10 Aralık 2009 Perşembe

suya yazılan..




yazmıyordum uzun zamandır..yazan yerlerim ağrıyordu.kalbim ve aklım çok başka şeylerle meşguldu son üç haftadır..bir şeyi çözmeye çalışıyordum..çözemedim,vazgeçtim.dimağı meşgul eden şuydu:karakter neyi emrederse onu yapmak mı,şartlar neyi gerektirirse onu yapmak mı?şartların gerektirdiğini yapmak bir süre sonra karakter halini almaz mıydı bünyede?ve alırsa,"her devrin adamı,nabza göre şerbetçi,dilsiz şeytan" olunmaz mıydı?bugün sizi gerçekten sevdikleri için,gerçekten iyiliğinizi istedikleri için size,"nabza göre şerbet ver,görmezden gel,ortama uy,ses çıkarma"diyenler,bir süre sonra bu hareketler karakteriniz olduğunda, "ne beş para etmez adamsın lan sen,bi öylesin,bi böyle!!" demezler miydi?derlerse,şartlar gereği,alttan alıp,"yav düşündüğün gibi değil" diyerek yeni bir durum kurtarma girişimi,alttan alıp,üstten çıkmak,kata kulliye getirmek ve anı kurtarmak gerekmez miydi?yoksa karakter gereği "la koduumun adamı,sen demedin mi bana böyle davranayım diye" demek mi gerekirdi?aslında karakter zaten değişime uğramıştı,anı kurtarmak bi böyle,bi şöyle olmak,karakter olmuştu doğru ya!!....şimdi başa dönmek gerekir mi??

en az yukarıdaki paragraf kadar saçma düşüncelerle meşguldu zihnim son üç hafta..toparlamaya çalışıyorum şimdi ama,mümkün görünmüyor..işin sonunda vardığım nokta şu..yaşadığım dünyada,daha doğrusu,dünyanın beni sarıp sarmalayan kısmında,işin doğrusu-yanlışı bir "simit"e benziyor..koyun bir simiti  önünüze ve sorun bunun başı neresi,sonu neresi? diye..bulursanız cevabı yazıp gönderin bu kardeşinize..

benim cevabımı sormayın..ben,bir şiirimde de yazdığım gibi:
ilkbaharın ortasında bir intihar kadar anormalim bu sıralar..
ve tertemizim,hiç doğmamış kadar..