4 Nisan 2010 Pazar

süper mario



çocukluğumuzdan renkler..yakan toplar,mahalle maçları,atari oyunları...ve hepsinin içerisinde apayrı bir yere sahip bir hayal kahramanı;Süper Mario.

çaresizlik ve imkansızlık neler yaptırıyormuş insana yav.ileri ve geri gitmekten başka hiç bir numarası olmayan bir adamın başrol oynadığı saçma-salak bir oyunun karşısında büyümüş bir nesilden,doktorlar ve mühendisler çıkması ne büyük bir mucize!elinde gül gibi mesleği,altın bileziği varken,ömrünü,hayatta gördüğüm en çirkin prensesi kurtarmaya adamış bir zırtapozun elinde heder olan bir çocukluk.

okulun tatil olduğu günlerden birinde,belki sağlam bi maç yaparız diye,eski mahalleme ziyarete gitmiştim.teyzemlerin evinin avlusundan girmemle bizim kuzenin küfrünün kulaklarımda çınlaması bir oldu:
-mmına koduumun maryosu,bi mantara basamadı orrspucocuu!!
ulan bu ne şiddet bu celal,kim bu maryo,mantar ne,zehirledi mi birini diye kafamdan bir kaç soru geçirirken.teyzem bastı kalayı.
-sabah sabah ne sövüyon lan!evin hayrını bereketini kaçırıyon.!!

usta ne olduğunu anlayamadım bi süre.teyzeoğlu,sanki mario asker arkadaşıymış da,ölüm haberi gelmiş gibi ağzını bıçak açmıyo.teyzem de surat bi karış,ona sinirinden dolayı.bari ben çıkıp dahil olabileceğim bi maç bakiim derken,teyzeoğlu kaş göz yaptı bekle diye..bekledim..geç kurulmuş kahvaltı sofrası alel acele toplandı.teyzeoğlu yavaşca sıvıştı içeri.ben de arkasından..geçtik televizyonun başına..mario denen pezevenk meğer bir atari oyunun kahramanıymış da,teyzeoğlu bu sanal adama,reel anlamlar yüklemekten muzdaripmiş.
"-bu sefer geçcem bu bölümü mamo!" dedi.
"-ne lan bu!atla deve mi,geç!" dedim.
"-öyle diil lan,bayaa zor!" dedi.başladı oynamaya.
ekranda cücenin biri,mantarlara ve ne olduğunu çözemediğim yaratıklara basıyor,bir büyüyor,bazı yerde ağzından mı göbeğinden mi çözemediğim bi yerden ateş fırlatıyo,sonra yine küçülüyo.sardı beni de..bi teyzeoğlu oynuyo,bi ben.velhasıl sabah 10 gibi karşısına oturduğumuz oyunun başından akşam 6 gibi kalktık.sonuç?zar zor geçilmiş 3 bölüm,kulakta iğrenç bir müzik,kırık bir joystick!

ömrümüzü yedin..o üzerine bastığın mantara muhtaç insan var bu alemde deyyus!ne basıyon lan nimete!!bizim buralarda et bulamıyosan mantar ye diye bi atasözü var,etin kilosu olmuş anasının nikahı,kıçı kırık bir prenses kurtarcam diye onları ezip geçen bir muslukçu!oyunmuş,hayalmiş,DOSmuş anlamam ben aga;etkileniyo çocuklar.Birecik YİBO'nun lojmanında otururken mantarlara basıp büyümeyince hayalkırıklığı yaşayan Mamo'nun günahı ne len!ağzına DOSsiriim mario senin ben!

bi de misyon yüklenmiş bir edayla,kararlılıkla olayların üzerine yürüyen bir adam imajı vermiş kendine.seçilmiş kişi sanki.sen o bıyık o göbekle Kepez-Doğu Garajı hattında dolmuş şoförlüğü yaparsın ancak.yolda belde ne tuğla bıraktın ne çit..senin benim vergilerimle yapılıyo onlar hayvanat!geçen belediye encümeninden birini gördüm,bunun yıktığı duvarları yaptırmaktan,başak yörelere hizmet götüremez olduklarını anlattı.tüyü bitmemiş yetimin hakkı var,o kırdığın her tuğlada kefere!!

bizde de suç var.herif iki böcük ezdi,iki tuğla kırdı diye tesisatçı herife süper dedik,burnu kalktı herifin,havasından geçilmiyo.benim,işini hakkıyla yapan,hoplayıp zıplamayan sütçümün,bakkalımın,tornacımın günahı ne.onlar da mı zıplasın,orayı burayı yıksın.o zaman kim getirir sütü,kim açar tükanı,nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!rivayete göre bunun biladeri Luigi,bu hırt boş işler peşinde koşmaya başlayınca çekmiş bunu:
"-bilader iş birikti,yetişemiyom..gel bi işin ucundan tut..prenses ayağı .öt ayağı..gel ekmeğimize bakalım" diye uyarmıştır.ama bu Luigi'nin de kanına girmiş,edinidiği çevreyi kullanarak bunu da yanına aldırmış,bi kaç maceraya bunu da sokmuştur.günahları boyunlarına,belediyeden bir kaç ihale koparmışlar,mario'nun ele geçirdiği kalelerin restorasyonunu Luigi'ye verdirmiştir.işte Luigi'nin serinin ortasında ki 2 bölümde oynayıp,daha sonra olmayışının sebebi de budur!yaaa!

şimdi,adam olsa;o ezdiği böcükleri falan ezip geçmek yerine,selamün alyküm deyip konuya bi girse; "bilader bu kız benim davam,seviyom,ciddiyim!kızın ailesi olaydan haberdar.ben de felan mahallenin çocuğuyum,esnafım.girmeyin aramıza,ayırmayın sevenleri" dese..hani bu delikanlılığı bi yapsa..yav değil böcük,o oyunun sonundaki canavar bile insafa gelir yav.ben o canavarın sahibiyle bizzat konuştum.yörenin zenginlerinden herif zatten.eski tüccar."mamo oğlum" dedi,"bu şerefsiz efendi gibi gelip benle gonuşuvereydi,bizim hayvana da éle ataş mataş fırlatmayıvereydi,o gızı almasına da yardım iderdim,beyaz eşyasını da gendim alırdım!ama geliyo gidiyo,hayvanla dalaşıyo..e o da can yavrum.bi de ben bu cınavırı yavru ıkan almış böyütmüşüm..canının yanmasına nası göz yumam..ben de dedim bizim cınavıra,geldi mi o götten bacak karşına?geldi.bakma gözünün yaşına,ver ataşı!!yandım anam mı dedi,bi daa ver!!nedem yavrım..adam olaydı,avcuma ossıraydı!"...la şerefsiz,bulmuşun böyle iyi niyetli insanları,ne hainlik ediyon..adam olsana biraz!

şimdi herşeyi geçtim de,bütün bunları niye yapıyon!?prensesi kurtarmak için?!eyvallah,prensestir,önemlidir..yav iyi de kardeşim o nasıl çirkin bir prensestir,o nasıl suratsız bi şeydir..oyunu bitirenlerin bunu görünce,"çekil şurdan hizmetçi kız,götümden ter akmış zati..git prensesi çağır haydi!"diye kıza gider yapıp,bunun prenses olduğunu anladıklarında kendilerini vurdukları artık efsaneden öte,somut deliller barındıran bir gerçektir.bazılarının yazdıkları intihar mektubunda:"sen onca çalış çabala,uç,yan,eğil,bükül..çıka çıka karşına bu çıksın..bileydim keraneye giderdim" gibi
 pişmanlıklarını açığa vuran cümleler kullandığı görülmüştür.

velhasıl arkadaşlar.bu yazımızda bir başka hayal kahramanı fantazisini yakından inceledik.gönül isterdi ki bu mario olacak herif,dükkanına adam gibi bakaydı,hakkıyla,alın teriyle çalışaydı,bağkurunu bilmem neyini yatırıp emekli olaydı da biz de olayı güzel yönlerinden ele alaydık..olmadı..umarım bi daha ki macerada daha pempe bir tablo çizebiliriz.saygılarımla.


Hayal kahramanları serisinin tamamı için tıklayınız.