26 Ağustos 2010 Perşembe
the doktorlar!
show tv'ye her 3 bakışımdan birinde bu var..ve bi de farklı farklı zamanlarda.sahurda,sabah,öğlen,iftar vakti..yurtdışında yapılmış ve başarılı olmuş yapımların,hadi şunun bi içine sıçalım telaşıyla yapılmış ülkemize uyarlanmış hallerinden biri.adının doktorlar olduğuna bakmayın siz.aslında hikaye bi mahalle hikayesi.yani bu dizide geçen konuşmaları farklı bi dekora uygulayın,mesela sebze haline koyun bu insanları,aynı dialoglar geçsin,dizinin adı da "komisyoncular" olsun kimse kıllanmaz.çünkü bu dizide konuşulan kadar tıp,bu ülkenin her yerinde konuşulur.onun yerine daha çok karmaşık aşk olayları,ailevi sıkıntı ve ilişkiler falan işleniyor.ama bu olayları yaşayanlar doktor ya!bu dizimizde son derece tıbbi bi dizi oluveriyor.hatta yapımcı şirket tarafından steril ortamda izlenmesi tavsiye edilse yeridir.
bi kere nasıl bi hastaneyse bu,hiç böyle ölümcül hastalıklarla,ciddi yaralanmalarla felan gelen yok.yani her doktorun hastaya müdahele edene kadar koridordaki eski sevgilinin yeni sevgiliyle muhabbet etmesini uzun uzun izleyecek kadar,eski bi kaç anıyı hayal edip dertlenecek kadar vakti var!doktorların %99'u genç...bu gençler hastaneye alınırken de belli ki sayılarının eşit olmasına dikkat edilmiş.ne kadar kız,o kadar erkek!söylememe gerek yok,tabii ki kızların hepsi,mankenlik yapmaya müsait derecede güzel.zira hastanenin anatomi bölümü,aynı zamanda işe alınacak bayan personelin fiziki özelliklerini de inceleyerek göreve getiriyor.
evet dizimiz üç aşağı beş yukarı bu..itiraf ediyorum,3 gündür gördükçe izlemeye çalışıyorum.yazabilecek kadar bi şeyler elde edebilmek için ama.....maalesef...yahu yapılmasın demiyoruz elbette!ama be kardeşim bu kadar da kötü değil ya!!bu kadar da ucuz değil!!
E.R. gibi,ve hele hele HOUSE gibi örnekleri varken-ve ben HOUSE'un bütün sezon DVD'lerini biriktirecek kadar hayranıyken-,bana göre bunların yaptığını emniyetin bodrumlarında işkence aleti diye kullansalar da olur bence..