramamıştım,deplasmandaydım..3 puan'a hayır demezdim ama,1 puana razıydım..susmuştum..susmalarımı,yüreğimde utancımdan arta kalan yere koymuştum..insanlar meğer nasıl merak edermiş doğuyu,onu öğrenmiştim..nerelisin sorusuna verdiğim her cevabın ardından,"nasıl bir yer?" demişlerdi..hepsinin aklında bu soruya çoktan verilmiş cevaplar vardı aslında..o cevapların teyidini beklemişlerdi benden..onların cevaplarından sınav kağıdı olsa,hepsi sınıfta kalmıştı haberleri yok.."var" demiştim;"Urfa'da kitap var!Urfa'da gazete var!var olmasından daha ötesi,daha önemlisi var:Urfa'da bunları okuyan var!!!"


bir Balıklıgöl'ü bellemişlerdi,bir de kubbeli evlerini Harran'ın..o evleri Balıklıgöl'ün çevresinde

sıralanmış,bütün Urfa'lıları da o evlerde yaşayanlar olarak kabl etmişlerdi..akıl vermişti hatta birisi;"e hastanelerde öyleyse değişmesi lazım yaa!hijyenik olur mu ki?""öyle bir sorun yok,çünkü hastane yok!" demiştim bende.gözlerini fal taşı gibi açıp bakmışlardı..sonra oturup anlatmaya başlamıştım."bakın,Antalya Düden şelalesi çevresinde kurulmuş,bir kaç antik tiyatro ve tarihi evlerin içerisinde yaşayan insanların meydana getirdiği bir yer değildir..onlar ayrıdır,Antalya ayrıdır..bütün antalya deniz kıyısındaki 5 yıldızlı otellerde de yaşamaz,biliyorsunuz,aynen öyle..Urfa da Balıklıgöl ve o kubbeli evlerden meydana gelen bir yer değildir!"..anlamışlar mıydı?evet.inanmışlar mıydı?hayır!!onlar yine kendi bildiklerini,içlerinden tekrar etmeye devam etmişlerdi.sadece Urfa değil,bütün doğu bu insanların gözünde;bozuk türkçeli,kendi adını dahi yazamayan,okumayan,yol yordam bilmeyen,terörist,bölücü olak görülmeye devam edecek,daha çook uzun bir süre..şimdilik hiç bir kampanya,hiç bir atılım,hiç bir "açılım" bunu değiştirmeye yetmeyecek..


şimdi gelelim herkesin bana sorduğu soruya:Urfa nasıl bir yer?

dünyanın en saçma sorularından birisi olarak gördüğüm bu soruya verdiğim cevap fikstir:"kime göre?"bana göre soruyorsanız bana göre Urfa;arkadaşlarımla ağız dolusu gülebileceğim kadar neşeli bir yer..geçmiş günlerimin en yakın tanığı olarak,acılarımı hatırlatacak kadar acımasız,çocukluğumu hatırlatacak kadar nostaljik,kaybettiklerimi hatırlatacak kadar yaslı bir yer!!her bakan bir fotoğrafta başka şeyler görür.Balıklıgöl'e bakıp manaviyatı canlananlar da var,iştahı kabaranlarda.ben ne zaman balıklıgöl fotoğrafı görsem,arkadaşlarla gidilen bir cumartesi gezmesinde,balıklıgölün önünde yem satan bir amcaya "emmo balığlıgöl nerde?" diye sardığımız makara gelir..bu şakayı planladığımız dakikalar güler,arkadaşların yüzünü hatırladıkça duygulanır,o amcanın ayağa kalkıp bize 5 metre öteyi tarif etme zahmetini hatırladıkça da utanırım!!bir yer için "nasıl bir yer?" diye bir soru sorulmaz kimseye..orası herkes için başka bir yerdir çünkü..o yüzden Urfa her yer gibi bir yerdir ve hiç bir yere benzemez aslında!

herşeyin batıyla aynı standartlarda olduğunu söylemeyecek kadar objektif bir insanım Allah'a şükür.sıkıntılar,aksaklıklar var..geri kalmışlık var biraz..ama sizin o televizyonlarda izlediğiniz dizilere de benzemez o memleket.evet dar sokaklar vardır ve mirasımızdır,başımızın tacıdır.ama geniş caddelerimizde vardır,çağdaş konutlarımızda.kitabımız,gazetemizde var çok şükür,üniversitemizde -ki,kimsede yokken biz de vardı!!-biraz tanıtım eksikliği,biraz toplumsal duyarsızlık var doğuya.yoksa doğuda herkesin 4 karısı yok sevgili arkadaşlar..hepimizin evinde 2 tane kaleşnikov yok.terörist,bölücü değiliz.severiz vatanımızı da,milletimizi de,bayrağımızı da..

şimdi gelelim Urfa hakkında bi kaç kısa bilgi notu vermeye..

Urfa'nın başlıca meydanları,Haşimiye meydanı,Yıldız Meydanı ve Hodri meydandır..bunların içerisinde en merkezi olanı Haşimiye meydanı,en kalabalık olanı Yıldız meydanı,en neşeli olanı Hodri meydandır.çünkü aslında hodri meydan diye bir yer yoktur:)Eyyübiye mahallesinde,bir caddedir hodri meydan denilen yer.zerzevatçıların,fırlama ayakkabı boyacılarının,siyah takım elbiseli-beyaz spor ayakkabılı delikanlıların fink attığı mekandır.görülmesi gereken yerlerin başında Balıklıgöl ve Urfa kalesinin ardından burası gelir..

caddeleri uzuncadır biraz..sonuna kadar yürümeye kalkarsanız,bi daha sonuna kadar yürümeye kalkmazsınız..doğuda hemen hemen her ilde bulunan bir mecburiyet caddesi vardır..şimdi çok daha modern ve güzelleri gelmiş meydana..benim lise yıllarında,Urfa'da birine ulaşmak isterseniz aramanız gerekmezdi..gidip bu caddede dikilirdiniz,onbeş,bilemediniz yirmi,taş çatlasın yirmibeş dakika sonra önünüzden geçerdi..

meşhur bi binamız vardır bi de..şehrin orta yerinde,şehrin her yerinden görünen koskocaman bir bina..vakt-i zamanında,Yimpaş diye bi mağazalar zincirinin halkasıydı,adı değişti şimdi..o binanın tam karşısında da zırhlı tugay var..inşaat sürerken hiç kimse ses çıkarmamıştı..inşaat yapılmış,20 küsür kat çıkılmış,kabası incesi bitmişti ki,askeriyeden izin çıkmadı kullanılması için,güvenlik gerekçesiyle..öyle boş boş duruyo şimdi..güzel bina ama:))

tarihi çarşıları vardır,içerisinde tarihi amcalar yaşar..dükkanı oğulları,torunları işletir,bu amcalar da sabahtan gelir,dükkanın önüne kurulur,tütün sarar,muhabbet ederler..ezandan on beş dakika evvel kıpırdanmaya başlar camini yolunu tutarlar ağır ağır..orda Kabaltı Camii vardır..ben ortaokula giderken o caminin imamı,kuzenimin çok samimi bir arkadaşıydı..kuzenimin terzi dükkanında tavla oynar,bunları keserdi bir yandan da,bunlar kıpırdanmaya başladımı kestirirdi ezan vakti geldiğini,koşardı ezanı okumaya..


Haleplibahçe diye bi yer vardır,koca bi boşluk..bi kenarında amatör futbolun oynandığı bir saha vardır..bütün meydan topraktır,ama sahayı ince çakılın üzerine yapmışlardır niyeyse...yapmışlardır dediğimde,saha çizgilerini çizmişler işte..adı futbol sahası olmuş..işte hayatta,dünyanın en garip 10 adamı diye bir liste yapmak gibi bir hayaliniz varsa,buraya gidin..listenin yarısını burdan oluşturursunuz..yaklaşık 200 kişilik bi tribünü vardır buranın..tribündekilerin %60'ı ya oynanan maçtan önceki,ya sonraki maçı oynayacak futbolculardır..tribünde sigara içer,oynanan maçta oynayan arkadaşlarına küfür ederler..futbol ahlakının gerektirdiği bütün şeylerin hiçbirini uygulamak adına girişimleri sözkonusu bile değildir..zaten takım dediğimizde,bir mahallenin çocuklarıdır işte..kurdukları takımların isimlerinin menşeini araştırmak için Uğur Dündar'ı görevlendirseniz,kafayı sıyırır,1 hafta sonra o tribünde millete küfür ederken bulursunuz..şampiyonlar liginden sonra en çekişmeli ligin bu olduğu konusunda biraz zorlarsam iddialı olabilirim..benim de bir dönem formasını giydiğim Atatürk mahallesi ekibi Hızmalı Birlik Spor ile Süleymaniye semti temsilcisi Kendirspor arasında oynanan maçlar,El Classico sayılır..diğer önemli maçlar :Yenihalspor-Bamyasuyu,Keçespor-Yakubiye Gençlik,Yolspor-Viranşehir İdman Yurdu  arasında oynanır..

türkü dediğiniz şey hepimizin doğuştan söylemeye başladığı bi şey..daha ilkokula bile gitmiyordum,belediye mahallemize bir kaydırak koymuştu,adına da utanmadan çocuk parkı demişti!!onun tepesine çıkar,tepeden aşağıya sırayla işerdik..işerken de,sırasını bekleyenler,sırasını savanlar ve hali hazırda işeyen hep beraber:
dama çıhmış kar ati,
kızlara çalım sati,
çalimıya sıçalar,
kışın ayazda yatiii,
hala hala heeeeyyy
diye tempo tutarak,sıradan bir işeme hadisesini,ritüele dönüştürürdük..bu olay,Sion tarikatının,ilahi eşliğinde sevişilen ritüellerine taş çıkarmakla beraber,daha edeplidir..sevişilirken ilahi okunur mu lan!!!

sıra geceleri konusunda söylemek istediğim şey şu:bu faaliyetin ismi,sırayla türkü söylenmesinden gelmez..bu organizasyon,bir grup arasında gerçekleştirilir..haftanın belirli bir günü milad kabul edilip,o miladdan başlayarak işleyen bir takvimde,her gurup üyesi,gurubun geri kalanlarını bir gün evinde misafir eder..sıra gecesi terimi burdan gelir..özellikle yazıyorum:SIRA GECESİNDE YOĞURULAN ÇİĞKÖFTE TAVANA YA-PIŞ-TI-RIL-MAZ!!!!

daha fazla uzatıp sıkmak istemem kimseyi..muhakkak eklemeyi unuttuklarım vardır..belki küçük bir yazı dizisi haline bile getirebilirim bu Urfa olayını..

Getiremesem bile,şunu söylemek isterim bu yazının sonunda,olası yazı dizisinin ana fikri olarak:Doğu,güzel,eğlenceli,hüzünlü bir yerdir..bu,oraya giden ve orda olan kişiye bağlıdır..benim için Urfa,can dediklerimle,can kadar sevdiklerimle,ortak paydamdır..

saygı ve sevgilerimle...