11 Mart 2015 Çarşamba

Aydemir'in Yolu



Bölüm-1/ÖZEL BÖLÜM
Aydemir isimli arkaaşımız,babadan kalma marangozhaneyi batırmış,yaşı nerdeyse 30 olmasına rağmen,çocukluk hayali olan futbolculuğa tekrardan dönüş yapmıştır.Mahallesinin takımı olan amatör futbol kulübü,TERSKÖŞESPOR'a kaydolmuş,müzmin yedek olarak 4 aydan beri kulübede beklemektedir.'Bir gün elbet sıram gelecek!' diyerek kendi kendini motive etmekte,takım arkaaşlarının kaçırdığı pozisyonlara hayıflanmakta,her an oyuna girecekmiş gibi,maç boyunca ortalama 13 sefer bağcıklarını çözüp-bağlamakta,nefes açmakta,ısınmaktadır.Isınmaktan pişik olmuştur,ama umutludur.Pişik neticesinde oluşan paytak yürüyüşünü,Roberto Baççiyyo'nun 94 dünya kupasında kaçırdığı penaltı sonrasındaki mağlup ama mağrur yürüyüşüne benzetmektedir.Yine takımının ender gelişen ataklarının birisidir.bütün kulübeyle beraber birbirlerine tutunup ağır çekim bi şekilde ayağa kalkarak takip ettikleri bi pozisyonda,çocukluk arkadaşı "Eskidokuz Namık" boş kaleye golü yapamaz.Bir ağızdan "Hasssssiktirbeeaaa" diyerek yerlerine giderken,hocanın sinirle yere attığı su şişesi seker,ve Aydemir'in gözüne gelir.Aydemir bir gözü kapalı hocasına koşar:
-Hocam Namık'ı beslemiyolar..Sok beni oyuna sağlı sollu keseyim ortaları,alalım maçı!"
Hoca,2 eli belinde Aydemir'i süzer.
"-Geç lan yerine skmim belanı!" diye tıslar konuşurken ağzından fırlayan hain bir tükürük damlası,bu kez Aydemir'in diğer gözüne denk gelir.2 gözü kapalı Aydemir,el yordamıyla yerini bulmaya çalışır.1 kez yedek kaleci Cemil'in,1 kere de malzemeci İsfendiyar abinin kucağına oturduktan sonra kendi yerini bulur.Tükürük giren gözünü ovarken,"Goooolll" diye yükselen feryat,rakibin attığı 4.golün habercisidir.Bu gölün ardından 2 gol daha yedikten sonra nihayet hakem son düdüğü çalar.Boynu bükük,bi göz kapalı döner soyunma odasına.Duştan sonra çıkarlar tesislerden,düşerler yola..Namık,Aydemir'in koluna girer,beraber yokuş yukarı yürümeye başlarlar...

Bölüm-2/ÇAY..NOLUR DAHA FAZLA ÇAY

(Aydemir’in ağzından)
İtöldüren yokuşu denilen yolu çıktıktan sonra,Kel Nihat'ın kahvesine saptık.Oturmakta olan esnaf ve mahalleli,Namık'la kaçırdığı gollerle ilgili dalga geçmeye başladı.Namık bütün bunlara kahkahalara eşlik ederek,"Hahanapimmınakoyimhaha" nidalaları çıkarmaktaydı.Namık'ın bu tavrı beni rahatsız etti.Taşıdığı formanın kutsallığının farkında değildi.Bu tavır affedilemezdi.Yine de onu taraftarın önüne atmaktansa,seviyeyi yükseltme çabasıyla"...beslenmiyo abi çocuk..kanattan akan yok..şöyle sağlı sollu bi kaç orta...yok,besleyen yok..."ama kimsenin umrunda değildim.Oturanlardan biri,malzemeci İsfendiyar abinin abisi olan Taylan abiydi.Gülmekten yaşaran gözlerini silerken:
"-Ya Aydemir,sen ne zaman oynican oğlum ya.Isına ısına buharlaştın b'olum!!"
hep beraber patlattılar kahkahayı...Namık ibnesi hepsinden çok gülüyodu..ifrit oldum hepsine.."Nihat abi çay versene!" diye bağırdım..Bütün öğleden sonra ve akşam çay içtim..durmadan çay içtim...daha fazla çay...biraz daha fazla çay...

Bölüm-3/YA BİR YOL BUL,YA BİR YOL AÇ,
YA DA YOLDAN ÇEKİL
(Böyle gidemezdi..Derhal yeni bi yol bulmalıydım..)Yaklaşık 60 çay içtikten ve 12 sefer çişe gittikten sonra yolda yürürken bunları düşünüyordum.Evin olduğu sokağa girince,çöp bidonunun dibinde pinekleyen 2 kedi gördüm.Bi süre onları seyrettim.sonra aklıma Beşiktaşlı Olcay'ın "Muhteşem sol ayağımla yapıştırdım!" lafı geldi.Takım malzemelerimin olduğu "Abidas" marka çakma malzeme çantamı usulca yere bırakıp,ökçelerine bastığım iskarpinlerimin sol tekini çevik bir hareketle kedilere fırlattım.PHHFFFFIIIIIIKKKHHH diye bi ses çıkararak kaçıştılar.KKIIIKKHHHEHHEEHEHİİİH diye piç piçgüldüm. bi yandan da sekerek ayakkabıma doğru gittim.ayakkabımı giyer giymez somurtmaya ve yürümeye devam ettim. bikaç metre yürüdükten sonra aklıma çantam geldi.cebimdeki bozuk paraların ses çıkarmasını engellemek için cebimi tuta tuta koşup çantamı aldım.sonra eve doğru yürümeye devam ettim.eve varınca cebimi karıştırıp anahtarı bulmaya çalıştım.bozuk paraların arasında bi yerdeydi.en son cebimdeki herşeyi avuçlayıp çıkardım.7 lira 75 kuruş ve anahtarı çıkardım.kilidi çevirdim,kapıyı kendime doğru çektim.2 sefer omuzladıktan sonra kapıyı açıp eve girdim.tam yatağıma kendimi atmıştım ki,çantayı kapının önünde unuttuğumu hatırladım.tekrar kapıya gidip çantamı aldım,yatağa geçtim.derin düşüncelere daldım.böyle olmicaktı.bu takımda geleceğim yoktu.alacaklarıma karşılık bonservisimi alabilir ve başka bir takıma gidebilirdim.hayır gidemezdim!!çünkü alacağım yoktu!!!hocaya 200 lira borç verip bu alacağımdan vazgeçebilirdim!hayır geçemezdim,çünkü 200 liram yoktu!!!...hayır hayır!bu böyle gitmezdi..önümüzdeki hafta da beni oyuna almazsa,yeni bir yol bulacaktım,kararlıydım..bu düşüncelerle uyudum.rüyamda Beşiktaş'a transfer oluyor,düz koşu yaparken Tolga Zengin'nle samimi şakalaşmam gazetecilerin gözünden kaçmıyordu..

bütün hafta boyunca antrenmanlarda köpek gibi çalıştım..maç günü geldi.hoca kadroyu tahtaya yazdı...ve...

Bölüm-4/YENİ UMUTLAR,YENİ BAŞLANGIÇLAR…
Kadro açıklanmış ancak benim adım yine yazılmamıştı.Bu kadar sabretmişken bu maçın sonuna kadar da sabredebilirdim.Bakarsın maçın ilerleyen dakikalarında,kurtarıcı olarak oyuna sürülebilir,maça hareket kazandırabilir ve takımıma getirdiğim heyecan ve hareketlilikle alınacak galibiyetin baş mimarı olabilirdim.Soyunma odasından çıkıp,tekrar kulübedeki yerimi aldım.Maç başlamış,rakibimiz bizi kendi yarı sahamıza hapsetmişti.Ama bizimkiler iyi direniyordu.Sağlam savunmayla,sadece 2 gol yiyerek ilk devreyi kapattık.2. yarının başında ilk tehlikeli atağımızı gerçekleştirdik ama,Namık’ın vurduğu şut az farkla dışarı gitti.Bu atak takıma biraz heyecan getirse de,rakibimiz bu pozisyonun 30 saniye sonrasında 3. golü bulmuştu.Hocamın gözünün içine bakıyordum.beni oyuna almalıydı.bunu yapmalıydı.kulübün geleceği buna bağlı olabilirdi.bu cesareti gösterebilmeliydi..almadı..yapmadı…gösteremedi…maç,rakibin son dakikada kendi kalesine attığı golle 9-1 sona erdi..bu son damlaydı.taşmıştım.sinirle soyuma odasına gittim,üstümü değiştirip orayı terkettim.tam yokuşun başına gelmiştim ki,“Aydemir!“ diye bağırdı birisi.Döndüm,İsfendiyar abiydi.
Koçum canının sıkıldığının farkındayım.Ama boş ver,hepsi hallolur.TAMDOKSAN İDMAN YURDU takımının hocası çok sevdiğim bir dostumdur.Senden bahsettim ona.Git bi görüş.kendini gösterirsen sana yardımcı olur.Burda çalıştığının yarısını çalış,ilk 11 garanti..“diyerek bana dünyaları verdi.O anda İsfendiyar abi adeta bi aksakallı dede,adeta tutan bir iddaa kuponu gibi geldi gözüme!sevinçle sarıldım.“Seni mahçup etmicem abim!“ diyerek hemen söylediği yere doğru yola koyuldum.
Dediği yer,bir işhanının 2. katinda bir yerdi.3 dükkan birleştirilerek kulüp binası haline getirilmişti.3 dükkandan 2sinin kepenkleri kapalı,sadece giriş kapısının olduğu yerdeki kepenk açıktı.Çekinerek içeri girdim.duvarda kulübün,çakan 2 yıldırım ve ortalarında T.İ.Y. yazısı olan arması vardı.Yıldırımlar,kulübün renklerine atfen sarı-siyah renklerdeydi.
Beni gören bi kişi bana doğru gözlerini dikti.“Sermet hocayla görüşcektim.İsfendiyar abi beni yolladı.“ dedim.adam hocaya durumu anlatmak için içeri geçti.Ben de,“Karpatların İbrahim Üzlümez’i“ olarak nam salmış olan Sermet hocayı heyecanla beklemeye başladım…

Bölüm-5/UMUDUNU KAYBEDENLER,ALKIŞI HAKETMEYEN SİHİRBAZLARDIR …
Beklemelerin neticesinde,Sermet hoca geldi.Beni tepeden tırnağa süzdü ve „Malzemen var mı?Krampon,tekmelik felan?“ diye sordu.“Var hocam!“ dedim heyecanla.süzmeye devam etti. Bi 45 dakka sonra,“Tamam yarın saat 11’de top sahasında ol.Antrenmana çıkacaksın…“ sevinçten mahalleye kadar depar attım.Oradan kahveye gidip bizim yavşak hocayı buldum.Durumu anlattım.Ben anlatırken,okey oynuyor,arasıra gelmeyen taşa sövüyordu.Lafım bitmişti.öyle bekliyordum.takozundaki taşları dökerken nihayet bana baktı..“Git kulüpten al lisansını…“ diyiverdi.Sağlam durmaya çalışıyordu ama ben anlamıştım içten içe kahrolduğunu.Arkamdan „Olm şu masaya çay getirin,bi çaylayın bizi ya..“ demesinden belliydi ne kadar üzüldüğü.mutlu insan çay mı içerdi?...
Hiç umurumda olmadı.o akşam güzelce dinlenip,sabah saat 8’de top sahasına gittim.takım arkadaşlarım gelene kadar hayaller kurdum,kendi kendime olacakları düşledim.Birazdan takım antrenmana çıkacak,hocam beni omuzumdan tutup arkadaşlarımla tanıştıracaktı.Ne kadar iyi bir topçu olduğumdan dem vuracak,bana ne kadar güvendiğinin altını çizecek,takıma güç katacağımdan emin olduğunu vurgulayacaktı.Malzemeci gelip soyunma odasının kapısını açtı.Girip üstümü değiştirdim.bu arada yeni takım arkadaşlarım geldiler teker teker.hepsi de meraklı gözlerle beni süzüyordu.Sahaya çıktık.hoca sahanın ortasında,sağ ayağıyla bir topa basmış,ağzında sigarasıyla bizi bekliyordu.düz koşuyla başladık.“beni birazdan tanıştıracak heralde.“ diye düşündüm.tanıştırmadı..ne düz koşudan sonra,ne istasyon çalışmasında,ne de çift kale maçtan sonra..sadece çift kaleden önce,“Hangi mevkide oynuyon sen?“ dedi.“Forvetim hocam!“ dedim…baktı,baktı,baktı…“Sol açığa geç!“ dedi..“Aman hocam ben açıkta oynayamam..hele sol açıkta hiç oynayamam!.solak değilim ben bi kere!“ diye geveledim ağzımda..bi kere daha baktı uzun uzun,“geç…sol açığa geç…“ dedi..geçtim..yol oldu orası..ne içeri girebildim,ne deplase olabildim,ne top taşıyabildim.. antrenmanın sonunda,adım „Yenigelen“e çıkmıştı.. bitti antrenman..ben de bittim…ama mücadeleyi bırakmayacaktım..Şu hayatta değer verdiğim tek adamın,Seyfi babanın lafı geldi aklıma;“Herşeyini kaybet Aydemir,ama umudunu kaybetme..mücadele edicez,savaşıcaz..yaşamak bi göz boyama,illüzyon..herkes,geri kalanları kandırmak için sahneye çıkmış bir sihirbaz!yapamazsan numarayı tekrar dene!foyan ortaya çıksa da,mücadeleni alkışlayacak birileri bulunur elbet..dene!yine dene!!belki yara alıcaz ama,ama kesin olan bir tek şey var,o da muhakkak kazanacağımızdır..umudunu kaybetme Aydemir…unutma oğlum,umudunu kaybedenler,alkışı haketmeyen sihirbazlardır…“Ne demek istediğini hiç anlamamıştım..çok uzun bi konuşmaydı bi kere,akılda tutmak zordu..bu yüzden yazmıştım bu sözleri,ama yine de anlamıyordum..olsundu..Umudunu kaybetme demişti bana Seyfi baba..kaybetmeyecektim!
Bölüm-6/HERKESİN KAZANACAĞI BİR GÜN VARDIR.ÖNEMLİ OLAN,O GÜN ORADA OLMAKTIR!
Geldiğim günden beri 3 maç geçmiş,1 dakika bile süre almamıştım..umudumu kaybetmeden çalışıyordum.4.maçın kadrosu açıklandığında da yine yedekler arasındaydım.Kulübedeki yerimi aldım,maçı izlemeye koyuldum.zaman zaman saha kenarına kadar geliyor,arkadaşlarıma taktikler veriyordum.aslında takım arkadaşlarım umurumda değildi.tek derdim hocanın orda olduğumu farketmesiydi.devre arası oldu,2.yarı başladı,zaman akıyordu..dakikalar 72yi gösterirken,hocam ısındığım alana doğru baktı,eliyle beni çağırdı..inanamadım!koştum.. ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.. Çünkü sonunda gerçek bir topçu oluyordum,oyuna giriyordum sonunda...kulübeye vardım..hocam bana bakmadan,“HAZIRLAN!“ dedi..hazırlandım..yanına geldim,şortumu düzeltirken verdiği taktiği dikkatlice dinledimforvet arkasında oynayacak,atklarda defansı uyutup gizlice arkaya sarkacaktım...15 numaralı formamla saha kenarındaydım işte..tabela kalktı..giren oyuncu,çıkan oyuncu belirtildi.skor tabelası 2-2’yi gösteriyordu,ama değişecekti birazdan,ben değiştirecektim!.
 Bi kaç ver-kaç,bir iki al-ver yaptıktan ve güvenimi tazeledikten sonra,sağa sola deplase olmaya başladım..yırtık uçurtma gibiydim.ama top ayağıma 4 sefer değmişti ve daha 1 metre top sürmüş değildim..zaman akıyor,herkes bana „napıyon amk!“ der gibi bakıyordu.umurumda değildi.deli dana gibi koşturmaya devam ediyordum..dakikalar 90dı.takımın etkili elemanlarından Filinta Hasan,rakip yarı alanının ortalarından bir top şişirdi.top süzülüyor,herkes bakıyordu…top bizi geçecekti,duruma bakılırsa rakip defansı da geçecekti..napmalıydım?..öylece topa bakıyordum..o an,bu andı..koştum..2 stoperin ortasıdan geçtim..olaya uyandıklarında çok geçti,5 metre fark atmış,bana doğru sülen topa bakıyordum..top geldi,geldi,geldi…omuzumun üstünden,önüme doğru süzüldü..tam ceza sahası üstünde buluştuk onunla..canım benim..biricik futbol topu..onca zaman peşinden koşturduğum,hakkında hayaller kurduğum,düşlediğim…geldin demek..“Şimdi nıammına koydum senin!“ diyerek allah ne verdiyse abandım!çok iyi oturmuştu ayağıma.top gitti,kaleci uçtu,top gitti,kaleci uzadı…top gitti,herkes baktı,dünya sustu,zaman durdu…
Bölüm-7/HER YERİNDEN ÖPÜYORUM AYDEMİR!
Top gitti..ben baktım arkasından,o gitti…bi anda GOHOOLLL!!! diye bir haykırış yükseldi..olmuştu..formamı çıkardım,salllayarak koştum..rakip takımın hocası elleri başının arasında kaleye bakıyordu..arkadaşlarım bana doğru,yan hakem orta çizgiye doğru koşuyordu..olmuştu!Aydemir vurmuş gol olmuştu!Arkadaşlarımla sevgi yumağı olmuştuk.bi kaç dakika daha maç oynandı ve hakem son düdüğü çaldı.kazanmıştık!benim golümle kazanmıştık.sırtımı sıvazlıyorlardı,aferin diyorlardı,sarılıyorlardı…mahalleye döndüğümde de devam etti bu coşku..duyulmuştu attığım gol.kahveye girip,meyveli soda söyledim..Namık geldi,sarıldı bana..bi soda da ona söyledim.kazanmıştım,çay içmezdim..çay kaybedenlerin içeceğiydi,meyveli soda kazananların!
Alkışlar ve aferinler arasında çıktım kahveden.Eve gittim,uzanıp,suratımda gülümsemeyle tavanı izledim.çok mutluydum..önümüzde 5 maç vardı.hocam oynatırdı belki beni yine.belki bu sefer 20 dakika değil,45 dakika,sonra 90 dakika..neden olmasındı!akşam güzelce bi uyku çektim.Sabah bir başka Aydemir olarak uyandım.daha cesur,özgüveni yüksek daha mutlu bir Aydemir.hemen antrenman sahasına geçtim.takım gelmeden topla biraz çalıştım.arkadaşlarım geldi teker teker.bu sefer uzaktan farkettiler beni.el saaladılar,selam verdiler,hal hatır sordular.artık adımı söylüyorlardı.Aydemir diyorlardı.sanki adım yıllardır söylenmemiş gibiydi.hocam beni bi kenara çekti.bunun daha bi başlangıç olduğunu,havaya girmememi,ayaklarımın yere basmasını söyledi.haklıydı.zaten ben de öyle havaya falan girmemiştim.daha çok çalıştım,daha çok koştum,daha çok nefes açtım..esnettim,gerdirdim.. haftasonunu iple çektim.maç günü geldiğinde heyecandan kalbim duracaktı.adım yine yedekler arasına yazıldıysa da,umutluydum..girecektim oyuna..ilk yarısını 1-0 önde kapattığımız maçın devre arasında,soyunma odasına girer girmez,hocam „Aydemir hazırlan!“ dedi..bekliyordum..maç bıçak sırtındaydı,girip takımımı sırtlamam,atacağım gol ya da gollerle maçı kopartmam lazımdı.15 numaralı formamla,santra noktasındaydım.başladı 2.yarı..başlar başlamaz da,rakip takım topu ağlarla buluşturuverdi.hocam kenardan bana bakıyordu..takım arkadaşlarım bana bakıyordu..sahanın yanından akan yoldan geçen arabaların şoförleri bana bakıyordu..Paris‘in Pigalle semtindeki Cezayir’li göçmenler,Hamburg St.Pauli’deki fahişeler,Urfa’nın Bozova ilçesinde halay çekmekte olan halk ve davul zurna çalan müzisyenler,Sau Paolo’da sahilde top oynayanlar,Wall Street’te parayla oynayanlar,bokuyla gülle oynayanlar,insanın gururuyla oynayanlar…herkes bana bakıyordu.bir kere daha santrayı yaptık..derinlemesine paslar atıyor,muhteşem bindirmelerle rakip savunmacılara zor anlar yaşatıyordum.dakika 70 küsürdü..İnsanlar halen bana bakıyordu.bir duran top organizasyonunda,cezasahasının uzak köşesinde kendimi unutturdum.kimsenin aklına gelmiyordum,arayan soran yoktu..topu yerden ceza yayına oynayan arkadaşım,yerinde çakılı kalmış,olacakları beklemeye başlamıştı.top diğer arkadaşıma gelir gelmez „Buraya!Buraya!“ diye bağırarak,elimle topu atacağı yönü gösterip koşmaya başladım.arkadaşım bunu gördü ve topu oraya doğru yuvarladı..içimden „Unutma!unutulanlar,unutanları asla unutmazlar!“ diyerek,beni uzak köşede unutan futbolculara keseceğim ceza için topa doğru koştum.Birbirine koşan 2 sevgili gibiydik..buluşacaktık ve mutlu son olacaktı.kale sahasının köşesinde topla buluştuk.beni tanıyabilmesi için yakama kırmızı bi karanfil takmamıştım,ama o beni nerde görse tanırdı!..bi topa bi kaleye baktım.kaleciyle kısa bir gözgöze gelmenin ardından tekrar topa bakıp,şutumu çektim!..
Bölüm-8/ZAFER INANANLARINDIR!
Bana bakan yoktu,herkes topa bakıyordu.ama çok uzun sürmeyecekti..kalecinin kapattığı köşeden ağlara giden top,“bana ne bakıyonuz amk!herif ne vurdu öyle be!“ dercesine ağlarla kucaklaştı!..yine çığlıklar,yine sarılmalar..Aydemir’di bu!orada o pozisyon verilir miydi hiç!cezayı keserdi tabi..kesmiştim!..bi de 85te penaltı yaptırmış,maçın kazanılmasında şüphesiz büyük pay sahibi olmuştum..insanların bana bakışı değişiyordu.artık kaybeden değil,kazanan,kazandırandım.Ligin son maçı olan,eski takımım TERSKÖŞESPOR maçına kadar oynanacak olan 3 maçta da 90 dakika görev alıp 5 gole imza atmıştım..Bana değer vermeyen bir camiaya karşı intikam zamanıydı..deli gibi çalışıp kondisyon yükledim..teknik heyet benden çok memnundu.hazırlandım..gece demeden,gündüz demeden,yatak odamdan mutfağa bile koşarak gidiyordum.kondisyon önemliydi..maçtan bi gün önce yatsı namazı kılıp,dua ettim.eski hocama gününü göstermeliydim! 
Maç günü motivasyon için hiç evden çıkmadım.sürekli kendimi motive ettim.Mahmut TUNCER’in Jandarma şarkısıyla kendimi gaza getirdim.Maç saatinde ise,motivasyondan patlamak üzereydim.bi an önce maç başlasın ve gollerimi sıralıyayım diye kendimi yıpratıyordum.çıkış tünelinde eski hocamla göz göze geldik.bakışlarını kaçırdı deyyus!sonra İsfendiyar abi geldi.“Zaten ben başaracağını biliyordum!“ der gibi baktı yüzüme..ben de ona baktım,sarıldık..başarılar diledi ve gitti.
Maç başladı!talan etmiştim ortalığı dakikalar 63’ü gösterirken,kendimin ve takımımın 5. Golünü TERSKÖŞESPOR ağlarına bırakmıştım.Hocam beni alkışlatmak için 89. Dakikada oyundan alırken,ibneliğine eski hocamın önünden geçerken elimi şortumun içine sokup,onu delirttim!maçtan çıktık.ezeli rakip,ebedi dostum Namık’la kahvede buluştuk.ben meyveli soda içtim,Namık çay içti..Çay kaybedenlerin içeceğiydi…kahveden çıkıp 12 tane bira alıp benim eve geçtik.biraları içtik,eski hocama sövdük,beni övdük..överken sızdık..sabah Namık beni dürttü!antrenmana mı geç kalıyodum lan niye dürtüyodu bu beni böyle!kafayı kaldırıp:
„-Ne var lan!Ne dürtüyon?“ dedim.
„-Lan mı?uyandır dedin uyandırdık birader.Aydemir’e gitmiyon mu sen?geçtik Başkale’yi,kalk.
Bi an kendime geldim.doğru ya lan!Babamın dükkanı batırdıktan sonra amcalarımın yanına dönüyordum ben.Van’ın Başkale ilçesine bağlı Aydemir köyüne..babam köyüyün adını vermişti bana.yapacak bi şeyim kalmayınca ben de oraya dönüyordum işte..tali bir yolun başladığı yerde indim otobüsten..yolun ağzında bi levha vardı:“AYDEMİR-2 KM.“baktım uzun uzun..babamın hep,üzüm bağlarıyla çevrili,incecik bi yol dediği,Aydemir’in yolu burasıydı demek..bi an bütün moralim bozuldu..
„-Kim yüricek şimdi 2 km amk yaa..“ diye inledim…